Hoca ayıbederçi


Genç adamlar bu blogta yöneticiliklerimizi kim alıyo paso durduk yere?
Kimin böyle bi ego tatminine ihtiyacı var?
Şuan yöneticilik kimdeyse bana bi yöneticilik versin lütfen hatta yazar olan herkese versin benim yapmak istediklerim var başkalarının da vardır herhal...
Neyse bbg serzenişçileri gibi konuştum biraz kusuruma bakmayın serzenişimi görün yöneticilik verin...
Lütfen...

Nowadays

Meşgul ve çok dolu sandığım bugünlerim aslında çok boş.Ben dolduruyorum onları boş işlerle "nowadays"

Yaptıklarımın büyük bir kısmını darlanmak oluşturmakta mesela "nowadays"

Sonra bi iki şarkıya kilitlenip paso onları dinliyorum ama dinlerken başka bişey yapmamaya,zamanımı efektif kullanmamaya da özen gösteriyorum "nowadays"

Bende olmayanı istemeyi hiç unutmuyorum,öyle olacak böyle olacak diyorum, ama büyük bir kararlılık ve istikrarla, bunların olması için hiçbirşey yapmıyorum "nowadays"

Rutin mesleğim olan öğrenciliği "hakkıyla" yapmamaya devam ediyorum "nowadays"

Sevdiklerimden sır da saklıyorum "nowadays"

Onları özlüyorum ama onlarla görüşmek için de bir şey yapmıyorum "nowadays"

Yatmadan önce günün özeti viskisi ve sigarasından sonra dişlerimi fırçalamayı inatla reddettiğim için sabah ağzımdaki ilk tattan nefret ediyorum "nowadays"

Hayalperestliğimin önüne kesinlikle geçemiyorum ve geçmiyorum, küçük, sikko ve olmayacak şeylere umut bağlıyorum "nowadays"

Yaptığım her planı ya unutuyorum ya da çöpe atıyorum "nowadays"

Sevişmiyorum,yalayıp yutmuyorum,sevilmiyorum ama galba platonik olarak ezik ezik seviyorum,ya da sevdiğimi sanıyorum "nowadays"

Karnım değil, damak tadım acıktığında hazır çorba veya nescafe ya da arasına kaşar konulmuş bir salatalık üçlüsünden birisiyle besleniyorum "nowadays"

Paramı nereye,nasıl harcadığımı bilmiyorum "nowadays"

Kovalamıyorum, her zorluktan kaçmak için birşeylerin arkasına saklanıyorum, arkasına saklandığım şeyler de genelde hep aynı şeyler oluyor "nowadays"

Önüme çıkan her fırsatın çıktığı yere geri girmesi için hepsine teker teker başarıyla kulplar buluyorum "nowadays"

Başarıyı elde edemiyorum, başarıya ulaşmak için önümde hiçbir ışık kırıntısı göremiyorum "nowadays"

Mastürbasyon da yapmıyorum "nowadays"

Sağlığımı, kariyerimi, huzurumu ve ebeveynlerin hakkımda gelişmesini istedikleri bilimum diğer kulvarları önemsemekten kaçınıyorum "nowadays"

Bu senenin de benim senem olmadığını, ama herşeyin harika olacağı o senenin hangisi olacağını çok merak ediyorum "nowadays"

Özlüyorum veya özlediğimi sanıyorum, ama birkaç güzel saat dışında neyi özlediğimi bilmiyorum "nowadays"

Sabah yatıp sabah kalkıyorum "nowadays"

Bitakım zamanların dolmasını, bitakım süreçlerin bitmesini ve artık yaşanması gereken bitakım kafaların yaşanmasını bekliyorum, ama o süreçler bitip beklediğim zamanlar gelince ne yapacağımı, neler olacağını, ve olacakların benim isteklerimin doğrultusundan ne kadar uzakta olabileceğini kestiremiyorum "nowadays"

"Keşke" kelimesini baya bi kullanıyorum "nowadays"

Kendimi bir looser, bir lame olarak görüp, sonra 5 dk sonra vazgeçip bu sıfatları kendime yakıştıramayarak, karakteri oturmamış karakterime toz kondurmuyorum "nowadays"

Hıyar gibi çürüyorum son olarak "nowadays"

"Bok gibi" acaba bu anlamlara mı geliyor?Onu sorguluyorum "nowadays"

Öyle işte...
Nowadays...

