inanmayacaksınız,

bugün beylikdüzünde kardeşim deniz ile buluştuk. biraz sohbet ettik falann filann. bu sayede insanları taksim yerine beylikdüzüne yönlendirme planım da ilk meyvesini vermiş oluyordu. ben bi ara minibüsü olan semtlerin hala varoş kaldığını söyledim, o bana marseille sokaklarından zidane gibi bir yeteneğin çıkabileceğini, ama zidane'nin içinden o marseille sokaklarının asla çıkmayacağından bahsetti. neyse sağlıklı yaşamıydı, doğaya dönüştü, tatil iş planlarıydı derken 2 bira içilecek zamana oldukça güzel konular sığdırdık. deniz tabi sağlıklı yaşam konuşurken bira içmenin uygun olmayacağını düşünmüş olacak ki türk kahvesi içti. arada gömdüğü iki üç sigarayı şimdilik görmezden geliyorum. sonra arkadaşımı yolcu etmek için durağa doğru yürür iken onun valizlerini ben taşıyordum. (nedense denizle aynı minibüse bindikten sonra) deniz, telefonu unutmuşum diyerek aniden minibüsten indi. benim o kadar hızlı inememem. şoförün gaza basması. valizlerle beraber bayaa bi gittik adama dur mur diyorum duymuyo en son haykırmak zorunda kaldım. bağırdığımı farkedince mecburen durdu ama bağrılmışlığın verdiği incinmiş gurur ile arkamdan, inanmayacaksınız, -"artiz"- diye söylendi. indim aşağı denizi arıyorum açmıyo, telefonuna henüz ulaşmamış. geri dönmek için başka bi minibüse bindim ablamı gördüm. eskişehirden gelmiş, hiç şaşırmadım. onunla biraz konuştuk, ben denizin yanına gitmek için erken indim. indim de bi baktım ki denizin valizleri minibüste unutmuşum. beylikdüzü haramidere kavşağını bilen bilir, minibüsler e5 den avcılara doğru gider gibi yapıp viyadük tarzı köprü tarzı bi olaydan geri dönüyolar. o ilerden geri dönene kadar ben bi üst geçitten kestirme yaptım ve öne geçtim. arada birkaç insana çarptım, hızlıca özür diledim. sonuçta minibüsü yakaladım ve valizleri aldım. derken denizi aradım dedim böyle böyle, çok büyük maceralar yaşadım, kestirme yollardan koştum. bana dedi demek sen beylikdüzü çocuğuymuşsun, yollara hakimmişsin. valizler ne olacak sıkıntısından bahsettim. deniz bana birtakım sakinleştirici ilaçları anlattı nedense. şu şöyle rahatlatıyormuş, algıyı böyle açıyormuş ama hormonları da fena bozuyormuş, adamların memeleri çıkıyormuş falann filann diyor. muhabbet güzel geldi, bütün sıkıntıları bir kenara bırakıp ben de konuştum. ortam değişti birden bire. peki ya benim bütün valiz&minibüs çıkmazının aslında bir rüya olduğunu farketmem? bi hatırladım ki ben bu adamı metrobüse bindirip gönderdim, şimdi de akşama doğru sıcağında mışıl mışıl uyuyorum. işte o rahatlama güzeldi.