Nargile İçerken

Biz nargileyi her elimize aldığımızda bir şiir mırıldanırdık eskiden, bir ben söylerdim bir sen bir o... Ben yarıda kalınca sen tamamlardın devamını o yarıda kalınca bir başkası... Bugün yine aldım nargileyi elime aklımda birçok şiir vardı ama ne o şiirleri tamamlayanlar ne de dinleyenler vardı. Yalnızdım güpegündüz ve gece. Sonra düşündüm ne oldu bize diye ve fark ettim ki "bizi bu havalar mahvetti".

Evet tabi hep bu havalar yaptı. Yoksa biz yalnız nargile içecek adam mıydık? Peh peh bir zamalar otuz kırk kişi gezerdik diye anlatsam şu 20 yaşımda, veletler bile güler. Bu yaşta kafayı yemiş zannederler. Ben bunu düşündükçe gülüyorum. Sonra kendi kendime güldüğümün farkına varınca " gülümsüyorum ".

Ben burda yalnız otururken millet anlatıyor. Ben şunu yapmışım da bunu yapmışım da şuralardaymışım. Geç bunları anam babam geç. Bak oturuyorum işte, her zamanki gibi tek başıma e tabi bir de nargilem var o ayrı ama onun dışında tek de denebilir. İşte yazıyorum burdan ne yaptığımı boş yere yapmasınlar " dedikodu ".

Gerçi yalnızken de ayrı bir güzel görünüyor, bu deniz bu hava... Yani içinde çırpınan balıklar, içinde ilk defa farkına vardığım ama neredeyse ağaç olmuş bitkiler. Yanı deniz hep bu kadar hızlı mı akıyordu bilmiyorum. Yani ya yalnız kalmam da ya da denizde bugün " bir iş var "

Bak yalnızken tek farklı görünen deniz değil. Çevrede insanlar da farklı yalnızken daha rahat süzebiliyorsun herkesi baştan aşağı. Tam önümdeki masada oturan ve laptop'ından gözünü ayırmayan adam. ( yalnızım derken masada yalnız olduğumu kastediyorum yoksa kafe dolu ) Ya şu çaprazımda oturup da hem göğüs hem de kalça frikiği veren kıza ne demeli ama yok yani olmazki böyle durulmazki " sere serpe ".

Telefon çaldı elimi cebime attım baktım GSM operatörüm bayramımı kutluyor. Reklam olmasın diye adını vermedim fark ettiyseniz. Elimi cebime atmışken aklıma geldi, aldık bu kadar şeyi ama var mı ki paramız? Şimdi biri olsa ben çekerim dese diye düşündüm ama kimse de yapmazki bunu... Ama allahtan para var cebimde kafam rahat ne olsa bedava yaşıyoruz " bedava "

Sözü şiirle açmıştık ama bak nerelere geldi. Gerçi eskiden şiirden anlamayan bir adamdım ben. Hoca okurdu şiirleri dünlerdim kös kös. Nerden bilecektim o zamanlar hocanın bana okuduğu şiirleri ben şimdi ezbere bileceğim? Yani eskiden bütün şiirler benim için " karmakarışık "

Ben romantik adamım şiir dedin mi musiki dedin mi kendinden geçen bir adamım. Aklıma bir şiir geldi diyorum ya romanik adamım alın onu sizinle paylaşıyorum:

eskiler alıyorum
alıp yıldız yapıyorum
musiki ruhun gıdasıdır
musikiye bayılıyorum

şiir yazıyorum
şiir yazıp eskiler alıyorum
eskiler verip musikiler alıyorum

bir de rakı şişesinde balık olsam

* Yazının tamamı Gökhan Arslan'a ithaf edilmiştir

Dünya Doğarken 2

Zamanla buzulla eridi
Ay dünyayı sarmaladı
Son kez bir mamut başını salladı
Bedenini kucaklamışken ateşten dalgalar
Oğlunun kulağına sevgisini fısıldadı
Anlık bir kendini kaybedişten cenin
Hava, su ve topraktan büyüyen çocuk
Geleneklerden tekilleşip cansızlığını yitiren adam
Bir çukurda karartılıp yorgan çekilen adem
Hepsi bir anda vardı ve yoktu
Zamanla spiralin ayak izlerini okuyan
Geometriyi kırıp kendine boyut bulan
Yıldızlar bu gece alkışlarının seyircisi
Sessizliğin kanun olduğu bu topraklarda..