Harbi Castor karakteri...

Yazacaklarımdan için utanmıyorum dostlarım.Ancak biraz kızarmıyor,üzülmüyor da değilim...
Castor kardeşimiz hepimizden delikanlı,adam gibi adamdır,hepimizi cebinden çıkarır bi bakkalda harcar...
Böyle yazsaydım saçma olmaz mıydı?Sus,olurdu.

2006 yazında Castor'u gören oldu mu?Olduysa da ne kadar süreliğine gördü?Ben de görmedim siktiredin...
Bu yazı castor'un 21 ocak 2011'de kuşlukta petro'ya ve 11 nisan 2011'de seco'ya ithafen yazdığı yazılara cevap olarak "yazılmak zorunda kalınmıştır"...
Ama sonra kardeşim hoşnut olmamış ve tarafımdan pıt diye silinmiştir.Başta o olmak üzere rahatsızlık duyanlardan özür dilerim evet biraz bokunu çıkarmış olabilirim :)

Ama yine de...cuk cuk... :)

Burdan Brüksel, İstanbul, özellikle Ankara(merkez) ve bilimum şehirlerdeki kadim dostlarıma selam olsun.
Biz hala ölmedik...
Kalem kırıldı.çıt...
Yazmıycam tribe girdim dedi bana bugün Kızılay'da.Yapma böyle yürek hoplatan küçük şakalar.Kırılan kalem olsun,yapıştırırız, yenisini alırız kardeşim.kıps...cuk...

Goğhan kalk bi yüzünü yıka!




Yazık olmuş karakterimin bana isyan edip başka bir zihne transfer olması,çok güzel yollara baş koyacaktık onunla beraber,ama o herhalde daha sakin bir hayat yaşamak için castor'un beynine iltica etti.Doğaldır,yazar yılda en fazla 2(iki) defa yazdığı için pek kullanılmak zorunda kalmaz kurgusal karakterler,bir ara gaza gelir böyle dersin ki blog ortamının amına koyacak,döner yuvasına,bir süre ortalarda görmezsin,sonra görür sorarsın "ee edebiyat aslanı,ne oldu?" "yaa bloga nasıl giriliyor ben bulamadım,sen en iyisi beni yeniden davet et"der.Hayalkırıklığı.Bu adamın kafasındaki tüm kurgusal karakterler size sesleniyorum,bulacağınız tek şey hayalkırıklığıdır.Castor benim yazdıklarıma dair posta gazetesinde yer alır demiş,alsın.Posta bugüne bugün Türkiye'nin en çok tiraja sahip gazetesidir.Berber ve asker gazetesidir.Benim kabulümdür Posta'da yazar olmak Kesdensagadon.blogspot.com'da Castor gibi yazar olamamaktansa.Hem kendisi okur sayımın az olduğunu söyleyerek dalga geçmiştir benimle,iyi bir cevap olur herhalde.Kumar Masası adlı yazıma gelince yazarken zevk aldığım bir yazı dizisi olduğu için bunu bir görev gibi derhal değil de,zevk alarak yazmaya çalıştığımdan dolayı arada böyle boşluklar bırakmış oluyorum(Ayrıca yazıma ilham kaynağı olanlara buradan tekrar teşekkür ediyorum).Her ne kadar castor'umuz Gökhan karakterinin kendi zihnine kaçtığını ve orada mutlu olduğunu söylese de ben Gökhan'ı kullanmaya devam edeceğim.Karakterin bana acıması ise anlamsızdır çünkü hikayede onu istediğim konuma getirebilirim,mesela Gökhan'ın saklanırken neler yaptığına dair bir şeyler kafamda oluşmaya başladı bile.Evet Avrupa'nın Ankara'sında yaşıyor olabilirim,bir parkta hayatımı idame ettirmek zorunda kalıyor olabilirim,ama o bile emin olun şu an castor'un yaşadığı yurttan daha konforludur.En azından bir yere gitmek için parkta kimseden izin almak zorunda kalmayışım bunun açık bir göstergesidir.Gökhan karakteri benim zihnimdeyken ekmekle,suyla,ucuz şarapla(ama kalitesiz,asla!) gül gibi yaşarken,şimdi castor'un zihninde kalitesiz sigaradan dolayı kanser tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.Kurgusal Gökhan'ı taksit taksit kesecekler, ağaç gibi budayacaklar anlayacağınız.Castor elinde bir somun ekmek bir şaşal su köyümün girişinde beklesin beni,ben fötr şapkamla ve tahta bavulumla yürürken Ankara'ya doğru ona bir iki paket iyi sigara ayarlamaya çalışırım.Sonuç olarak yarattığım kurgusal karakter Brüksel'deki bir parkta yaşamayı bırakıp Ankara Üniversitesi'nin dandik yurtlarından birine yerleşmiştir ve bundan mutluluk duymaktadır.E insanın nerede mutluluk duyacağını söylemek bana düşmeyeceği için buradan kendisine "güle güle"demekten başka bir şey yapamıyorum.Castor'a ise Ankara'ya bu kadar kızmamasını,kızıyorsa da bunu yazıya dökmesini salık veriyorum.Ona da bir cevap yazarız.İyi günler.

