-----Kumar Masası'ndan 5 Gün Önce-----
"Demek bana reddemeyeceğim bir teklifte bulunacaksınız..."dedi Oğuzhan Rıdvan'ın yüzüne bakmadan arkası dönük bir şekilde.Rıdvan bulundukları ortamdan hoşlanmamıştı,adamın onu ciddiye almadığı belliydi.Oğuzhan mutfak tezgahından başını kaldırıp Rıdvan'a döndü,kaşlarını bir karşılık beklediğini belirtir şekilde kaldırdı."Rıdvan."dedi "Benim adım Rıdvan."Oğuzhan ellerini bir beze sildi etrafındaki adamlarına şöyle bir baktı."Neymiş o teklif?"dedi sonra.Rıdvan'ı bir an önce başından savmak istediği belliydi."İyi hamlelerde bulunmalıyım" diye düşündü Rıdvan "Onu oyuna çekebilmeliyim.Peki ama nasıl başlamalı?"Zamanının kısa olduğunu biliyordu,İstanbul'a geldiğinden beri kurtulamadığı baş ağrısı onun rahat bir şekilde düşünmesine engel oluyordu.Şakaklarını ovmak istiyordu ama en ufak bir yanlış harekette adamın onu kovacağından emindi.Kendini tuttu."İstanbul'a iki gün önce geldiğimden beri aklımda sadece bu görüşme vardı.Benim planıma en uygun kişinin siz olduğuna karar verebildim sonunda." "Bravo bana o zaman,sizin tercihiniz olmak ne gurur verici!"diye alay etti onunla Oğuzhan.Rıdvan gerilmişti,uzun bir zamanda sonra ilk defa bu kadar ciddiye alınmadığını hissediyordu.Halbuki geçen hafta Şangay'da en üst düzey muamele gören başkası mıydı sanki?En kaliteli içkileri içen,en pahalı arabalara binen,en yüksek betli masalara oturan o değil miydi?Şimdi adamın biri bir yandan domates doğrayıp bir yandan onunla bu kadar rahat bir biçimde nasıl dalga geçebiliyordu?Elini cebine soktu,daha fazla dayanamıyordu rahatlaması lazımdı.Bir sigara çıkardı ağzına götürdü.Tam ateş için elini tekrar cebine sokmuşken Oğuzhan "Mutfakta sigara içmiyoruz Rıdvan Bey."dedi. "Pa-Pardon"diye yanıtladı Rıdvan ve ağzındaki sigarayı alıp kulağının arkasına oturttu.Kendilerinde garip duran hobilere sahip mafya babalarına hep sinir olmuştu,"bu Oğuzhan da onlardan biri işte"diye düşündü.Oğuzhan onun bu gergin halini farketmiş olacak ki onu biraz daha sıkıştırmak üzere saldırıya geçti."Evet,neyin peşinde olduğunuzu bir an önce anlatırsanız çok iyi olacak,yukarıda çocuklarım ve karım aç bir halde beni bekliyorlar.Geç kalmak hiç huyum değildir."dedi tehditkar bir biçimde."Tamam o halde,direk konuya geçiyorum."dedi ve hızlı bir biçimde ona Numan Bey'den almak istediği intikamı,bu sırada orada olan ve ona engel olmaya çalışacak herkesi temizlemek için bir ekip kurduğunu,uzun zamandır