!




böyle konuşmakta haklı mıyım bilmiyorum ama herkes sene başında gelmeli bence. bi görüşelim zaten başka topluca görüştüğümüz de yok.

ramazan dolayısıyla

resmi ben koydum. resim yorumlara açık olduğu gibi paranoyaya sebep verebilir diye düşündüğümden bu açıklamayı yapıyorum. amacım dalga geçmek değil, islam aleminin ramazan ayında olduğunu bildiğimizi ve duyarlı olduğumuzu göstermekti. tabi ki oraya "hoşgeldin ya şehr-i ramazan" yazısı koyamamı beklemek hayalcilik olurdu, biraz da bizi yansıtan bişey bakınırken gördüm ve işte dedim. İşte!

Kumar Masası-X (Final)

-----Kumar Masası'ndan 5 gün önce-----
"Şimdi tam olarak baştan anlat bakalım sen şu planı,tabi bilmediğimiz taraflarıyla beraber."dedi Oğuzhan.Tezgahlardan birine dayanmış,yeri seyrediyordu.Rıdvan iki adam tarafından kıskıvrak tutulmuştu,göğüs kafesi bu iki adam arasında sıkışmıştı,doğru düzgün nefes alamıyordu."En azından silahı indirdi."diye düşündü,biraz rahatlamıştı.Oğuzhan silahı indirmişti ama elinden bırakmamıştı.Arada bir kabzasını sıkıp bırakıyordu,silahın dayanıklılığını test edercesine.Bakışlarını yerden bir süreliğine kaldırdı,Rıdvan ile göz göze geldiler.Rıdvan ölümün kendisine ne kadar yakın olduğunu bütün kıl diplerinde hissetti.Planı yeniden anlatmaya başladı.Bu süre için de herkes susmuştu.Koca mutfakta Rıdvan'ın sesi duvarlara çarpıp geri dönüyordu.Bir süre sonra sesine yabancılaştığını hissetti.Sanki bütün duyduklarını başkası anlatıyor.O sadece dinlediği adamı dudak hareketleriyle taklit ediyordu.Sonunda planı anlatmayı bitirdi,sustu.Şimdi dikkatlice Oğuzhan'a bakıyordu.Adam aniden silahı kaldırıp ateş etse,şu durumda yapabileceği hiçbir şey yoktu.Oğuzhan bakışlarını tekrar kaldırdı Rıdvan'a doğru"Yani sen diyorsun ki o masada oturacak herkesin sonu hazırlandı.Oradan bir baba çıkacak ve o en büyük olacak."dedi.Rıdvan bir yandan başıyla onaylarken diğer yandan"Hepsinin ölümü hazır,yani siz oraya gitmeseniz de o adamlar ölecek.Ozan Bey de onlardan topladığı güçle sizi ortadan kaldırmaya girişecektir."dedi.Oğuzhan tek kaşını kaldırarak"Vaay.Sahibinin kazanacağından eminsin demek.Peki ben diğerlerine haber verirsem ve hep beraber Ozan'ı ortadan kaldırırsak ne olacak?"diye sordu.Rıdvan Oğuzhan'ın yüzünden bu gereksiz konuşmayı bir an önce bitirmek istediğini hissetti.Konuşmaya devam etmelilerdi,yoksa Rıdvan sonunun geleceğini biliyordu."Ozan Bey sizin diğerlerine haber verdiğinizi öğrenirse derhal kaybolacaktır ve sanıyorum ki sizin hepinizin gücü Ozan Bey'i bulmaya yetmeyecektir.Üstelik bu komplo haberini kaç kişiye inandırabileceksiniz?Ozan Bey bir danışman,siz ise pek diplomatik yeteneğinizle ün yapmış biri sayılmazsınız.Bence bu fikirden vazgeçin."dedi.Onu kızdırmaya çalışmakla doğru bir şey yapıp yapmadığından emin olmamakla beraber başka da bir şansı yoktu.Ozan Bey hakkında söyledikleri doğruydu ve bunun farkında olan Oğuzhan Ozan'la ilgili her doğruda sinirlenecekti.Oğuzhan Rıdvan'ın susmasıyla geri dönen gergin sessizliği derin bir nefes vererek bozdu."Onları şüphelendirsem bile yeterli olacaktır.Üstelik Ozan'ın ortadan kaybolması işimize gelir,onu dünyanın dört bir yanında kovalayacak değilim,sadece İstanbul'u terketsin."dedi.Ancak verdiği cevaplar karşısında şimdi belli belirsiz sırıtmakta olan bu köpeğin söyledikleri yanında oldukça küt ve yetersiz kalmıştı.Rıdvan"Ozan Bey'i yıllardır tanıyor olmanıza rağmen onu fazla küçümsüyorsunuz.Onun İstanbul'u ya da ülkeyi terketmesi bir şey değiştirmeyecektir.O yine emir vereceği insanlara telefonla ulaşacaktır ve siz bu kez her daim tehlikede olacaksınız,çünkü karşılık verme şansınız olmayacak.İnanın bana Ozan Bey'i son kez göreceğiniz yer o otelin salonu olacaktır."dedi.Oğuzhan Rıdvan'ın son söylediklerini otuz saniye kadar düşündü,daha sonra çenesini hafifçe yukarı doğru kaldırarak"O zaman şöyle yapalım.Siz ikiniz..."dedi Rıdvan'ı tutan adamları göstererek"Bu adamı Monte Carlo'ya götüreceksiniz.Gözünüzü bu adamın üstünden ayırmayacaksınız.Onun korumalarıymış gibi davranın.Bu adam hiçbir telefon,bilgisayar veya haberleşme cihazına erişemeyecek.Güvercin'e dokunursa avlayın,ateş yakarsa üstüne işeyin.Telefonunu ver şimdi bana."dedi tabancayı Rıdvan'ın alnına dayayarak.Bir kısa mesaj yazıp,gönder tuşuna bastıktan sonra."Oldu."dedi."Ozan senin Monte Carlo'ya gittiğini ve iş üzerinde rahatsız edilmemek için kimseyi aramayacağını biliyor."Sonra telefonu kapattı ve kendi cebine attı.Rıdvan"Ne tesadüf,ben de tam olarak böyle çalışırım."dedi."Seni uyarıyorum,sözümden çıkma,belki yaşama şansın ola

