sendrom.sert.

Gelmişti malları getiren arkadaşı.Hafif bir viski sipinden sonra su dolu kovaya yaklaştı.Önceden altını kestiği pet şişeye, önceden ayranını içip özenle ayırdığı alüminyum folyosuyla kapak yapıyordu.Güzel de yaptı.Oyuk bir kapak.Rozet arkası iğnesiyle de usta bir nargileci gibi delikler açtı folyoya.Önce biraz çay sonra biraz kahve sonra biraz daha çay.Kova sanatı için biçilmiş kaftan olan Clipperıyla yaktı tütünü.Yaktıkça duman şişeye doluyor, şişe doldukça şişeyi yukarı doğru kaldırıyordu.Şişe tamamen doluydu.Kapağı çevirdi çıkardı.Yılların kubarbazı edasıyla dumanı tek seferde çekti içine.Yanındaki arkadaşları onun en samimileriydi.Kafası kelle olsun veya olmasın rol yapmasına hiç gerek yoktu.En rahatı da bu değil midir zaten? Sıcak, stabil güven.Kafalar hafiften döndü.Kendisinden sonra tüm arkadaşlarına da hazırladı birer kapak.Sonra bi tur daha.Uzandı yere.Televizyonda binbir çeşit makyaj güzeli podyumdaydı ve hepsi ona gülüp göz kırpıyordu.Sanki seçtiği herhangi birini evine götürebilecekmiş gibi.Arada bir sürü muhabbet dönüyordu.Komikti de.Yere uzandı.Sebebini bilmiyordu tam olarak ama içinden bir enerji çıkıyordu portakal kabuğunu sıktığınızda çıkan özsuyu tadında.İçeri gidip biraz yatsa güzel olacaktı ama içindeki enerji sürekli yukarıya çıkarıyordu onu.Oysa yukarıya değil yan odaya gitmesi gerekiyordu.Sırtüstü değil yan yatmak cenin pozisyonu almak istiyordu.Dönen muhabbetler çok komikti.Gülmek için enerjisi her zaman vardı.Sonunda kalktı ve yan odaya gitti.Yan yattı ve gözlerini kapattı.

Windows media player vardı.Görsel şov bölmesi gözünün önünde dönüp duruyordu.Müzik yoktu ama görüntü hep değişiyordu.Ve hep dönüyordu.Uğurböcekleri, kamyonlar, çocuğunu tokatlayan siyah bir kadın, ters çevrilmiş bir kum saati, fırında sütlaç, ışıklar, yerçekimine karşı gelen masa tenisi raketi şeklindeki havuzlar,vidalar...en çok ta vidalar.sürekli dönüyordu kafasında.Bir görüntü bir daha gelmiyor istemeden değişiyor ve hep dönüyordu.Hassiktir.Hassikominen.Ne alaka?O kadar çeşitli resimler ,hayattan kareler dönerken bu neden dönmüyordu.Eski manita.Haydiii.Yine o vardı bu filmde.Başrol onundu.Kabul.O kafanın içinde olsaydınız hassiktir be derdiniz kardeşlerim.Onu unutmuştu.Unutmak durumundan başka bir alternatif yoktu.Hatta daha büyük sıkıntılardan sonra o aklında bile değildi.Ama...sendrom işte.Söyleyin bakalım ne yapacağız şimdi ha?Kız karşısında duruyordu ve gözlerinin içine bakarken onun sakallarıyla favorileriyle oynuyordu.Yanakları ellerinin arasındaydı.Genelde pek saf duygular beslemeyen bir adam en saf anlarından birindeydi.Romantizmi bir kenara bırakın kardeşlerim.Martavallara toksunuz.En azından bir süreliğine rica hatta emir ediyorum.Martavallara toksunuz.Ama o sahne anlamsız derecede güzeldi.Bir zaaftı bu.Bir sendrom.Ama eskiydi.Çoktan aşılmıştı.Olur böyle şeyler çünkü hayat böyledir hani.Sıkıntı yapmaya gerek yok geçti.Ama bu farklıydı.Bu eskiden girdiği o sendromlar gibi değildi.Eskisi gibi bir üzüntü yoktu içinde.Bu sadece bir flashbackti.Işık açıldı.

Bay G içeri girdi.Kafası kelleydi onun da.Hep gülüyordu.Sen neden gülmüyorsun diye sordu.Midesi bulandı windows media playerı eski manitasına bağlayan güzel kardeşimizin.Bay G sordu: abi ben hep gülüyorum sen neden gülmüyorsun.Başka neler olacak.Ne kafalar yaşayacağız?Yan yatmaya devam eden kardeşimiz kuscam dedi sadece.Yediği çeşit çeşit yemekler ve birinci sınıf içkiler yemek borusunu katediyordu.Ağzını kapattı ve tuvalete koştu.Tuvaletin ışığı açıktı.Yapçak bişey yok.Lavabo.Öğürmeler, geyirmeler, istifra faslı, etrafa sıçratmama çabası.Hepinizin hayatında bu tarz karelere rastlayabiliriz sanırım.Lavabo, dairenin çıkış kapısına yakındı.Üzerinde sadece onu her zaman rahat ettiren ev şortu vardı.Kapıyı açtı ve çıktı.Söyleyin bakalım ne yapacağız şimdi ha?Yanına gidemezdi kızın.Gitse de söyelecek birşeyi yoktu ki.Söylese karşılık ta alamayacaktı.Yo yo yo içinden onun yanında olmak ta geçmiyordu zaten.Ama neden onu görmüştü ki şimdi.Merdivenlere oturdu.Serindi.Darlanmıştı bak bu iyi geldi.Çıplak ayakları,ferah ev şortu, mide asidinden yanan boğazı ve windows media player görüntüleriyle yalnızdı.Gözlerini kapattı.

Her sabah zar zor uyandırdığı Bay G bu sefer onu uyandırıyordu.Merdivenler hala soğuktu ve ağzı kurumuştu.Sendrom bitmişti.Akşama kadar kahkahalardan boğulacağı, gülmekten midesine çenesine ağrıların kasılmaların gireceği günlerden birine daha girmişti.Hadi geçmiş olsun.

Hiç yorum yok: