Castor'un Ankara Günlükleri
101.gün:4 dersten sınava girmedim,üşendim.Halbuki sıfırdan bir başlangıç yapmak için gelmiştim ben buraya.3 ü için rapor aldım,o üçünden birinin mazeretine de girmedim.Mazeretin mazeret sınavı var mı acaba?
102.gün:artık kütüphanede ders çalışmaya başlamayı ciddi ciddi düşünüyorum,yoksa göte kaçacak.Kardeşim seco ya attığım karizmatik ve siklemez selam kantinde pek çok kızın beğenisini toplamış.
104.gün:Yılbaşında Bahçeli'deyim,beni arayanlar olursa oraya gelsin.Şimdiden iyi yıllar.
koşamıcak kadar çok içtim
durdum, sağıma soluma baktım: pangaltı. Yakında bi durak vardı ve yorgun hissediyordum, gittim oturdum. Neden burda olduğumu hatırlamam lazımdı. castor ve artiz gelip yanıma oturdular, onlarda yorgun görünüyorlardı. Onları görmem hatırlamamı kolaylaştırdı, içmeye gitmiştik ve ben masadan kalktıktan sonrasını hatırlamıyorum. sanırım kafalar uçmuş vaziyette koşu yarışı falan yapıyorduk. aklıma bakşa bi ihtimal gelmiyordu. yorgunluk dayanılmaz bi hal almıştı artık kalkıp bi an önce evime gitmek istedim. başladım yürümeye ama yol çok uzun görünüyordu, adımlarımı sıklaştırdım. ben hızlandıkça castorla artizin benimle hızlandıklarını hissedebiliyordum; arayı açmamak gibi bi niyetleri vardı sanki. koşmaya başlar başlamaz küfür niidalarıyla koştuklarını gördüm ve yakalanmamam gerektiğini anladım. şişliye gelmiştik artık bi an yakalancak gibi oldum ama yakalanmadım ve ara sokaklara daldım. aman tanrım! devili tamamen unutmuştum. ortalıkta pek görünmemişti. pek koşabilcek gibi bi hali yoktu gerçi ama. arkamı döndüğümde ise sadece castorun benle ara sokaklara girdiğini gördüm. kafamı çevirip tekrar anacaddeye döneceğimi sandığım ara sokağa girerken deville karşılaştım. ele geçirilmiştim artık ama bu olay benim için henüz bitmemişti. hala kaçabileceğimi ve koşabileceğimi düşünüyordum.
-götümden uydurmadım bunu ben yaşadım. kızmızı ışıklı 1. katta bi yere girdim ben ama ne zaman, nasıl girdim hatırlamıyorum. castor çıkardı beni. hatırlamadığım için eklemedim yazıya.-
kaçmasına kaçtımda şişlinin kalanını ev ev yolunun nerdeyse tamamını koşmuş sayılırdım artık. arkama bakmıyordum, ne kalmıştı ki eve şunun şurasında. hiç beklemediğim bi anda tekrar ele geçirildim devil tarafından. isyan ettim bende, o kadar koşmama, nasıl olur tekrar yakalanırdım, haykırmak istiyordum, haykırdım, sesimi kimseler duymadı.. biraz yokuş aşşağı inip merdivene oturdum, tekrar kurtulmak istiyordum. o yokuşu tekrar çıkmaya çalışmak devili safdışı bırakmaya yeticekti aklımca. yetmedi. ama çok sinirlendi. eve kadar yürüdük. eve gelince de yattım hemen.
koşma hikayelerim böyle başladı. artık çok içince koşuyorum. devamı geliyo
Rafet the Crazy Person
Her sabah ilkokulumun yolunu tutmuşken önce gür bir sesle "Günaydın Uğur" derdi.Ben de günaydın abi derdim.
-Sen kaça gidiyorsun Uğur?
-4e geçtim.
-İyi, iyi.Allah zihin açıklığı versin.
-sağol abi.
tabi bu sohbetin hiçbir garip tarafı yok gibi gözükebilir.Aslolan ise aynı diyaloğun sekteye uğramadan her sabah gerçekleşmesiydi.4e gidiyorum işte mariuna abi 4e!Abimin de ilkokul yıllarını sayarsak 12 yıl boyunca günümüzü aydınlatmayı kendine vazife belleyen Deli Rafet, bir iki yıl önce bilmediğim bir sebepten evini ateşe verdi.O gün bugündür Alev sokakta görülmemiştir.Ama Kuştepe burası hiç merak etmiyorum.Biliyorum ki Deli Tatar gider, Oğlu Deli Cavit gelir(harbiden o da delirdi amk, ki annesi Tatar ın kafamda fincan kırmışlığı vardır gene bilinmez neden).Rafet gider adını bilmediğim ve kafatasının içine beyin diye eşek sıçmığı doldurduklarını düşündüğüm; şişko, gene kısa vadeli hafızası zayıf, son 3 yıldır heralde yıkanmayan eleman gelir.Gelsinler, ben daha uzun bir süre buralardayım.
High Hopes
KC
baharım olur musun?
ilkbaharım ol ama
gelecek güzel günleri
müjdeleyen ol bana
baharım olur musun?
önümüz hep yaz olsun ama
sonbahardaki gibi
yazın izlerini aratma
baharım olur musun?
umut dolu olalım sayende
teselli verme sakın bana
kışın güzelliği ayrı diye
baharım olur musun?
doğa olurum belki bende
kuş, ağaç, böcek olurum
hayat verirsin sende
Yatalım
temiz
Çok da önemli değil ama hoş da olmadı !
Bizi Hiç Anlamadınız
kafam karışık olunca agresifleşiyorum
Çekicilik
Küçük İskender
fark.
