Başımız Sağolsun


Köylümüz Osman ve Hatice ÇINARLI'nın 3 çocuklarından tek kızı olan Ayşe Çınarlı'yı Ölüm Yolda Yakaladı.Bayramın 2. Günü düğünü olacak olan Biyoloji Öğretmeni Ayşe ÇINARLI Annesi,kaynanası ve Kayını ile Ankara'dan Çeyizini yerleştirmeden geliyorlardı. Burak Kerim Akkuş'un (21) kullandığı 33 E 0085 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu TEM Otoyolu Mersin gişelerine 5 kilometre kala takla attı.

Kazada otomobildeki Ayşe Çınarlı (28) olay yerinde hayatını kaybederken, otomobil sürücüsü Burak Kerim Akkuş ile Seher Akkuş (45) ve Hatice Çınarlı ağır yaralandı.

sendrom.sert.

Gelmişti malları getiren arkadaşı.Hafif bir viski sipinden sonra su dolu kovaya yaklaştı.Önceden altını kestiği pet şişeye, önceden ayranını içip özenle ayırdığı alüminyum folyosuyla kapak yapıyordu.Güzel de yaptı.Oyuk bir kapak.Rozet arkası iğnesiyle de usta bir nargileci gibi delikler açtı folyoya.Önce biraz çay sonra biraz kahve sonra biraz daha çay.Kova sanatı için biçilmiş kaftan olan Clipperıyla yaktı tütünü.Yaktıkça duman şişeye doluyor, şişe doldukça şişeyi yukarı doğru kaldırıyordu.Şişe tamamen doluydu.Kapağı çevirdi çıkardı.Yılların kubarbazı edasıyla dumanı tek seferde çekti içine.Yanındaki arkadaşları onun en samimileriydi.Kafası kelle olsun veya olmasın rol yapmasına hiç gerek yoktu.En rahatı da bu değil midir zaten? Sıcak, stabil güven.Kafalar hafiften döndü.Kendisinden sonra tüm arkadaşlarına da hazırladı birer kapak.Sonra bi tur daha.Uzandı yere.Televizyonda binbir çeşit makyaj güzeli podyumdaydı ve hepsi ona gülüp göz kırpıyordu.Sanki seçtiği herhangi birini evine götürebilecekmiş gibi.Arada bir sürü muhabbet dönüyordu.Komikti de.Yere uzandı.Sebebini bilmiyordu tam olarak ama içinden bir enerji çıkıyordu portakal kabuğunu sıktığınızda çıkan özsuyu tadında.İçeri gidip biraz yatsa güzel olacaktı ama içindeki enerji sürekli yukarıya çıkarıyordu onu.Oysa yukarıya değil yan odaya gitmesi gerekiyordu.Sırtüstü değil yan yatmak cenin pozisyonu almak istiyordu.Dönen muhabbetler çok komikti.Gülmek için enerjisi her zaman vardı.Sonunda kalktı ve yan odaya gitti.Yan yattı ve gözlerini kapattı.