bunun üzerinde çalıştığını söyledi."Ben o akşam kendime bir yer ayarlamak üzere yarın yola çıkıyorum.Duydum ki Numan şu an Monte Carlo'daymış onunla tanışacağım,oyunumu izleteceğim ve beni de haftaya yapılacak oyuna davet etmesini sağlayacağım."diyerek sözlerini tamamladı Rıdvan.Bütün anlattıklarını Oğuzhan çok sessiz bir biçimde dinlemişti.Rıdvan içten içe sevindi,artık bu adam da ona saygı gösteriyordu."Benden istediğin ise sen ve ekibin intikamınızı alırken adamlarımı yerlerinden çekmek öyle mi?Karşılığında onlardan kalan her şey bana ait olacak yani."dedi Oğuzhan çenesini sıvazlayarak."Dediğim gibi.Her şey sizin olacak.Ben sadece intikamın peşindeyim.İşim bittikten sonra masadaki paraları da alsam fena olmaz tabi."dedi Rıdvan görevini tamamlamış olmanın verdiği rahatlıkla.Oğuzhan şimdi olduğu yerde dönüp duruyordu.Anlaşılan bu fikir gerçekten de ilgisini çekmişti.Sürekli çenesini ovuyor arada bir baş ve işaret parmağıyla koca dudaklarını kıstırıyordu."Bu planda benim bulunmamın bir nedeni haftaya Numan'ın benden koruma konusunda yardım istemesiyse diğeri benim teklifinizi kabul edeceğimi düşünmenizdi.Bunu düşünmenize neden olan şey ne?"diye sordu Rıdvan'a bakarak.Rıdvan afallamıştı,bu soruya nasıl bir cevap vermeliydi ki?Adam resmen kendisinin sahip olduğu hırsı nereden öğrendiğini sormuştu ona."Kabul edeceğinizden emin değildim,hala değilim.Sadece Numan'ın işini bitirmek adına bir fırsat yakaladım ve bu fırsat tam olarak sizin teklifimi kabul etmenizden geçiyor.Ayrıca bu kadar yükseldiğinize göre şimdi neden durasınız?Daha da yükselmek,en tepeye çıkmak istediğinizi size bakarak anlayabiliyorum."dedi Rıdvan.Oğuzhan ona ikna olmamış bir şekilde baktı."Beni daha önce gördün mü?"diye sordu."Şey,hayır ama..."diye cevap vermeye yeltendi Rıdvan ama Oğuzhan bakışlarıyla susturdu onu."Neyse bundan daha önemli bir sorum var."dedi adamlarından birinin yanına doğru yürürken."Benim haftaya koruma sağlayacağımı nereden biliyorsun?"dedi ve yanındaki adamın belinden silahı çekip Rıdvan'ın suratına doğrulttu."Biz bile bunu konuşalı 3 gün oldu,olmadı.Ne ayaksın lan sen?" Rıdvan'ın yüzünden tamamen çuvalladığı belli oluyordu.Demek ki bütün bu yalanları söylerken her şeyi hesaplayamamış,böyle basit bir şeyi atlamıştı.Oğuzhan bu açığı yakaladığı için gayet vakurdu."Kimin adamısın sen?"diye sordu.Horozu kaldırdı."Konuş!Mutfağı kirlettirme bana!"dedi.Rıdvan"Dur!"dedi."Beni Ozan Bey gönderdi."