Big Brother Is Watching You
bu silinmiş lan
Leşyiyicisiniz
Sabah kalkıyorsunuz.Başkasının yaptığı çamaşır yumuşatıcısı kokan, bir başkasının ördüğü,diktiği yorganınızı üzerinizden atarak.Başkasının ürettiği diş fırçasıyla başkasının ürettiği diş macununu kombine edip ağzınızda ileri geri götürüyorsunuz.Başkalarının doğal kaynaklardan evinizin lavobosuna kadar taşıdığı suyla yüzünüzü yıkıyorsunuz.Başkasının tarlasından toplanan mısırların bir başkası tarafından öğütülmüş halini başkalarının başkalarından sağdığı sütle karıştırıp yiyorsunuz.başka insanların çıkardığı petrolle çalışan, başka insanların ürettiği araçlarla okulunuza gidiyorsunuz.Başkalarının yazdığı kitapları okuyorsunuz veya okuyor gibi yapıyorsunuz.Bu arada üzerinizde başkaları tafarından dikilmiş üretilmiş giysiler ayakkabılar, kulağınızda başka insanlar tarafından bestelenmiş çalınmış müzikler var.Akşam başkasının barına gidiyor ve bir başkasının ürettiği içkileri içerken daha bir başkasının sardığı sigarayı ciğerlerinize sömürüyorsunuz.Aranızda boş muabbetler ederken bir yandan da başkalarının aşklarının meyvesi olarak doğurduğu başka kız veya erkekleri kesiyor gözleriniz o gece beraber olabilmek için.Gece başkasının vitrinlerine bakarak eve dönüyor ve başkalarının sunduğu başka başka insanların oynadığı programları izliyorsunuz başkasının ürettiği televizyonlarda.Aynı şekilde başkasının bulup sunduğu facebooklarda twitterlarda msnlerde oralarda buralarda sabahlara kadar takılıyorsunuz.Sonra başkasının ürettiği yastığınıza salyalarınızı akıtarak uyuyorsunuz.
Siz hep sunulanı yiyor hep tüketiyorsunuz,hiçbir şey sunmuyor hiçbirşey üretmiyorsunuz.Gençlik olarak geleceğimizi mi temsil ediyorsunuz?Şu an etmiyorsunuz.Belki ileride yapacaksınız ama şuan bilmeniz gereken şu: siz tüketici,asalak, parazit kımıl zararlılarısınız.Şimdi odanıza gidin ve ağlayın.
it's me bitches
Ezberliyorum
Bir de ne demiş Nazım
"durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin;
sırrını her gün bir parça veren,
fakat hiç bir zaman,
büsbütün teslim olmayacak olan..."
Sözlerinle bugünün kadınısın.
Olsun,Yine de yazdık bişeyler
Çiseleyen yağmurun altında dururken
sen ve ben
montlarımızın ceplerine tutunmuşuz can havliyle
titriyoruz!
buna rağmen iki beden uzak duruyor...
ellerinin sıcaklığına ihtiyacım yok
sen göğsümün ortasında yanıyorsun
etrafımız sessiz ama duymuyorum
hep bilmediğim adamları anıyorsun
ben çoktan karıştırır olmuşum
yaktığım sigaradan çıkan dumanla
ciğerimden gelen buharı
hangisi bana ait gerçekten?
ve paylaştığımız bir şişe şarabın başı dönmüş
bir oradan bir buradan gelen
çakırkeyif öpücüklerden...
bakarken gözlerinin içine şimdi derdim
şimdi çekip gitsem benim için ne hissederdin?
seslenir miydin arkamdan kaybolurken gecenin
lacivertliklerinde?..
bana ihtiyacın olduğunu anlayarak
çıkarır mıydın adımı dudaklarının arasından?
akar mıydı gözyaşın gökle beslenmiş toprağa?
ama belki,belki de hiçbir şey demezdin
bakar geçerdin boş boş ruhunu bir yerlerde
unutmuş gibi..
Zaten hep bu ihtimaldi beni yerime çivileyerek
sessizce şişenin dibini görmeyi bekleten
sonrası klişe bir film gibi;belli
sade bir iyi akşamlar ve hayatım normale dönerdi
unuturdum varlığını gece rüyalarıma girene dek
seni ben
bana ihtiyacın olduğu zaman severdim
rüzgarlı bir ocak gecesi seni ayazdan korumak için
boynuna sarılmış mavi atkın olmayı isterdim..
sanal aleme yansıyan irade beyanlarının sahibi beyinlerimizin IQ'sunun topluca düştüğü bu dönemde nasıl kim olduğumuzu, ne kadar sürede birbirimizi tanıdığımızı, dalga da geçsek bunun bir sınırı olduğunu hatırlamalıyız.
herkesin birbiriyle kardeş olamayacağı aşikar ve doğal, fakat arkadaşlıktan öte de bazı anıları, hisleri paylaşmış olduğumuzu hiç unutmayalım.
a.güzeloğlu
çokta sikimde değil
Aslında
Ben nerde yanlış yaptım derken yanlışınızı fark ettiğiniz aslında çok geç kalmışsınız. Her şey gelip geçmiş siz sadece gözünüzde tozpembe gözlükle etrafı izlemişsinizdir. Mutluyum sandığınızda üzülmüş, üzüldüünüzde aslında daha çok üzülmüşsünüzdür. Mutlu günleri kovalamamış çünkü kendinizi mutlu hissetmişsinizdir. Bu mutluluk anından dolayı da başkalarına da mutlu hissettirmeyi unutturmuşsunuzdur. Artık ne yapsanız boş mutlu anılar geride kalmış mutlu günler geçip gitmiş, kalanları da siz yerin dibine çekmişsinizdir. Elde hiçbir şey kalmayınca çaresizliğin farkına varıyorsunuz işte. Kafanıza vursanız acı, vurmasanız da... Çünkü o kadar çok ağlarsınız ki gözlerinizin ağrısı başınıza vurur. Kusarsınız sürekli kusmak ne kelime ölürsünüz her an. Ama bir şey diriltir tekrar sizi umut. Gerçekten yoksa eğer umut iyi değildir. Çünkü varmış gibi dirilsiniz, sonra tekrar bir ceset daha verirsiniz. Acıtır içinizi her şey, bakışlar, kokular, ufak bi düşünce vucüt bunu savunamaz çünkü savunacak mecali yoktur ruhen yaşıyor bedenen ölü ya da tam tersi ne farkeder. Uyumak istersiniz olmaz, dualar boşa, belkide bir melek gelecek balkabağına çevirecek beni dersiniz ama ne gelen var ne giden yapayalnız içinizde ne olduu belli olmayan bir can. Tek yaşam belirtiniz sürekli kusma, burun akıntısı ve durmayan göz yaşı olur. Anlamak güç artık ki anlama yetisi de yetersiz. Bir aşşağı bir yukarı ne yapıyorum ben. Evet ben dedim ama hani nerde? Yapmak istemiyorum artk belki de yaşamak fazla geliyordur bana üzüntü peş peşe kalbim yorgun tek ilacı var saniyede her şeyi unutturacak ki o daha bir bebek. Yutkunamıyorum ne yapayım kurtulmam zor. Yapmayın arkadaşlar ben yaşıyorum desem de beni takan yok. İçimde kusucak bişe kalmadı. Yeter bu böyle olmayacak hayat enerjimi kusim da olsun bitsin bu iş.