Windows media player vardı.Görsel şov bölmesi gözünün önünde dönüp duruyordu.Müzik yoktu ama görüntü hep değişiyordu.Ve hep dönüyordu.Uğurböcekleri, kamyonlar, çocuğunu tokatlayan siyah bir kadın, ters çevrilmiş bir kum saati, fırında sütlaç, ışıklar, yerçekimine karşı gelen masa tenisi raketi şeklindeki havuzlar,vidalar...en çok ta vidalar.sürekli dönüyordu kafasında.Bir görüntü bir daha gelmiyor istemeden değişiyor ve hep dönüyordu.Hassiktir.Hassikominen.Ne alaka?O kadar çeşitli resimler ,hayattan kareler dönerken bu neden dönmüyordu.Eski manita.Haydiii.Yine o vardı bu filmde.Başrol onundu.Kabul.O kafanın içinde olsaydınız hassiktir be derdiniz kardeşlerim.Onu unutmuştu.Unutmak durumundan başka bir alternatif yoktu.Hatta daha büyük sıkıntılardan sonra o aklında bile değildi.Ama...sendrom işte.Söyleyin bakalım ne yapacağız şimdi ha?Kız karşısında duruyordu ve gözlerinin içine bakarken onun sakallarıyla favorileriyle oynuyordu.Yanakları ellerinin arasındaydı.Genelde pek saf duygular beslemeyen bir adam en saf anlarından birindeydi.Romantizmi bir kenara bırakın kardeşlerim.Martavallara toksunuz.En azından bir süreliğine rica hatta emir ediyorum.Martavallara toksunuz.Ama o sahne anlamsız derecede güzeldi.Bir zaaftı bu.Bir sendrom.Ama eskiydi.Çoktan aşılmıştı.Olur böyle şeyler çünkü hayat böyledir hani.Sıkıntı yapmaya gerek yok geçti.Ama bu farklıydı.Bu eskiden girdiği o sendromlar gibi değildi.Eskisi gibi bir üzüntü yoktu içinde.Bu sadece bir flashbackti.Işık açıldı.

Bay G içeri girdi.Kafası kelleydi onun da.Hep gülüyordu.Sen neden gülmüyorsun diye sordu.Midesi bulandı windows media playerı eski manitasına bağlayan güzel kardeşimizin.Bay G sordu: abi ben hep gülüyorum sen neden gülmüyorsun.Başka neler olacak.Ne kafalar yaşayacağız?Yan yatmaya devam eden kardeşimiz kuscam dedi sadece.Yediği çeşit çeşit yemekler ve birinci sınıf içkiler yemek borusunu katediyordu.Ağzını kapattı ve tuvalete koştu.Tuvaletin ışığı açıktı.Yapçak bişey yok.Lavabo.Öğürmeler, geyirmeler, istifra faslı, etrafa sıçratmama çabası.Hepinizin hayatında bu tarz karelere rastlayabiliriz sanırım.Lavabo, dairenin çıkış kapısına yakındı.Üzerinde sadece onu her zaman rahat ettiren ev şortu vardı.Kapıyı açtı ve çıktı.Söyleyin bakalım ne yapacağız şimdi ha?Yanına gidemezdi kızın.Gitse de söyelecek birşeyi yoktu ki.Söylese karşılık ta alamayacaktı.Yo yo yo içinden onun yanında olmak ta geçmiyordu zaten.Ama neden onu görmüştü ki şimdi.Merdivenlere oturdu.Serindi.Darlanmıştı bak bu iyi geldi.Çıplak ayakları,ferah ev şortu, mide asidinden yanan boğazı ve windows media player görüntüleriyle yalnızdı.Gözlerini kapattı.

Her sabah zar zor uyandırdığı Bay G bu sefer onu uyandırıyordu.Merdivenler hala soğuktu ve ağzı kurumuştu.Sendrom bitmişti.Akşama kadar kahkahalardan boğulacağı, gülmekten midesine çenesine ağrıların kasılmaların gireceği günlerden birine daha girmişti.Hadi geçmiş olsun.