-----Bu Gece-----
Ben ve Uğur Bey üstümüze gelen kurşunlardan kaçarken Oğuzhan,Ozan ve Rıdvan arkamızdan kapıyı kapatmış,sessizce birbirlerine bakıyorlardı.Oğuzhan ile Rıdvan omuzlarıyla kapıya dayanmışlardı,Ozan ise tam kapının karşısındaydı.Silahların bırakıldığı dolaba daha yakın olan Rıdvan son tabanca için aniden sağa doğru atıldı ama Oğuzhan onu omzundan çekip kaşına bir sol direk oturttu.Rıdvan arkasındaki duvardan sekip Oğuzhan'ın üzerine atıldı ve yerde boğuşmaya başladılar.Rıdvan rakibine oranla gayet sıska vücuduyla Oğuzhan'la baş etmekte zorlanırken Ozan onların üzerlerindeki takım elbiselere ve taşıdıkları statülere bakmaksızın döndükleri doğs durumunu kayıtsızca izlemeye devam ediyordu.Oğuzhan Rıdvan'ı üstünden atmak için onu yakasından tuttu,iki adam dolaptan uzağa yuvarlandılar.Oğuzhan şimdi üste çıkmıştı, Rıdvan'ı etkisiz hale getirmek öncekinden aşağı kalmayan bir yumruğu daha suratına indirdi.Rıdvan suratını tutarak acı içinde kıvranırken Oğuzhan ayağa kalktı ve kendisine doğru uzatılmış tabancayla burun buruna geldi.Ozan sakin bir sesle"Bu kadar yeter.Lütfen şimdi salona geri dönelim Oğuzhan Bey.Rıdvan Bey iyi misiniz?"dedi.Rıdvan'dan onaylayan bir inilti geldi."Güzel."dedi Ozan ona cevap olarak."Lütfen ayağa kalkın ve bize katılın."Rıdvan ayağa kalktı,burnunu tutarak salona geldi ve bir mendil için sağa sola bakınmaya başladı.Oğuzhan "Silahın sende olması hiçbir şeyi değiştirmez,adamlarım alt kattalar,buradan her türlü ölü çıkacaksınız."dedi.