Gerçek Kesit
ben yine bi garip oldum beyler
1-benim bilgisayarın tırtlığından mı bilmiyorum ama bi anketten bahsedilmiş ben göremiyorum onu neyle ilgili o?
2-amına koyim 21. yüzyılda ergenliği aşmış adamlarsınız yaptığınız hareketlere bak ortalık kaosa sürüklendi.
3-devrim diye gerim gerim geriniyosunuz ama bu devrim mi şimdi?ne kadar dramatize ettiniz secoyu faşo yaptınız aq :) yakışmadı.
4-kimse kusura bakmasın beyler tepkim kimseye değil yanlış olmasın ama ben blogdan biraz soğudum.bi süre kendime blog açıp orda yazcam sanırım.veya metu sözlük diye bişey varmış orda da yazabilirim.beni lütfen ısıtın burdan kopmak istemiyorum.ben bi süre yokum.
5-umarım bu yeni çehreyle güzel yerlere gelinir(nereye gelinmek isteniyo bilmiyorum ama...) ben de ısınırım kaldığımız yerden devam ederiz takılmaya.
beyler...
Opss
Darbe yapmak bu kadar mı kolay mıydı lan?
Hop
ne de meraklıymışız amk be
Olur da..
SİREN
Buyrun
bitakım kafalar yaşanmış 21. yüzyılda istanbulda
keşhane diye tabir ettiğimiz okulumuzun en sevdiğimiz yerinin yetkili insanlarından ve müptelalarından biri olarak bu tartışmaları gereksiz görmekteyim.
haklısınız keşhaneyi bilmeli insanlar.ve haklısınız küfürsüz bi blog düşünemiyorum.küfürsüz kendimi de düşünemiyorum.
ama haksızsınız ki yöneticilere bu kadar yüklenmek saçma.yöneticilik dediğin nedir ki kardeşim.adam düzenliyo işte.al sana sana versin sen yap.ama sen onun kadar uğraşacak mısın?adam demokratik ortamını sundu olayları sizlerin yorumuna açtı.orda taşşağın binbir alasını çevirdiniz.ayrıca yöneticilik kandil simidi mi lan dağıtalım herkese.ben değilim ve gayet memnunum.yeni yazar alımı da yoruma açık olması da oya sunuldu.gereken kararlar verilir.
küfürlü olup olmaması konusu yoruma açık bile olamaz.ayrıca bu blog öyle 15 kişinin okuduğu bi blog değil.benim arkadaşlarım baya bildiğin okuyo.ama okuyolar diye de tarzımızdan ödün vermek olmaz kardeşlerim.
ayrıca: lan adsızlar bi ad bulun kendinize.banel olmayın lan adam olun adam.hadi cıngar çıkmasın gelcem ben yine dönünce mum gibi göreyim sizi.hadi gömerim paşalar.
keşhaneden "gerçek" hikayeler
kuşluk
adsızlar keşhanenin peşinde
adsızlar keşhanenin peşinde
kullanırmıyız ki?
the hole in us.
sonu nedir bunun, yani gençliğimiz ekran başında mı geçecek bitene kadar?
belki plansızlıktan ötürü sıkılıyoruz. burada planın ögelerinin kalitesi hiç önemli değil çünkü her neyle dolu olursa olsun boş zamanı tattırmaz en boktan plan bile.zaman akar gider. belki deneyse zaman konusuna geri gelirsek, heyecanlı ama asıl gayenin dışına çıktığım zamanlarda ne bileyim spordayken, bi kızı keserken, arabayla hız yaparken, derse hocanın bravo diyeceği bir türden katkı falan yaparken zaman çok hızlı akıyor. asıl gaye dediğim 'ultimate academic and life agenda' ya ulaşmaya hizmet eden aktivitelerde bulunurken zaman çok yavaş hatta duruyor. o zaman da kaçıyoruz tıpkı benim şu an 4 inch kalınlığındaki hukuk kitabımdan kaçtığım gibi. belki de yanlış soruyu soruyorum, hazcı mıyız kral yatılı?
zevke ve eğlenceye düşkünlüğümüz bizi o kadar sarmış ki, nefesimizi hayattan alıp hayalimize veriyoruz. aldığımız yaşam enerjisini gerçek hayattan çalarken, aslında boşluğa harcıyoruz. geçicilere takılıyoruz, zevke olan düşkünlüğümüz belki de acı duymamamızdan geliyor olabilir aslında. duymamızın olasılık dahilinde olduğu acıyı tanımlamalıyız ilk önce.
acı= hazdan uzak kaldığımız her an. biraz epiküros'tan çalıntı oldu, olsun.
devamı vizelerden sonra
Aferin bize
N O K T A
V A R O L M A K
Ben bi garip oldum.
A harfindeyim.Bi -iki tane görüşmediğim arkadaşımın telefonunu sildim hayatımın ilerleyen karelerinde görmesem de eksiklik hissetmeyeceklerinizden olur ya hani.Ne zamandır da görüşmemişinizdir zaten o dosyayı tekrar açmaya hiç gerek yoktur.Herneyse A harfinde ilerlerken sıradaki isim Ayşe Abla'ydı. Biraz kitlendim açıkçası.Sonra da onu sildim.Aslında onu her öğretmenler gününde arada da kafama esince arardım.ÖSS sonucumu ilk soran oydu.Keşke olsaydı da şimdi yine arasaydım.Ama yapamazdım.Hayatımda ilk defa telefon defterimden birinin adını ölmüş olduğu için sildim.Ve bilmenizi isterim ki gerçekten garip ve biraz çirkin bir duygu.İlk ölen tanıdığım değildi o 99 depreminde okuldan birçok arkadaşım göç etmişti mesela tahta kutuya.Akrabalardan vefat edenler falan fıstık.Ama hiçbiri telefon rehberimde yoktu.Ya o zamanlar telefonum yoktu ya da onlar kayıtlı değildi.Ayşe Ablaya bana bu ilki yaşattığı için teşekkür edemiycem.Tekrar R.I.P.
selametle.