http://www.youtube.com/watch?v=iy-3eDTyabo

Sana bir gün olsun
Gülmedi hayat
Kaderi berbat Seco, Seco
Burası gurbet, burası gurbet

Gelme demedim mi Seco
Dönme demedim mi
Vururlar seni Seco Seco
Söylemedim mi söylemedim mi

Köprünün başında Seco
Pusu kurarlar
Seni ararlar Seco Seco
İzin sorarlar, seni kırarlar

Gelme demedim mi Seco
Dönme demedim mi
Vururlar seni Seco Seco
Söylemedim mi, söylemedim mi

Mahzuni yanıyor Seco
Bitti baharım
Bahar aylarım Seco Seco
Soldu dağlarım, yeşil bağlarım

Gelme demedim mi Seco
Dönme demedim mi
Vururlar seni Seco Seco
Söylemedim mi, söylemedim mi

Secooooo :(



Sana yurtdışına gitme orda barındırmazlar adamı demiştim seco :(

Kumar Masası-II

Oyun başlamıştı.Krupiyer kız hızlı hızlı dağıtıyordu kartları.Adamlar ise aynı hızla karşılık vermiyorlardı.Gerilim yaratıyorlardı durduk yerde.Ben masanın biraz gerisinde oturmuş sessizce sigaramı içiyor,viskimi yudumluyordum.Bu sırada Uğur ve Baran dışındakiler çekilmişlerdi.Uğur sürekli potu artırıyor,Baran ise sabırla ona karşılık veriyodu.Vakit geldi,eller açıldı,Baran'ın döperi Uğur'un üçlüsüne yetmemişti.Uğur öyle bir sevindi ki sandalyesinden kalkıp Baran'ın suratına doğru yüksek bir "Şaaak" sesiyle "Koydum" anlamına gelen çok terbiyesizce bir hareket yaptı.Hemen ayağa kalktım "Aman Uğur Bey ne yapıyorsunuz allah aşkına?sakin olun biraz lütfen"dyerek yatıştırma işlemine giriştim.Baran bu harekete karşılık sadece burnunu çekti.Çok tehlikeli bir şeydi Uğur'un yaptığı.Baran'ın iki koruması huzursuzca omuz silktiler,o sırada ellerine verilse Uğur'u eminim parçalarlardı.Halbuki Baran'ın kendisi bile yeterince tehlikeliydi.İçerideyken tek başına 15 adamı alt ettiği alemde duyulmuştu.Düşmanlarından birisi Baran içerideyken onun bu durumundan faydalanmak istemiş,adamlarını onun üzerine salmıştı,ama Baran iki sopa eşliğinde bütün adamların hakkından gelmeyi başarmıştı.O günlerden yadigar bir kırık burun kalmıştı Baran'a.Ne zaman burnunu çekse 90 derece sağa yatardı burnunun ucu.Bu tehlikeye işaretti.Uğur da bunu pekala biliyordu,yavaşça yerine oturdu ve "Sakin olun Baran kardeşim,alt tarafı bir oyun bu,tamam biraz büyük bir meblağ kaybettiniz ama umudu kaybetmemek lazım"dedi."Beni telkin etmek sana düşmez kardeşim."cevabını verdi Baran."Yapmayın Baran Bey,şu sıralar pek çok kişiye danışıyormuşsunuz başınızdaki bela konusunda.Benim de bir iki ufak tavsiyemin olmasının bir zararı olmaz,öyle değil mi?"dedi Uğur.Baran kara gözlerini Uğur'un yüzüne dikti,bir şey söyleyecek gibi oldu,sonra