Salondan çıkıp kurşunları yemeye başladığımızda ileri doğru koşmaya başladım.Bir şekilde yukarı çıkıp Baran Bey'i uyarmalıydım.Silahlı adam Uğur Bey'in peşine takılmıştıı.Eğer Baran Bey her nasıl olmuşsa da bu silah seslerini duymamışsa ona haber vermeli,adam çağırmasını sağlamalıydım.Asansörün güvenilir olmadığını düşünerek merdivenlerden yukarı koştum.Baran Bey'in olması gereken odaya vardığımda kapının aralık olduğunu gördüm.Duvara yapıştım,silahımı çıkardım.Temkinlice kapıya doğru yaklaştım.İçeriden en ufak bir gürültü bile gelmiyordu.Silahımı takip ederek odaya girdiğimde Baran'ın yataktaki cansız bedeniyle karşılaştım.Bu sahne bana burayı bir an önce terketmem gerektiğini şiddetle hatırlatmış oldu.Peki ama nereden kaçabilirdim?Mutfak kapısı bunun için uygun bir yer gibi gözüktü birden.Oğuzhan Bey'in adamları gün boyu o kapının önündeydiler,gireni çıkanı kontrol etmişlerdi,eğer hepsi çatışmaya gitmediyse orada hala bir iki koruma olabilirdi.Dikkatlice merdivenleri inmeye başladım.Lobiye vardığımda ışıkların tamamen sönmüş olduğunu gördüm.Yine de otel kapısının önündeki ışıklar içeriyi yeterince aydınlatıyorlardı.Mutfağa doğru hızlı ve sessiz adımlarla ilerledim.Mutfaktan içeri girdiğimde ise tam anlamıyla dumur olmuştum.Oğuzhan'ın 20 kadar silahlı adamı mutfakta tıkış tıkış beklemekteydiler.Onlardan uzanan namlular istemsiz bir şekilde kollarımı kaldırmama neden oldu.Arkadan biri "Vakit geldi,tutun şunu,yukarı çıkıyoruz."dedi.Bir adam kollarımı arkadan kenetleyerek bana ayaklı bir kelepçe oldu.Hep beraber istikamet tekrar yukarı şeklinde ilerlerken mutfakta benim tevkifimi emreden ses bu kez"Siz burada kalın."dedi,bir kaç adamı lobinin göbeğinde bırakıp yolumuza devam ettik.Salona geri dönmüştük.Neler olduğunu gerçekten çok merak ediyordum.Salon kapısı açıldığında ise bu merakım ikiye katlandı.Ozan Bey elindeki silahı Oğuzhan'ın kafasına dayamıştı,biraz ötelerinde Rıdvan ise elinde kanlı bir mendille yerde oturuyordu.Oğuzhan ile Rıdvan son derece bitkin görünüyordu,fakat Ozan Bey gelişmelerden bu kadar etkilenmemişti.Kapının eşiğinde duraklayan konvoyumuza sakince "Yaklaşmayın."dedi.Oğuzhan"Buradan çıkışınız yok!"diye bağırdı Ozan'a doğru.Ozan sükunetini sürdürerek"Sence onları ikna edemez miyim?"diye sordu Oğuzhan'a.Oğuzhan"Bu adamlar benden başka kimseye hizmet etmez.Bu adamların bana can borcu var."dedi hiddetle.Tam o sırada birden arkamda kilitli duran bileklerim gevşedi ve beni tutan adam ruhunu teslim ederek yere yığıldı.Ozan"İyi o zaman,bugün borçlarını ödeyecekler."dedi

-----Kumar Masası'ndan 5 gün önce-----
Rıdvan Ozan'ın kendine tahsis ettiği arabayla Oğuzhan'ın yanına giderken aklına gelen fikri uygulayıp uygulamamak konusunda kendisiyle kavga ediyordu.Çok fazla şey riske atılacaktı,insanların duyguları işin içine katıldı mı asla sonuca güvenemiyordu.Bunca gezdiği sene insan duygularını kontrol edebilen ve onları da matematiksel kesinliklere oturtabilecek ustalıkta insanlarla tanışmıştı ama o hep bu alandan uzak olmuştu.Poker masasında işte bu insanlara kaybediyordu paralarını.Kartlarla değil,insanlarla oynayanlara.Bu alana geçmek için bunun bir fırsat olabileceğini düşündü.Müthiş bir başlangıç olurdu gerçekten.Biraz da bunun heyecanıyla telefona sarıldı."Ozan Bey,sanırım Oğuzhan'ı planımıza nasıl dahil edebileceğimiz konusunda iyi bir fikrim var.Önümüzdeki 5 günde benden haber alamazsanız lütfen endişelenmeyin.Siz sadece Kadir Bey'in o adamları bulmasını sağlayın çünkü ben tamamen Oğuzhan meselesiyle uğraşıyor olacağım.Ayrıca Kadir Bey'e söyleyin adamlar daha çok hedef için hazırlık yapsınlar."dedi.Telefonu kapattı.

-----Bu Gece-----
Alp çatıdan indi ve asansörü çağırdı.Asansörün tehlikeli bulunup kimse tarafından kullanılmayacağını tahmin edebiliyordu ama yine de temkinliydi.Asansör katları hızla aşarak son kata vardı.Alp asansöre girdi.Kendisine söylenen katın düğmesine bastı.Asansör o kata varıp kapı açıldığında elinde bir spor çantayla nefes nefese bir Gökhan içeri girdi."İki kat bile çıkamıyorum artık şu sigara yüzünden."dedi ve kapı kapandıktan sonra asansörün stop düğmesine bastı.Yere eğildi,çantayı açtı.Alp"Vaay,susturuculu,dürbünlü falan,çok iyiymiş."dedi çantaya eğilirken.Gökhan"İstersen lazerleri de var,bu adamlar işlerini halletmemiz için gereken bütün şeyleri verebilirler bize."dedi.Alp Gökhan'a bakarak"Sen bu işten sonra da patron için çalışmaya devam edecek misin?"diye sordu.Gökhan yaptığı işten bakışlarını kaldırmadan"Biz bu adam için burayı hallettikten sonra,bize paramızı ödeyecek uzaklaşmamıza izin verecek.Fakat en beklemediğimiz anda bizi de ortadan kaldıracaktır.Bu adam buradan imparatorluğunu kurarak çıkmak istiyor ve onu kurarken yaptığı işlere ortak veyahut şahit kimsenin varlığını sürdürmesine izin vermeyecektir.Aşağıda masada oturan kendi elemanının bile canını çoktan almış olabilir.Bu adamlar böyledir.Mezarını inşa ettiren Cengiz Han hesabı."diye karşılık verdi ona.Alp "O zaman ne yapacağız?"diye sordu ona tedirginlikle.Gökhan şimdi ona bakmaya başlamıştı"Ben diyorum ki aşağıda önümüze gelen herkesi temizleyelim.Daha sonra parayı alır bölüşürüz.Ben gelmeden önce diğer elemanla gizlice buluşup konuşmuştum.O kabul etti sen ne diyorsun?"dedi.Alp hiç düşünmeden"Madem öyle diyorsun,o halde ben de varım."dedi.Silahların hazırlığı bitince salonun olduğu kata inmeye başladılar.İkisi de sadece birbirlerinin nefes alış verişlerini duyuyordu.Asansör hafif bir "dınn" sesiyle hedefine vardı,kapı açıldı.Alp önden çıkıp dizinin üzerine çöktü,gözünü dürbüne dayadı,garanti olsun diye lazeri de açtı,kapı eşiğinde duran adamlardan ortadakini ensesinden avladı."Bravo lan!"dedi Gökhan gülerek.

Beni tutan adam yere devrilir devrilmez kendimi yere doğru attım,çünkü koridorun tam karşısında iki m-4 carbine kapının önünü cehenneme çeviriyordu.Kapının önünden sürüklene sürüklene tekrar salonun içine varmıştım fakat bu kez de eli silahlı bir Ozan Bey'in rehin aldığı iki adama üçüncü olarak katılmış oldum.Oğuzhan'ın adamları baskından sonra toparlanmış,koridorun sağına ve soluna dizilmişler,otomatik tüfek sahipleriyle cebelleşiyorlardı.Ayağa doğru kalkmaya yeltenmedim,çünkü Ozan'ın