Abalm, eniştem, ben

İkimizin yola çıkması arasında yarım saat fark etmişti. Yine de bisiklete bindiğim için onu 10 dakka sonra yakalayacağımı düşünüyorum. Umarım gerçekten yakalarım çünkü olaylar hiç de düşündüğü gibi değil. Ev de sayıp söverken ben de yanındaydım hatta bi tokatta ben patlatmak istemiştim eniştemin yüzüne ama olayların bu şekilde gelişmiş olma ihtimalini hem ablam hem de ben atlamıştık. Soru sormadan direkt yargılama yapmıştık. Kavga daha da şiddetlenince ben dışarı çıkmıştım amma ve lakin 15 dakka sonra eve geldiğimde ablam evde değildi. Elinde büyük bir ekmek bışağı ile çıktığını söyledi eniştem ve ardından olayları sakin bi dille annatı ve koş yetiş yanlış bişe yapmadan dedi. İş te bu yüzden aramızda yarım saat var ve biskletimin pedalına asılıyorum. İçimden sonra acaba doğru yönde mi gidiyorum diye geçirdim. Eniştem çıktı dedi ama nereye olduğunu söylemedi. Ablam nereye gidebilirki diye düşünürken; bir anda frenlere asıldım. Nasıl böyle bir numarayı yemiştim. Hiçbir yere gidemezdi ablam ve de gitmemişti. Üstelik ablamın elinde bıçak da olsa eniştem ondan korkmazdı, evden çıkmasına da izin vermezdi. Hemenvters yönde hızlı hızlı pedal çevirmeye başladım. Pedal çevirirken kendimi suçluyordum. Eğer ablamın başına bir şey geldi ise kendimi hiç affetmem. Eve sonunda ulaştım. Etrafa gizlice bakındım ama ne ablam ne de eniştem ordaydı. Bir anda elim ayağım tutmaz duruma geldi. Nasıl nasıl olur da inanırım o adamın söylediklerine da yalnız bırakırım ablamı? Oracığa çökvermiştim aklımda tek bir düşünce vardı: Ablamın başına bir şey gelmiş olabilirdi ve bu benim yüzümdendi.

soldan devam edelim.arkda boşluk var

@alp,gökan,artiz

ben yokken buralarda bitakım kafalar yaşanmış!

bayadır yazılanları okuyup okuyup yazmıyordum.tepki mi? değil kardeşlerim.yazasım gelmedi.bu kadar.sinsice pustum.dönüşüm fena falan da olmıycak aslında.önceden böyle iddalı konuşurdum.değiştim mi lan?yok kardeşlerim.aynı gözleri kanlı kardeşiniz aynı tuşlara sessiz sessiz basıyor yine yanınızdayken pipisini keşfeden mutlu çocuklar hesabı şımarıyorum yanınızda.şimdi:
1- bu yazdıklarım hiçbir ders vermiycek.bir sonuca varmıycak.takılmaca.
2-zaten hangi okuduğunuzdan sonra büyük dersler çıkarıp hayatınıza yön verdiniz ki?uyuyup kalkma olayı çok garip bi olay bak.unutmayla birebir.kızdığınız birine hazırladığınız terso lafları sabah kalkınca unutuyo musunuz siz de?
3-inception'ı izleyin bu arada lan
4-bu yazıya küskü olarak özet geç piç tarzında "ergen primi" yaklaşımlarla yaklaşanların geçeceği her türlü köprüyü sikeyim, sırat dahil.sert.

bunları netleştirdikten sonra rahata takabilirim artık.
sen kimsin aq neyi netleştiriyosun tarzı düşünceler de hafif hafif impulslarla geçecektir sinir hücrelerinizin yoğunlaştığı yerlerden.herneyse.sikerler.size de rahata takmanızı öneririm.bul bir çimlik arazi kapat gözlerini düşene ya da bir ağaca çarpana kadar yürü bakalım.aklıma şimdi bu geldi açıkçası.daha tarz bi yönteminiz varsa yapın hoca...

bu seansı da geçtik.

Anatomisini çıkaramadım
Rahata takamadım
Teşhisini koyamadım
İzini süremedim
Zaten artiz yanımda

Derdim sana dert gelmeyebilir
Erişmek istediklerim sikinde olmayabilir
Nöronlarına ileti gitmeyebilir
İnsan olman yeter kardeşim
Zaten deniz de yanımda

Koy götüne rahvan gitsin
Hatrı sayılsın fondip edilsin
Absürd kardeşim kha da yanımda