Albert Camus haklı beyler
Atam
Zararlar
hayalperest
ne güzel çift olcaktık, imrendircektik görenleri
falan filan hayallerimden bahsetmiyim şimdi.
aradım açmadın mesajıma cevap atmadın,
ama şunu bilmende de fayda var
gibi bi his var içimde: onlar benim hayallerimdi.
bana aitlerdi. seni ilgilendirmediler hiç
hala da ilgilendirmiyorlar, normal.
hayalperest olduğum kadar
egoistimde galiba çünkü aynı hayalleri
senden önce başkalarıyla kurduğum gibi
gün gelir yerine başkalarını koyarım.
hayal kurmak mutlu ediyor beni sen değil,
bunu öğrenmek zoruna gitmez umarım..
ibrahim tatlıses cover'ım gelsin:
bu şarkımda aşkımı anlattım sana
duymasan sevgilim üzülmem buna
alıştım yıllardır yerine başkasını koymaya
bir tek dileğim var pişman ol yeter
Universiteye kapagı bir atarsan herşey kolay diyenlerin de ta..
Bazen yürümek iyi bazen durmak.
Şu an saatin 7:30'u.Tabiki uyanmadım bu saatte.Az tanıyan da bilir benim uyanma saatin bu değil. Oturuyorum hala sebepsiz.
Benim için simdi en iyi gelen sey; istediğim kliplerden bir liste olusturup izlemek onları.Herhangi bir düşünsel aktivite yapmamak sadece izlemek ve hissetmek. IQyu 0 a çekmek. Kafayı durdurmak.
1. Eminem - like toy soldiers
2. Eminem - lose yourself
3. Eminem - sing for moment
4. Justin Timberlake - im loving it
5. Usa for Africa - We are the world
6. Linkin Park - Somewhere I Belong
7. Craig David ft. Sting - Rise & Fall
8. Amy Winehouse - Rehab
9. A Perfect Circle - Passive (Constantine ost)
10. Avril Lavigne -Im With You
11. Coldplay - Fix You
12. Dave Mathews Band - Crush
13. Guns and Roses - November Rain
14. James Blunt - 1973
15. Mc Hammer - You Cant Touch This
16. Muse - Hysteria
17. Queen -Innuendo
18. Robbie Williams - Eternity
19. The Verve - The Drugs Don't Work
20. 2Pac - I'Aint Mad At Cha
Bonus:
Fikret Kizilok - Inislerim Cikislarim
Mirkelam - Her Gece
MFÖ - Vurgun Yedim
Bunları izledim.Format attım BEYİN BEDAVA. Yarım paket sigara nerdeyse. Kafam yorulmuş kardeşlerim sanırım. Birazdan kulağımdan mavi duman çıkarsa şaşmayın ey dostlar. Hepiminizi çok özledim kardeşlerim son olarak da sunu ekliyorum: Universite okumak da ne zor is arkadas oku oku bitmiyor. universiteye kapagı bir atarsan herşey kolay diyenlerin de ta..
ı am in torino
- 1906 yılında krallar vadisinde deyr-ül medine bölgesinde kazı çalışması yapan schiaparelli, burada yeni imparatorluk dönemi mimarlarından kha’nın mezarını buldu. mezarın mühürlenerek kapatıldiğı zamandan sonra ilk kez bir ölümlü mezardan içeri girdi. ve bugün torino müzesinde sergilenen kha’nın ve karısı merit’in yontuları, yatak, sandalye, tabure, masa, sandık, çeşitli kaplar, gömlekler, merit’in makyaj malzemeleri ve bozulmamış halılar bulundu.
- askeri yonde egilim gostermeyip sosyal alanda eski misira faydali olmaya cali$an ramsesin evladi .100 e yakin karde$i daha vardir .
- her ne kadar bazı kendini bilmez dilbilimciler kha'nın kitaplara "çift" olarak çevrilmesini sağladılarsa da, halt etmişlerdir. eski mısırda kha'nın insanın doğumuyla beraber vücuda katıldığı, ve öldükten sonra bile vücutta kaldığına inanılırdı. bu inanış mısırda bulunan piramitlerdeki veya diğer mezarlardaki, ölünün yanına konmuş yiyecek,su vs. gibi maddelerin konuş sebebini açıklıyor.kha tanrılarda da mevcuttur inanışa göre, hatta tanrı ra'nın 7 bau (ruh) ve 14 kau (kha nın çoğulu) su vardır. (sweet leaf'e uyarisi için tesekkür ediyoruz tabi ki)
- eski mısır zamanında "yükselmek" anlamında, güneşe tapım için de kullanılırdı. krallar ve güneş arasındaki bağdır.
- ramses in isetten olma oğludur.
hani olur ya
herneyse.darlak kafalar da candır.hayatta ulaşılamayacak şeyler vardır.geri kalan herşey içinse tolga ulaş.
Yılmaz Özdil burada
*
İçkim eksik olmasın.
*
Sınavlarım güzel başladı.
*
Pek gezmiyorum ama.
*
Dün bi takım kafalar yaşandı.
*
Çok garipti.
*
Saçı sakalı kesmeyi düşünüyorum.
*
Canım pek bişey yapmak istemiyor.
*
Akşam maç var. Derbi.
*
Olmadı burası.
*
Bu kafayı sevdim ama biraz daha takılayım.
*
Çok uyudum lan son iki günde.
*
Daha güzel geçirebilme fırsatım vardı elimde.
*
Kurban bayramında pazartesiye ders koymuşlar ama gitmiycem.
*
Miğfer istiyorum lan biri bana miğfer alsın.
*
Yastık falan ne güzel bi buluş lan. Kimse bundan bahsetmiyo.
*
Çok sıkıldım lan böyle yazarken adam nası dayanıyo acaba sürekli.
*
Hadi geçmiş olsun.
Tartışma (1)
güneşe
bir sürü ses çıkardım
etrafıma ışık saçtım
çoğunda gökyüzüne baktım
yarısı gitmişse uzaya
birazı varmışsa güneşe
borcumu ödedim ben sana
üstü kalsın dünyaya
prensip meselesi
1-rakıyı susuz içerim (lise 1 den beri)
2-cola turka içmem ama alaturkaya sıçarım.
hadi geçmiş olsun.bitakım kafalar yaşamadan da görmiyim sizi kardeşlerim.
kıvırcık saçlarına ak düşmüş uçlarına cimbom taraftarına el salla frank rijkaard
senin arkandan ağlar
krallar imparatorlar gelse
yerini dolduramazlar
dolu dolu kafaların yaşandığı haftasonundan sonra bu haftaiçi hiç çekilmiyo lan.
bunu saymıyorum değil sayıyorum ama bi daha gelin beyler çok seviyorum lan sizi ne kadar puştsunuz.
the future
öfkemi ve azmimi
öldürücü gücümü kar fırtınasında
parçaladığım tüm gözlerin arasında
bana mutlak hakimiyet ver
yaşayan tüm ruhlar üzerinde
uzan önümde çocuk
sözüme itaat et
bana kırılan aynaların şırıltısını ver
anal sex ve kan ile kemik
kesilmek üzere olan son ağaç
onu bana verme
onu al içine götür çığlıklarınla birlikte
geri ver bana uğur mumcuyu
kalkan kılıçların karşısında sessiz kalanlar
atatürkü ve niçeyi getir buraya
geleceği gördüm kardeş
bu bir cinayet
birkaç yerden çatlıyor buz kütlesi
başlarımızı gömdüğümüz toprak da dahil
işimiz bitik geri dönüşü kalmadı
lavlar çoktan köşeyi aştı
ateşe hazırlanın köleler
pişmanlık dedikleri
ne demek acaba
pişmanlık dedikleri
ne demek acaba
ne demek merak ediyorum
ne rüzgardan ne gök gürültüsünden bildiniz beni
ne şimdi ne de sonra
o zavallı müslümanın aksi
kuranı yazanın ta kendisi
yükselen ve çöken ulusları gördüm
hikayelerini duydum hepsini dinledim
bunların arasında ayakta kalan yalnızca
aşk ve sevgi dediklerim
nacizane hizmetkarınız olan ben
dedi ki soğuk ve net bir şekilde
bitti
gidecek bir yer yok
cennetin değirmeninde akan sular buharlaştı
ve şeytan ekinlerini toplamakta
geleceğe hazırlanın kardeşlerim
bu kıyamet
batının duvarları parçalanacak
hem de öyle sessizce ya da yavaşça değil
aniden ve bir annenin feryadından daha korkunç
özel hayatınız birden sönecek
gölgeler dolaşacak
yollar yanarken
beyaz bir adam dans edecek
alaşağı edilmiş kadınlar
tüm kutsallıkları tanınmaz halde
şairlerin ruhları gelip kulağımıza fısıldarken
beyaz bir adam dans edecek
geri ver bana uğur mumcuyu
kalkan kılıçların karşısında sessiz kalanlar
atatürkü ve niçeyi getir buraya
geri ver auscwitzi
uzayda kaybolan tüm o haykırışları
muhammedi ya da hiroşimayı
bana geri ver
yok et başka bir ana rahmini
sevmeyiz biz çocukları nasılsa
geleceği gördüm kardeşim
bu kıyamet
leonard cohen şarkısının kendi yorumumla çevirisidir
baxenne şu işe
roxanne
ne zamandır birşeyler yazmıyordum bu da güzel bir geri dönüş değil ama kim dedi ki zaten dönüşüm kral olacak diye.sıradan insanlarız sonuçta.
sopranos finaline adım adım yaklaşıyorum. dizi adeta tony sopranos'un freud temelli kişilik analiziyle geçiyor.
great debaters da güzel film tavsiye edilir.
keyifle kalın
İtin götüne giresim var!
Sezar'ın Hakkı Sezar'a
Birinin yaptığını beyenmezsin, birinin çektiği filmi, diğerinin söylediği şarkıyı, öbürünün yazdığı yazıyı, berikinin oynadığı topu..
Çok biliyosun ya amın oğlu esteban seni, onlar ne şartlar altında yapıyolar bu işleri, zorlukların neler olduğunu engelleri biliyor musun? Duymuşsundur belki bi yerlerden, birilerinden ama "bekara karı boşamak kolay".. Hiç sen göğüs gerdin mi lan o zorluklara. Şu yeryüzünde senin eleştirinden daha değersiz bişey yok heralde benim için; değerli olsun istiyorsan iyi yapabildiğin şeylerde eleştirmenlik yap. Sözüm meclisten dışarı..
Eleştiriye kapalılığımdan değil Sezar'ın hakkı Sezar'a da ondan...
Not: Sanırım hayatımda ilk defa sezar yazdım. Yazarken tereddüt ettim açıp internetten baktım. Şimdi bi yazın diye tavsiye ederim, tecrübe önemli şey..
Paralel
Bir çocuk parkının kenarındayım.Karşımda saçları jöleyle dikleştirilmiş çocuklar ve oval bir futbol topu var.Tusubasa ve arkadaşları.Neden burdayım bilmiyorum ama benimle futbol oynamak istediklerini kuş yuvası gözlerinden anlayabiliyorum.Aslında sakıncası yok onlarla futbol oynamamın oynarım ama içimden bi ses oynama diyor.Yavaşça bana doğru yaklaşıyorlar ve wakabayashi "kardeş maç yapar mısın çift kale 5 e 5" diyor.İrkiliyorum çünkü ağzı oynuyo ama ağzından çıkan kelimelerle uyumlu değil.Sanki o ağzını oynatıyo da başkası söylüyomuş gibi.Tekliflerini geri çeviriyorum kibarca ama üsteliyolar. Hadi be olm be diyolar.Ama olmaz oynama diyor içimdeki ses. Sebebini uzakta konuşan iki çocuğun konuşmasından anlıyorum.Beni kaleye geçirmek istiyorlar.Wakabayashi bi takımda kaleci olcak diğer takımda da ben olcakmışım.Hem wakabayashi eldivenlerini paylaşmaz başka eldiven de yok.Durum kritikleşiyo ve onlar üstüme geldikçe gerginleşiyorum.Sürekli dönerek gelen, durduğunu hiç görmediğimiz o oval topun sert bi şekilde bana doğru gelmesini istemiyorum."hadi gel be olm bak şu tepede oynıycaz" diyo kuş yuvası gözlülerden misaki.ama orası düzlük değil ki.İşte o zaman anlıyorum neden o sahanın sanki dünyadaki tüm enlem ve boylamlardan geçiyomuş gibi gözüktüğünü.ve o zaman anlıyorum bunun bir Tusubasa bölümünün çekim arası olduğunu.Bu yine de onlarla futbol oynamak istememi sağlamıyor ve gitmek istiyorum.Biri kolumdan tutuyor "oyna lan işte" diyor.misaki "bırakın la bebeyi gitsin" diye bıyıkaltı konuşarak enseme bir şaplak atıyor.İşte o anda gözüm dönüyor kardeşlerim ve misaki'ye öyle bir kafa atıyorum ki anında yere düşüyor dili dışarı çıkıyor ve gözleri hemen artı şeklini alıyor.tusubasa tam bi yumruk savururken ağzına yapıştırıyorum yumruğu. onun da gözler artı.wakabayaşi kollarımdan tutmaya çalışıyo ama gözümü karartmışım bi kere.tutuyorum kafasını kapatıyorum bir sağ diz.gözler artı ayrıca burunda da hemen bir yarabandı oluşuveriyor.üçünü yere devirince diğerleri hafif bir tırsıyor. tam gitçekler sanarken hepsi bir anda dalıyolar ve yok onun mu gözünü artı yapayım bunun mu derken alıyolar beni aşağı.ağzıma gözüme vuruyolar.Tam o sırada uyanıyorum.