buna izin vermeyeceğini biliyordum.O yüzden ben de diğer rehineler gibi oturur konuma geçtim.Oğuzhan son derece sinirliydi,Rıdvan'ın ise tek umursadığı burnu gibiydi.Ozan Bey"Bu gecenin sonu geliyor,sanırım artık size veda zamanı Oğuzhan Bey."dedi ve her zamanki kibarlığına aykırı bir şekilde karşısındakinin cevabını beklemeden Oğuzhan'ı göğsünden üç el vurdu.Ben bütün bu vahşetin nedenini hala anlayamamıştım."Niye?"diye sordum.Ne Ozan,ne de Rıdvan bana cevap verdiler.Ozan Rıdvan'a dönerek"Evet Rıdvan Bey intikamını alma vaktin geldi."dedi ve silahı ona doğru uzattı.Rıdvan önce silaha sonra daha uzunca bana baktı."Sadece parayı alıp gitmek istiyorum,ben vazgeçtim."dedi.Ozan"Nasıl vazgeçersin?Yıllardır beklediğin intikamını alma fırsatını veriyorum sana,üstelik senin yapman gereken işin yarısını ben yaptım bile."dedi bir yandan Rıdvan'a doğru eğilip silahın namlusuyla Oğuzhan'ın cesedini gösterirken."İşini yapmadan parayı almayı bekleyemezsin."Sesi her zamanki gibi sakin ama son derece tehditkar geliyordu.Rıdvan"Ben yapmam gerekeni fazlasıyla yaptım,sen kazandın işte daha ne istiyorsun.Hazır elin değmişken onu da vur.Ne farkeder ki?Ben sadece paramı alıp gitmek istiyorum"dedi bıkkınlıkla.Ozan yerinde doğruldu"Bu planda elimi kirletmek gibi bir durumu hiç öngörmüyordum ama böyle durumlarda planlara yüzde yüz sadık kalmaya çalışmak hatadır zaten."dedi.Gözlerimi sıkıca yumdum,ne uğruna öldüğünü bilmeden öleceğini bilmek gerçekten boktan bir durumdu.Bir el silah sesi sonrası Rıdvan kafasında oluşan yeni delikten çıkan dumanlar eşliğinde oturduğu yerden geriye ayakucuma devrildi.Ozan"Şimdi de sıra sende Numancığım.Özür dilerim ama böyle olması gereki..."dedi ama bir anda arkamdaki bir görüntüye takılarak durakladı.Kafamı geriye çevirdiğimde ikisi m-4'lü biri uzi'li üç adam silahlarını Ozan'a doğru kaldırmış,bekliyorlardı.Ozan"Bu kadar yaklaşmışken olmaz ki ama!"diyerek ayak üstü küçük çaplı bir sinir krizi geçirdi.Adamlar iki saniye sonra Ozan'ı kevgire çevirdiler.Uzili adam"Yetişmeseydim gidiyordunuz,hey!"dedi.Diğer ikisi başlarıyla onayladılar.Sonra başımda toplandılar."Çantalar nerede?"dedi kasketli olan.Elimi kaldırarak arkadaki dolabı gösterdim.Bana ne yapacaklarından emin gibiydim.Ama yine de içimde çok küçük bir ümit vardı.Dolaptan çantaları çıkartan kar maskeli herif."Bunu ne yapacağız?"dedi.Kasketli olan"Patronun taktiği kullanacağız.Arkada şahit bırakma."dedi ve iki adam silahlarını bana doğru kaldırdılar.Kafamda zonklayan on binlerce çan sesiyle yere yığıldım.

