KAMP GÜNLÜKLERİ

1. GÜN
* Kamp alanına gelir gelmez yaptığım ilk iş buraya daha önce gelen insanları incelemek oldu. Yaş ortalamasının 45-50 arasında salındığı bu yerde geçireceğim birkaç günlük emekli hayatı eminim bana çok iyi gelecek.
* Çadırı kurma görevini babamın gözüne girebilmek için ben üstlendim. Mühendislik bakış açısının avantajlarını çok iyi kullanarak çadırı iki buçuk saatte kurdum. Ama bu babamı pek memnun etmedi. Kent insanını memnun etmek zor.
* Az önce hamaktan düştüm. Demek ki şehir hayatından kopup doğal hayatla tamamiyle bütünleşememişim. * Kamp alanının işletmecisi gelip bizden para istedi. Ben de işletme okuyorum diyip sempatisini kazanmaya çalıştım ama pek oralı olmadı. Kırsal kesim insanlarına özgü bir görmüş geçirmişlikle uzaklara baktı. Suskunluk uzayınca babam bu gerilime daha fazla dayanamayıp parayı verdi. Sonra da sinirini benden çıkardı. Bazıları hala kamp hayatının zorluklarını olgunlukla karşılayamıyor, yazık.  

2. GÜN
* Bu sabah bambaşka bir farkındalıkla uyandım. Önceki akşam türlü mahlukatın çıkardığı sesler eşliğinde temiz havayı ciğerlerime nüfuz edip uyumak, yeni günü berrak bir zihinle karşılamamı sağladı. Ya da fazla oksijen kafa yaptı.
* Sigaram bitti ve burada hiç tekel yok ama bunu sorun etmiyorum. Doğayla bütünleşmenin en önemli kuralı spor yapmaktır. Ben de sigarayı bırakıp spora abanacağım. İşe yüzme ile başlayabilirim. Hmm, sanırım bu fikri sevdim.
* Denizde binbir türlü böcek bir türlü rahat bırakmadı beni. Yatarken sivrisineklerden çektiğimi denizde de böceklerden çektim. Demek ki doğa beni kabullendi ve bir parçası olarak görmeye başladı.
 * Sanırım babamın da sigarası bitti çünkü ikide bir gelip bana çatıyor. Keşke o da anın tadını çıkarmayı başarabilse. Onun için bazen çok üzülüyorum.
 * Çadırın odalarından birini böcek basmış. Babam da diğer odayı bana kaptırmamak için erkenden uyudu. İşte bana hamakta sallanıp yıldızları seyrederken uykuya dalmak için müthiş bir fırsat!  

3. GÜN
* Hamak resmen ebemi sikti. Sineği ayrı dert, ikide bir yere düşmesi ayrı dert. Gözüme bir damla uyku girmedi şerefsizim. Ama bu sayede doğanın zorlu şartlarına babamdan daha çabuk ayak uydurabileceğim. Keşke o da benim kadar şanslı olabilse.
* Bu işletmenin sahibi bizden girişte para aldığı yetmiyormuş gibi tuvalete girerken de para istiyor. Neyse ki burada yaşamaya çabuk alıştım da onun da halinden anlıyorum. Yoksa ben o yavşağın amına koymayı da bilirdim.
* Yan çadırda kalan ailenin küçük çocuğunu az kalsın dövecektim. Ama son anda kendimi toparlayıp seviyemi düşürmedim. O ç de gelmiş bana taş atıyo. Sanırım sigarasızlıktan biraz asabileştim. Artık doğayla bütünleşme ayağına katlanacağız.
 *Akşama doğru bir sürü aile hafta sonu kalmak için kamp alanına geldi. Aile dediysem her biri birer aşiret. Yepyeni yüzler, kamp alanına eminim renk katacaklardır. Yarın sabah her biriyle teker teker tanışmak için sabırsızlanıyorum.

4. GÜN
* Orospu çocukları! Müzik açanı mı dersin, halay çekeni mi dersin. Sabaha kadar uyutmadılar. Ulan ben böyle hayvanlık görmedim be. Siktimin hamağının ipleri de götümü kesti zaten. Paramızla rezil olduk. Baba oğul vakit geçireceğiz derken şu düştüğümüz hale bak a q.
* Babamı da ikna edip arabaya atladığımız gibi eve döndük. Birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı bulduğumuz için mutluyum. Bi daha siksen kampa falan gitmem mesela. Bakalım bir sonraki yaz tatili bana nasıl sürprizler hazırlamış...