Asansördeyim.Çevreme bakınıyorum.Oha geçen gün bizim evin altındaki kuaförde gördüğüm kız.On numara.pürüssüz bir cilt, yalap şulap öpülesi bir yüz, incecik zarif eller ve ısırmalık bir popo.bana bakıyor ve gülümsüyor.ama bi terslik var.Etrafta bi koku var.Çürük yumurtayla benzin arası bi koku. e ben yapmadım.yemin ederim.Zaten kıza tekrar baktığımda gülümsemesinin zarf atma gülümsemesi değil de utanma gülümsemesi olduğunu anlıyorum.bana yaklaşıyor ve dudağıma bir buse konduruyor ve sonra " kimseye söylemiyceksin di mi" diyor.içinde bulunduğum durumdan nasıl avantajlı çıkabilrim diye düşünürken gözüm asansörün köşesine ilişiyor.bir de ne göreyim?bok.evet bildiğin kokunun sebebi bu dışkı.ve evet gerçekten de pembe ve helozonik bir biçimde özenle yapılmış çizgi filmlerdeki gibi.kız güzel ve dışkısı pembe.ve bir asansördeyiz.zülsem mi sevinsem mi anlamıyorum ama çok darlanıyorum o asansörde.bir an önce kendimi dışarı atmak istiyorum ordan.Lanetler yağdırıyorum küfürler ediyorum.İşte tam o sırada uyanıyorum.Hassiktir.meğer ilki rüya içinde rüyaymış.İnception.ov may gudnıs.Ranzada doğruluyorum ve terliklerimi ayağıma geçirip doğrulduğumda leonardo di caprio yu görüyorum.ama hiç şaşırmıyorum.
ben christopher nolan.yıl 2010, kış.amerikan hükümeti 2004ten 2010 a kadar izlenme rekorları kırmış tüm dizi ve filmlerin oyuncusundan yönetmenine, senaryo yazarından teknik ekibine herkesi fox river hapishanesine kapatmış.gereğinden fazla sükse yapmışız politikalarını engelliyomuşuz.uzandığım ranzada fox river demirbaşıdır ve şemsettin mana'ya zimmetlidir yazıyor.çalan müzik ise xploding plastix'ten sports,not heavy crime'dı.ne kafasıydı anlamadım.neyse yarın michael scolfield ı bulcaz buraları iyi biliyo o kaççakmış.abisiylen alt kattaki koğuşlardan birinde kalıyomuş.biz de onunla gidelim diyoruz leo'yla beraber.mısır gevreğini, mcdonald's patateslerini ve starbucksta günün kahvesini özledim.Türkiyeye kaçmayı düşünüyorum orda da bunların hepsi varmış üstüne üstlük gençturkcelli diye tek menü fiyatına iki menü falan olayı da varmış.canım sıkılınca da güneye inerim falan orda bulamazlar beni.leo'da kıvanç tatlıtuğ'un eze'de oynadığını gördüğünden beri o rol benim olmalıydı diyor ve kaçışımızı iple çekiyor.onun psikolojisi burda çok bozuldu.midesi de.durup durup osuruyor ve osurduğunda pantolonunun arka tarafının ısınmasına sevinip alkış tutuyor.umarım delirmeden önce en azından ramiz dayıyla bi sahnesi olur kayıtlarda.herneyse koridordaki ışıklar söndü.gardiyan naims'ın jopuyla parmaklıklara vurmasından kaçınmak için hemen yatmam gerekiyor.o garip rüyalar en azından bu hapishanede gördüğüm farklı dünyalar ve bana değişiklik sağlıyorlar.umarım yatınca bi tane daha görürüm.odanın ışığı da söndü.benim de pantolonumun arka tarafı ısındı.talı ve tırt rüyalar.
İpler Koptuğunda
Yakacaksın ki sende kalan ucu
Öyle boynu bükük durmasın...
Değişik Haller İçinde
Neyseki bu dönemi atlattım. Tabi baya bir red yemiş olmamın da bunda büyük etkisi olmuş olabilir. Bazen düşünüyorum en azından bir tanesi kabul etse ne olurdu diye. Uslanırdım bütün sevgimi ona verirdim heralde ama şuan bunu düşünmek faydasız. Sonuç olarak hiç birini beğenmiyorum artık. Birisine bakıyorum yüzünde çok beni var olmaz, ötekine bakıyorum yüzünde beni yok olmaz. Anlayacağınız sevgilimin benden ayrılması ile başlayan dönem beni depresyona sürekledi. Bakın bir test yapalım. Şimdi bunları size anlatırken siz her ne kadar beni bu yazıyı yazarken hayal ediyor olsanız da öyle değil. Yürüyorum! Evet, elimde ses kaydedici var ona anlatıyorum bunları. Sonra yazıya geçicem. Gerçi sağımdan solumdan geçenler bana deli muamelesi yapıyorlar ama ziyanı yok zaten şuan önemsediklerim sadece kızlar ve onları da beğenmiyorum. Bakın şimdi testimiz başlıyor: Yanımdan geçenleri notlayacam. Sonuç olarak da beğenip beğenmediğimi söyliecem. Bakın şimdi bu kız bir kere çok sarı üstelik çok çıtı pıtı gözleri de mavi benden de hoşlanmış gibi duruyor bir de göz attı bana, beğenmedim... Bu kızın ise bir kere göğüsleri küçük üstelik diş teli var saçları da siyah hem ayağına çakma converse giymiş üstelik sevgilisi var gibi duruyor yanında elini tutan erkekden anladığım kadarı ile bunu da beğenmedim. Şimdi gelen kız da benden uzun yüzüne bile bakmam çünkü başımı kaldırmam gerek bakmak için kaldırınca boyunum ağrıyor. İşte böyle devam ediyor. Ama durun bir dakka aman tanrım bu bir tanrıça olmalı yok yok afet olmalı. Üzgünüm kaydı kapatmam ve bu kızla tanışmam gerek!