Kumar Masası-IX

-----Kumar Masası'ndan 5 Gün Önce-----
"Demek bana reddemeyeceğim bir teklifte bulunacaksınız..."dedi Oğuzhan Rıdvan'ın yüzüne bakmadan arkası dönük bir şekilde.Rıdvan bulundukları ortamdan hoşlanmamıştı,adamın onu ciddiye almadığı belliydi.Oğuzhan mutfak tezgahından başını kaldırıp Rıdvan'a döndü,kaşlarını bir karşılık beklediğini belirtir şekilde kaldırdı."Rıdvan."dedi "Benim adım Rıdvan."Oğuzhan ellerini bir beze sildi etrafındaki adamlarına şöyle bir baktı."Neymiş o teklif?"dedi sonra.Rıdvan'ı bir an önce başından savmak istediği belliydi."İyi hamlelerde bulunmalıyım" diye düşündü Rıdvan "Onu oyuna çekebilmeliyim.Peki ama nasıl başlamalı?"Zamanının kısa olduğunu biliyordu,İstanbul'a geldiğinden beri kurtulamadığı baş ağrısı onun rahat bir şekilde düşünmesine engel oluyordu.Şakaklarını ovmak istiyordu ama en ufak bir yanlış harekette adamın onu kovacağından emindi.Kendini tuttu."İstanbul'a iki gün önce geldiğimden beri aklımda sadece bu görüşme vardı.Benim planıma en uygun kişinin siz olduğuna karar verebildim sonunda." "Bravo bana o zaman,sizin tercihiniz olmak ne gurur verici!"diye alay etti onunla Oğuzhan.Rıdvan gerilmişti,uzun bir zamanda sonra ilk defa bu kadar ciddiye alınmadığını hissediyordu.Halbuki geçen hafta Şangay'da en üst düzey muamele gören başkası mıydı sanki?En kaliteli içkileri içen,en pahalı arabalara binen,en yüksek betli masalara oturan o değil miydi?Şimdi adamın biri bir yandan domates doğrayıp bir yandan onunla bu kadar rahat bir biçimde nasıl dalga geçebiliyordu?Elini cebine soktu,daha fazla dayanamıyordu rahatlaması lazımdı.Bir sigara çıkardı ağzına götürdü.Tam ateş için elini tekrar cebine sokmuşken Oğuzhan "Mutfakta sigara içmiyoruz Rıdvan Bey."dedi. "Pa-Pardon"diye yanıtladı Rıdvan ve ağzındaki sigarayı alıp kulağının arkasına oturttu.Kendilerinde garip duran hobilere sahip mafya babalarına hep sinir olmuştu,"bu Oğuzhan da onlardan biri işte"diye düşündü.Oğuzhan onun bu gergin halini farketmiş olacak ki onu biraz daha sıkıştırmak üzere saldırıya geçti."Evet,neyin peşinde olduğunuzu bir an önce anlatırsanız çok iyi olacak,yukarıda çocuklarım ve karım aç bir halde beni bekliyorlar.Geç kalmak hiç huyum değildir."dedi tehditkar bir biçimde."Tamam o halde,direk konuya geçiyorum."dedi ve hızlı bir biçimde ona Numan Bey'den almak istediği intikamı,bu sırada orada olan ve ona engel olmaya çalışacak herkesi temizlemek için bir ekip kurduğunu,uzun zamandır bunun üzerinde çalıştığını söyledi."Ben o akşam kendime bir yer ayarlamak üzere yarın yola çıkıyorum.Duydum ki Numan şu an Monte Carlo'daymış onunla tanışacağım,oyunumu izleteceğim ve beni de haftaya yapılacak oyuna davet etmesini sağlayacağım."diyerek sözlerini tamamladı Rıdvan.Bütün anlattıklarını Oğuzhan çok sessiz bir biçimde dinlemişti.Rıdvan içten içe sevindi,artık bu adam da ona saygı gösteriyordu."Benden istediğin ise sen ve ekibin intikamınızı alırken adamlarımı yerlerinden çekmek öyle mi?Karşılığında onlardan kalan her şey bana ait olacak yani."dedi Oğuzhan çenesini sıvazlayarak."Dediğim gibi.Her şey sizin olacak.Ben sadece intikamın peşindeyim.İşim bittikten sonra masadaki paraları da alsam fena olmaz tabi."dedi Rıdvan görevini tamamlamış olmanın verdiği rahatlıkla.Oğuzhan şimdi olduğu yerde dönüp duruyordu.Anlaşılan bu fikir gerçekten de ilgisini çekmişti.Sürekli çenesini ovuyor arada bir baş ve işaret parmağıyla koca dudaklarını kıstırıyordu."Bu planda benim bulunmamın bir nedeni haftaya Numan'ın benden koruma konusunda yardım istemesiyse diğeri benim teklifinizi kabul edeceğimi düşünmenizdi.Bunu düşünmenize neden olan şey ne?"diye sordu Rıdvan'a bakarak.Rıdvan afallamıştı,bu soruya nasıl bir cevap vermeliydi ki?Adam resmen kendisinin sahip olduğu hırsı nereden öğrendiğini sormuştu ona."Kabul edeceğinizden emin değildim,hala değilim.Sadece Numan'ın işini bitirmek adına bir fırsat yakaladım ve bu fırsat tam olarak sizin teklifimi kabul etmenizden geçiyor.Ayrıca bu kadar yükseldiğinize göre şimdi neden durasınız?Daha da yükselmek,en tepeye çıkmak istediğinizi size bakarak anlayabiliyorum."dedi Rıdvan.Oğuzhan ona ikna olmamış bir şekilde baktı."Beni daha önce gördün mü?"diye sordu."Şey,hayır ama..."diye cevap vermeye yeltendi Rıdvan ama Oğuzhan bakışlarıyla susturdu onu."Neyse bundan daha önemli bir sorum var."dedi adamlarından birinin yanına doğru yürürken."Benim haftaya koruma sağlayacağımı nereden biliyorsun?"dedi ve yanındaki adamın belinden silahı çekip Rıdvan'ın suratına doğrulttu."Biz bile bunu konuşalı 3 gün oldu,olmadı.Ne ayaksın lan sen?" Rıdvan'ın yüzünden tamamen çuvalladığı belli oluyordu.Demek ki bütün bu yalanları söylerken her şeyi hesaplayamamış,böyle basit bir şeyi atlamıştı.Oğuzhan bu açığı yakaladığı için gayet vakurdu."Kimin adamısın sen?"diye sordu.Horozu kaldırdı."Konuş!Mutfağı kirlettirme bana!"dedi.Rıdvan"Dur!"dedi."Beni Ozan Bey gönderdi."