Götünden bu sene hiç ter akmadan
Özlem duygularının bastırmasından
Kapacak bohçasını gelecek kardeşim
Hesapları kapatmadan
Arkasına bakmadan
Ne sikim arıyosun ankara'da gökhan

bunlar da küçük akrostiş çalışmaları.takılın ya.
5 kişiyiz şuan binbir türlü konudan muhabbet ettik her zamanki gibi
beyinlerimiz şuan binbir fırtınaya tutulmuş aklımızda bikaç başlık kalmış sadece.sikimizde mi?yok kardeşlerim.nası olsa daha kafa sikenlerini bulacağımızdan şüphem yok.
siz bitakım kafalar yaşadınız da biz yaşamıyo muyuz yaşlı pipiler!!
bi de bu aralar ağırdan ağırdan amaç sorgulamasına giriştim.öyle çok felsefi olarak değil ama.martaval sevmem üstadım bilirsin.sıradan amaçları sorguluyorum sıradan analizler yapıp baya da gülüyorum.hepsi darlanmalardan dolayı.senden ötrü mü? yok be kardeşim.benden ötrü.
söyleyin bakalım, şimdi ne yapacağız ha?

soğutma çalışmaları

dostluğun aşkı gölgelediğini,tutkuyu öldürdüğünü söyledi.

kafam karışık

önce ölümü tanımlayayım: hayatın sonu.
yaşam: hayat süresi.
ölmek: ölüme kadar olan süre. (cümle içinde kullanımı "bu dert beni öldürüyor.")

yani ölmek anlık zamanda değil sürekli bi eylem olarak kullanılabiliyor. bu da sonu ölümle biten bi süreç. soru olarak ne zaman başlıyo bu süreç? hasta olduğunda mı? hastalığa sepep olan etkenlerle mi?... bu da böyle uzayıp gidiyor ta ki hayatın başlangıcına kadar. burda chuck palahniuk`un "hayat ölümün biyolojik bir safhasıdır." sözünü hatırlıyoruz. demem o ki; ölüm süreci hayatın tamamını kapsıyor. burdan da ölümle yaşamın aynı şey olduğu sonucuna varıyoruz.

cevaplayamadığım kısım ise yaşamak iyi birşey iken ölümün kötü bir şey olarak algılandığı?

Gençler size bişi anlatıcam.


http://bavergun.blogspot.com/2006_04_19_archive.html

Gençler yukardaki link okuldan yatılı mezun bir abimizin blogundan kendisi bir anısını anlatmış. Hababam Sınıfı ile bizim yatakhane arasındaki organik ilişkiyi hepinizle paylaşıyım dedim.

Selam olsun Anadolunun dört bir yanındaki kardeşlerime.



Eylül'de garip bahanelere sahip olmaksızın güzelce bi buluşalım,tüm günü ADEKS'e gitmeden, kapalı mekanlarda kalmadan dolu dolu tam kadro geçirelim derim,dürümleri ve önerileri beklerim.
tez zamanda bratislava'ya keshanedenhikayeler tayfası olarak bir çıkarma yapmamız lazım

herkesin popisi kendine


offence or no offence. i dont care, i just do not care...

No Offense

Fashion Fail - Ever Vigilant!
see more Poorly Dressed

Sonu böle olanın vah haline.

No offense

Burokbek Dagları

fashion fail - Bros
see more Poorly Dressed

Hay tipinize...


en nihayetinde bloga girebilmeyi öğrenmiş bulunmaktayım.buradan yardım taleplerimi ısrarla görmezden gelen seco kardeşime selam etmek isterim.bu kavurucu sıcaklarda domur domur(böyle bir ikilemenin gerçekten olup olmadığından emin değilim)terlemekten ve hart hart kaşınmaktan arta kalan zamanlarda(sigara ve alkolü de katalım tabii)yazmaya gayret edeceğim.hadi şimdilik kalın sağlıcakla.
bu da başka bir referandum

http://edition.cnn.com/2010/WORLD/africa/08/04/kenya.elections/index.html#fbid=pSHLRUNYJwa

check it out

sinsi sansar

o değil de yatakhane bizi birbirimize kenetlerken,aileyle yaşama yeteneğimizi sinsice köreltmiş.