vazgeçti.Başında gerçekten büyük bir bela olduğu doğruydu.Hapisteyken Baran'ı temizletmeye kalkan adam,onun işinin bitmemiş olduğunu duyunca başına gelecekleri anlamıştı ve bir yerlere kaçıp saklanmıştı,Baran yakın bir süre sonra hapisten çıkınca adamın kaçmış olduğunu duyunca adamı saklandığı delikten çıkarmak için yavaş yavaş tüm yakınlarını öldürmüştü.Fakat adam o kadar korkaktı ki tüm ailesi sırayla kıyma makinesinden geçerken,burnunun ucunu bile göstermedi kimseye.Adamın Ankara'da okuyan kardeşi olanları öğrendikten sonra aklını kaybetmiş ve tüm olanlardan abisini sorumlu tutarak onu aramaya başlamıştı.Gökhan'dı bu çocuğun adı.Abisi çok severdi Gökhan'ı,çok korur kollardı,küçüklükten beri uyku problemi çeken kardeşine çok acırdı aynı zamanda.Derler ki Gökhan öyle bir uyurmuş ki iki gün kulağının dibinde vuvuzela öttürsen uyanmazmış.Abisinin saklandığı yeri bulan Gökhan ona sarıldı,gülüştüler,bir şeyler içip muhabbet etmeye başladılar.Abisi daha sonra uykusu gelerek yatağına gitti.İyi oynamıştı rolünü Gökhan,biraz bekledi.Abisi içkinin de etkisiyle çabucak uykuya dalmıştı.Gökhan yatağın başına geldi,biraz kaldı abisinin başında ve yıllarca kendisi uyurken onun başında bekleyip onu koruyan abisini elindeki bıçakla öldürdü.Cesedi Baran'ın önüne serdikten sonra ise rivayete göre "gün gelecek,aynen sen de onun gibi öleceksin."demişti.O an hasmının ölüsünü gören Baran'ın öfkesi dinmiş,toy bir delikanlının bu sözlerine aldırış etmemişti.Ama şimdilerde bu af gösterisi onun için korku ve endişeye dönüşmüştü.Eminim nasıl da vuruyordu kafasını taşlara o gün o çocuğu bıraktığı için.Gerçekten dayanılmaz bir şey olmalıydı,ölümü beklemek.Çocuğu arayıp bulmaya çalışmak faydasızdı,abisi gibi Gökhan da saklanmayı çok iyi biliyordu.Okulu bırakmış ve kiralık katilliğe başlamıştı üstüne üstlük.Hedefleri uyurken Azraili olurdu onların.Baran bu söylentileri duymuştu ve ne yapacağını bilmeksizin dostlarından akıl istiyordu,bunun yanında doğru düzgün uyuyamıyor,bunun ceremesini de Uğur Bey'in eskort kızları çekiyordu uzun gecelerde.Uğur bunun sayesinde bu bilgiye nail olmuştu.Baran "eninde sonunda bulacam o kancığı ve sonsuza kadar uyutacam sonsuza kadar,onunla aynı yatağa girmek istemiyorsan kapa çeneni artık!"dedi Uğur sustu ama tiksinen gözlerle baktı ona.Bu herifin bir an önce gebermesini isteyenlerdendi belli ki.Ondan daha çok isteyenler de vardı,hem de bu masada.Tabi ben o sırada bunun farkında değildim.Keşke bu diyalog sürerken masadakileri daha iyi inceleseydim diye düşünüyorum şimdi.