-----Bu Gece-----
Baran sarışın fıstıkla asansörden çıkarken çok endişeli sayılmazdı.Biri Halil'e teknesini yakarak bir mesaj göndermişti.Çok da önemli değildi.Diğerleri bunu gururlarına yediremeyip sinirlenebilirlerdi.Ama Baran artık aşmıştı bunları.Daha akılcı ve sakin düşünmeyi biliyordu.Şu gece bittikten sonra mutlaka bulurlardı bunun sorumlusunu ve cezasını verirlerdi.Kendi tecrübelerini şöyle bir düşündü ve son zamanki hallerinden utandı.Bir çocuktan korkar olmuştu,düşmanları karşısında zayıf düşmüştü.Baran aşağıdaki adamları böyle görüyordu,en büyük özellikleri hemen düşmana dönüşebilecek dostlardı onlar.Yıllar içerisinde kaç tanesini harcamıştı onlardan.Belki biraz Ozan Bey farklıydı.Ona dertlerini açabiliyor,ona tıkandığı konularda danışabiliyordu.Zaten Ozan Bey'i oğlunun düğününde kendisine altın kalaşnikof hediye ettiği zamandan beri severdi.Yine de ona da yüzde yüz güvendiği söylenemezdi.Yüzünü ellerine gömmüştü.Derin bir nefes aldı.Çocuk neredeydi acaba?Asanördeki aynadan yüzü kapıya dönük olan hatunun kalçalarına baktı.Uzun olmasının dışında pek bir güzelliği yoktu.Beğenmedi.Belki de vazgeçmişti intikamdan,belki çoktan ölmüştü bile.Aşağıdakiler ne yapıyordu şimdi?Asansör durdu.Kadın Baran'ın elinden odanın anahtarını aldı.Önden yürümeye başladı.Baran sakin adımlarla onu izliyordu.Kapının eşiğinden girdiğinde kadın iki bardağa viski dolduruyordu.Baran viski içmekten asla sıkılmazdı fakat bir an önce işleme geçmek istiyordu."Ben istemiyorum."dedi kadına.Kadın"Hadi ama janiim,benim için.Bir yudumcuk."dedi ona doğru sarı saçlarının arasından gülümseyerek.Baran'ın her erkek gibi hayatta dayanamadığı iki şey vardı.Viski ve kadın.Gülümsedi,ceketini çıkarttı,yatağa oturdu,elini yatağa vurarak kadını çağırdı.Kadın da gülümsedi.Yatağa oturdu.Viskiyi uzattı.Baran bardağı fondipledi.Yandaki komidine bıraktı."Silahı da janim."dedi kadın"Bir kaza olmasin."Baran elini beline atıp silahı çıkardı,onu biraz incelemeye koyuldu havaya doğru kaldırarak.Ne güzel işlemeleri vardı öyle,kilim gibiydi.Kim işlemişti bu silahı?O adamı arayıp bulmayı,böyle başka silahlar da yaptırmayı düşündü.Bu aptal fikirler aklına nereden gelmişti birden bire?Silahı bardağın yanına düşürürcesine bıraktı.Görüntüler kaymaya başlamıştı hafiften"İçkiyi fazla kaçırdım herhalde,birazdan düzelirim."diye düşündü.Sarışın bombanın göğüslerine doğru bir hamle yaptığında burnunda müthiş bir yumruk patladı.Gözleri kapalı bir biçimde yatağa yığılırken yeni bir sanat akımı oluşturabilecek,uçuşan fosfenler görüyordu.Aynı anda dışarıdan gelen patlama sesi ise yumruğun etkisini artırmıştı adeta.Gözlerini tekrar açtığında kadın yanı başında bir adamla beraber dikilmişti.Adam başındaki kasketinin altından ona kin dolu gözlerle bakıyor,bir yandan da yumruğunu ovuyordu.Kadına döndü "Çık."dedi.Baran bu görüntüye sadece bir iniltiyle cevap verebildi.Çünkü dili dahil vücudunun her yeri uyuşmuştu.Birden yanı başında duran silahı aklına geldi.Ona doğru var gücüyle uzanmaya çalıştı.Tek yapabildiği komidinin üzerindeki bardağı devirmek oldu.Gökhan elinde tabancayla Baran'ın beyhude çabalarını tepkisizce izliyor,ne zaman denemekten vazgeçeceğini merak ediyordu.Dışarıdan kurşun sesleri geldiğini duyunca başını kapıya doğru çevirdi.Hızlanması gerektiğini anladı.Baran ağzından salyalar akıtarak "Sen...Sen..."diye inlemeye başladı.Sağ dirseğini yatağa koymuş doğrulmaya çalışıyordu."Affet."demeye uğraşıyordu ama dili tamamen işlevsiz hale gelmişti.Yine de Gökhan onun ne demek istediğini anlamıştı."Sen de."dedi.Baran'ın yanındaki yastığı alarak adamın üzerine çöktü.Baran karşı koymaya çalışıyordu ama nafile."Sonunda."dedi hırsla boğarken onu dişlerinin arasından kendi kendine.

bir kurbağanın üzücü hikayesi

bataklık kurbağaları
dikmişler gözlerini yıldızlara
yukarıya baktıkça daha fazla
saplanıyorlar çamura
aşağı aşağı aşağıya
kollarını hareket ettiremez
başlarını yıldızlardan çeviremez
küçük bir umutla zıplamaya kalksa
gövdesini oynatmaya çalışsa
çamur çoktan kurumuştur
bakamaz artık öte yana
yıldızlar
yıldızlardan başka

uzun bir bekleyiş başlar
mevsimler değişmeli güneş batmalı
kuşlar gökleri ceylanlar ormanları yaşarken
kurbağa toprağı koklamalı
dünya etrafında dönerken
kollarını hazır tutmalı
gözlerini kapamalı
kalbi canlı kalmalı
aklındaki melodiyi içinden mırıldanmalı
.
.
.
.
.
bir yağmur damlasıyla