Evet o afet ile tanıştım. Hatta oturduk çay bile içtik. Beşiktaşta çınar altında... Sonuç mu? Beni beğenmiş ama lezbiyenmiş... Şimdi bendeki depresyonun ne şekil alacağını hiç bilemiyorum. Bekliyecez görücez!
Güneşin Cinsiyeti
Binlerce yıldır gücün, kudretin simgesi, kutsal oldu kimi inançlarda, Dünya'ya hayat verdi, yetmedi Ay'ı aydınlattı, birçok gezegeni topladı çevresine düzene soktu. Bunlar toplumda alışılageldiği üzere, bu şekilde olmak zorunda değil kabul etmezsiniz belki sizce yanlış olabilir ama bu böyle, kadına göre daha çok erkeğin görevleri. Yapısı gereği sıcak, duruşu gereği soğuk. Güneş'i erkek gibi görmek bu açıdan doğru görünebilir ama belkide erkeğe ilham veren güneşti. Çünkü ilk erkekten önce de Güneş bugünkü haliyle duruyordu; çevresine hayat vererek.. Ama O'na yıldızlar gibi, mehtap gibi, kaçımız romantik bakmıştır? Bir elin parmaklarını geçer mi sayısı? O'na kaç kişi toprağa duyduğu sevgiyi duymuştur ki? Kim ekip biçmiştir O'nu, emeğinin karşılığını hasat etmiştir? Her zaman aynı; verdiğini karşılıksız verip senin başka isteklerini, harcadığın emeği gördüğü olmuş mudur hiç?.. Ne bileyim ben, bana ne di mi? Neyse, çok uzatmadan kapatıyorum konuyu, Güneş'te sonuçta bir yıldız, çoğu zaman aklımızdan çıksada gökteki yıldızlardan bi farkı yok. Ayrı bir gökcisimi değil. Ben Güneş'e kadınmış gözüyle bakıyorum. Erkeğe örnek olabilecek böyle kudretli bişey bulamadığımızdan onu erkek olarak görüp ilham aldık ama yanlışlardayız, ha belki de değiliz o ayrı da, erkek olarak kabul edilmek için çabaladığımız o kadar gururumuz, bok sürdürmememiz, sidik yarışlarımız beyhude bir inançtan almış olabiliriz...
Not: ben bi yerleri siliyim.
ben kabus gördüm
Rüyamda da olsa bi insanın gözlerimin önünde aklını kaybedişini gördüm, derdinin ne olduğunun önemi yok çok korkunçtu rüyayken; şimdi çok komik, değil mi?.
-Ne zamandan beri?
-Yani vardı
-Ne zamandan beri vardı?
-Belki de hala vardır
-Nezaman başladı?
-3 ay önce
-Sonra ne oldu?
-Onu aldattım
-Bu yüzden mi kavga ettiniz
-Evet, bizi gördü
-Nerede?
-Burda, odamda
-İstediği zaman gelebiliyor mu odana?
-Ben istediğim zaman geliyor
-Yani yakalanmayı sen istedin
-Bilmiyorum
-Sana kızdı, öyle değil mi?
-Evet
-Ama sen sana kızmaya hakkı olmadığını düşünüyorsun
-Evet çünkü o başkalarıyla birlikteyken ben ona sinirlenmedim, onu gene de sevdim, kız arkadaşım olmasına izin verdim
-Ya diğer kız, o kim?
-Tanımıyorum
-Adı?
-Bilmem
-Başka birisi var mı peki?
-Evet, sen
-Ben mi?
-Şaşırdın mı, niye burdasın sanıyordun?
-Psikoloğun olduğum için
-Hayır, sen benim sevgilimsin
-Ama beni de henüz tanımıyorsun
-Bişeyler düşünürüz
-Yani ciddi bi ilişki istiyorsun öyle mi?
-Evet
-Peki ya benim bu durumdan haberim var mı?
-Uyumam lazım
-Olur, iyi geceler
-Güle güle...
iyiydi
Başımız Sağolsun
Köylümüz Osman ve Hatice ÇINARLI'nın 3 çocuklarından tek kızı olan Ayşe Çınarlı'yı Ölüm Yolda Yakaladı.Bayramın 2. Günü düğünü olacak olan Biyoloji Öğretmeni Ayşe ÇINARLI Annesi,kaynanası ve Kayını ile Ankara'dan Çeyizini yerleştirmeden geliyorlardı. Burak Kerim Akkuş'un (21) kullandığı 33 E 0085 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu TEM Otoyolu Mersin gişelerine 5 kilometre kala takla attı.
Kazada otomobildeki Ayşe Çınarlı (28) olay yerinde hayatını kaybederken, otomobil sürücüsü Burak Kerim Akkuş ile Seher Akkuş (45) ve Hatice Çınarlı ağır yaralandı.
bişi mi buldum lan
sendrom.sert.
Windows media player vardı.Görsel şov bölmesi gözünün önünde dönüp duruyordu.Müzik yoktu ama görüntü hep değişiyordu.Ve hep dönüyordu.Uğurböcekleri, kamyonlar, çocuğunu tokatlayan siyah bir kadın, ters çevrilmiş bir kum saati, fırında sütlaç, ışıklar, yerçekimine karşı gelen masa tenisi raketi şeklindeki havuzlar,vidalar...en çok ta vidalar.sürekli dönüyordu kafasında.Bir görüntü bir daha gelmiyor istemeden değişiyor ve hep dönüyordu.Hassiktir.Hassikominen.Ne alaka?O kadar çeşitli resimler ,hayattan kareler dönerken bu neden dönmüyordu.Eski manita.Haydiii.Yine o vardı bu filmde.Başrol onundu.Kabul.O kafanın içinde olsaydınız hassiktir be derdiniz kardeşlerim.Onu unutmuştu.Unutmak durumundan başka bir alternatif yoktu.Hatta daha büyük sıkıntılardan sonra o aklında bile değildi.Ama...sendrom işte.Söyleyin bakalım ne yapacağız şimdi ha?Kız karşısında duruyordu ve gözlerinin içine bakarken onun sakallarıyla favorileriyle oynuyordu.Yanakları ellerinin arasındaydı.Genelde pek saf duygular beslemeyen bir adam en saf anlarından birindeydi.Romantizmi bir kenara bırakın kardeşlerim.Martavallara toksunuz.En azından bir süreliğine rica hatta emir ediyorum.Martavallara toksunuz.Ama o sahne anlamsız derecede güzeldi.Bir zaaftı bu.Bir sendrom.Ama eskiydi.Çoktan aşılmıştı.Olur böyle şeyler çünkü hayat böyledir hani.Sıkıntı yapmaya gerek yok geçti.Ama bu farklıydı.Bu eskiden girdiği o sendromlar gibi değildi.Eskisi gibi bir üzüntü yoktu içinde.Bu sadece bir flashbackti.Işık açıldı.
Bay G içeri girdi.Kafası kelleydi onun da.Hep gülüyordu.Sen neden gülmüyorsun diye sordu.Midesi bulandı windows media playerı eski manitasına bağlayan güzel kardeşimizin.Bay G sordu: abi ben hep gülüyorum sen neden gülmüyorsun.Başka neler olacak.Ne kafalar yaşayacağız?Yan yatmaya devam eden kardeşimiz kuscam dedi sadece.Yediği çeşit çeşit yemekler ve birinci sınıf içkiler yemek borusunu katediyordu.Ağzını kapattı ve tuvalete koştu.Tuvaletin ışığı açıktı.Yapçak bişey yok.Lavabo.Öğürmeler, geyirmeler, istifra faslı, etrafa sıçratmama çabası.Hepinizin hayatında bu tarz karelere rastlayabiliriz sanırım.Lavabo, dairenin çıkış kapısına yakındı.Üzerinde sadece onu her zaman rahat ettiren ev şortu vardı.Kapıyı açtı ve çıktı.Söyleyin bakalım ne yapacağız şimdi ha?Yanına gidemezdi kızın.Gitse de söyelecek birşeyi yoktu ki.Söylese karşılık ta alamayacaktı.Yo yo yo içinden onun yanında olmak ta geçmiyordu zaten.Ama neden onu görmüştü ki şimdi.Merdivenlere oturdu.Serindi.Darlanmıştı bak bu iyi geldi.Çıplak ayakları,ferah ev şortu, mide asidinden yanan boğazı ve windows media player görüntüleriyle yalnızdı.Gözlerini kapattı.
Her sabah zar zor uyandırdığı Bay G bu sefer onu uyandırıyordu.Merdivenler hala soğuktu ve ağzı kurumuştu.Sendrom bitmişti.Akşama kadar kahkahalardan boğulacağı, gülmekten midesine çenesine ağrıların kasılmaların gireceği günlerden birine daha girmişti.Hadi geçmiş olsun.
Abalm, eniştem, ben
ben yokken buralarda bitakım kafalar yaşanmış!
1- bu yazdıklarım hiçbir ders vermiycek.bir sonuca varmıycak.takılmaca.
2-zaten hangi okuduğunuzdan sonra büyük dersler çıkarıp hayatınıza yön verdiniz ki?uyuyup kalkma olayı çok garip bi olay bak.unutmayla birebir.kızdığınız birine hazırladığınız terso lafları sabah kalkınca unutuyo musunuz siz de?
3-inception'ı izleyin bu arada lan
4-bu yazıya küskü olarak özet geç piç tarzında "ergen primi" yaklaşımlarla yaklaşanların geçeceği her türlü köprüyü sikeyim, sırat dahil.sert.
bunları netleştirdikten sonra rahata takabilirim artık.
sen kimsin aq neyi netleştiriyosun tarzı düşünceler de hafif hafif impulslarla geçecektir sinir hücrelerinizin yoğunlaştığı yerlerden.herneyse.sikerler.size de rahata takmanızı öneririm.bul bir çimlik arazi kapat gözlerini düşene ya da bir ağaca çarpana kadar yürü bakalım.aklıma şimdi bu geldi açıkçası.daha tarz bi yönteminiz varsa yapın hoca...
bu seansı da geçtik.
Anatomisini çıkaramadım
Rahata takamadım
Teşhisini koyamadım
İzini süremedim
Zaten artiz yanımda
Derdim sana dert gelmeyebilir
Erişmek istediklerim sikinde olmayabilir
Nöronlarına ileti gitmeyebilir
İnsan olman yeter kardeşim
Zaten deniz de yanımda
Koy götüne rahvan gitsin
Hatrı sayılsın fondip edilsin
Absürd kardeşim kha da yanımda
Götünden bu sene hiç ter akmadan
Özlem duygularının bastırmasından
Kapacak bohçasını gelecek kardeşim
Hesapları kapatmadan
Arkasına bakmadan
Ne sikim arıyosun ankara'da gökhan
bunlar da küçük akrostiş çalışmaları.takılın ya.
5 kişiyiz şuan binbir türlü konudan muhabbet ettik her zamanki gibi
beyinlerimiz şuan binbir fırtınaya tutulmuş aklımızda bikaç başlık kalmış sadece.sikimizde mi?yok kardeşlerim.nası olsa daha kafa sikenlerini bulacağımızdan şüphem yok.
siz bitakım kafalar yaşadınız da biz yaşamıyo muyuz yaşlı pipiler!!
bi de bu aralar ağırdan ağırdan amaç sorgulamasına giriştim.öyle çok felsefi olarak değil ama.martaval sevmem üstadım bilirsin.sıradan amaçları sorguluyorum sıradan analizler yapıp baya da gülüyorum.hepsi darlanmalardan dolayı.senden ötrü mü? yok be kardeşim.benden ötrü.
söyleyin bakalım, şimdi ne yapacağız ha?