-----Bu Gece-----
Baran sarışın fıstıkla asansörden çıkarken çok endişeli sayılmazdı.Biri Halil'e teknesini yakarak bir mesaj göndermişti.Çok da önemli değildi.Diğerleri bunu gururlarına yediremeyip sinirlenebilirlerdi.Ama Baran artık aşmıştı bunları.Daha akılcı ve sakin düşünmeyi biliyordu.Şu gece bittikten sonra mutlaka bulurlardı bunun sorumlusunu ve cezasını verirlerdi.Kendi tecrübelerini şöyle bir düşündü ve son zamanki hallerinden utandı.Bir çocuktan korkar olmuştu,düşmanları karşısında zayıf düşmüştü.Baran aşağıdaki adamları böyle görüyordu,en büyük özellikleri hemen düşmana dönüşebilecek dostlardı onlar.Yıllar içerisinde kaç tanesini harcamıştı onlardan.Belki biraz Ozan Bey farklıydı.Ona dertlerini açabiliyor,ona tıkandığı konularda danışabiliyordu.Zaten Ozan Bey'i oğlunun düğününde kendisine altın kalaşnikof hediye ettiği zamandan beri severdi.Yine de ona da yüzde yüz güvendiği söylenemezdi.Yüzünü ellerine gömmüştü.Derin bir nefes aldı.Çocuk neredeydi acaba?Asanördeki aynadan yüzü kapıya dönük olan hatunun kalçalarına baktı.Uzun olmasının dışında pek bir güzelliği yoktu.Beğenmedi.Belki de vazgeçmişti intikamdan,belki çoktan ölmüştü bile.Aşağıdakiler ne yapıyordu şimdi?Asansör durdu.Kadın Baran'ın elinden odanın anahtarını aldı.Önden yürümeye başladı.Baran sakin adımlarla onu izliyordu.Kapının eşiğinden girdiğinde kadın iki bardağa viski dolduruyordu.Baran viski içmekten asla sıkılmazdı fakat bir an önce işleme geçmek istiyordu."Ben istemiyorum."dedi kadına.Kadın"Hadi ama janiim,benim için.Bir yudumcuk."dedi ona doğru sarı saçlarının arasından gülümseyerek.Baran'ın her erkek gibi hayatta dayanamadığı iki şey vardı.Viski ve kadın.Gülümsedi,ceketini çıkarttı,yatağa oturdu,elini yatağa vurarak kadını çağırdı.Kadın da gülümsedi.Yatağa oturdu.Viskiyi uzattı.Baran bardağı fondipledi.Yandaki komidine bıraktı."Silahı da janim."dedi kadın"Bir kaza olmasin."Baran elini beline atıp silahı çıkardı,onu biraz incelemeye koyuldu havaya doğru kaldırarak.Ne güzel işlemeleri vardı öyle,kilim gibiydi.Kim işlemişti bu silahı?O adamı arayıp bulmayı,böyle başka silahlar da yaptırmayı düşündü.Bu aptal fikirler aklına nereden gelmişti birden bire?Silahı bardağın yanına düşürürcesine bıraktı.Görüntüler kaymaya başlamıştı hafiften"İçkiyi fazla kaçırdım herhalde,birazdan düzelirim."diye düşündü.Sarışın bombanın göğüslerine doğru bir hamle yaptığında burnunda müthiş bir yumruk patladı.Gözleri kapalı bir biçimde yatağa yığılırken yeni bir sanat akımı oluşturabilecek,uçuşan fosfenler görüyordu.Aynı anda dışarıdan gelen patlama sesi ise yumruğun etkisini artırmıştı adeta.Gözlerini tekrar açtığında kadın yanı başında bir adamla beraber dikilmişti.Adam başındaki kasketinin altından ona kin dolu gözlerle bakıyor,bir yandan da yumruğunu ovuyordu.Kadına döndü "Çık."dedi.Baran bu görüntüye sadece bir iniltiyle cevap verebildi.Çünkü dili dahil vücudunun her yeri uyuşmuştu.Birden yanı başında duran silahı aklına geldi.Ona doğru var gücüyle uzanmaya çalıştı.Tek yapabildiği komidinin üzerindeki bardağı devirmek oldu.Gökhan elinde tabancayla Baran'ın beyhude çabalarını tepkisizce izliyor,ne zaman denemekten vazgeçeceğini merak ediyordu.Dışarıdan kurşun sesleri geldiğini duyunca başını kapıya doğru çevirdi.Hızlanması gerektiğini anladı.Baran ağzından salyalar akıtarak "Sen...Sen..."diye inlemeye başladı.Sağ dirseğini yatağa koymuş doğrulmaya çalışıyordu."Affet."demeye uğraşıyordu ama dili tamamen işlevsiz hale gelmişti.Yine de Gökhan onun ne demek istediğini anlamıştı."Sen de."dedi.Baran'ın yanındaki yastığı alarak adamın üzerine çöktü.Baran karşı koymaya çalışıyordu ama nafile."Sonunda."dedi hırsla boğarken onu dişlerinin arasından kendi kendine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder