What's happening now ?

" Aramızdakileri yalandan mı sayacağız " dedim. " Bilmiyorum, bilmiyorum " dedi o. Suratında düşünceli bir ifade vardı. Galiba o da benden hoşlanıyordu. " Neden anlamıyorsun, seni seviyorum ve geri kalan ömrümü seninle geçirmek istiyorum, benimle evlenir misin" dedim. Bu söylediklerim üzerine gözleri parlamıştı. Galiba kabul edecekti. Ve bu hikaye mutlu sonla bitecekti. " Evet , evet, milyon kere evet " dedi suratındaki o tatlı gülümsemeyle.

' Hay amınakoyim niye evleniyosun lan Scarlett ' dedim kendi kendime , televizyonun kumandasını koltuğa fırlatarak. Hayattaki en sevdiğim insanlardan biri scarlett di ve onun bu uyduruk filmde bile olsa evlenmesini istemeyecek kadar bencildim. Aslında bu bencillik duygusunu da abazanlığa bağlayabiliriz. Bu arada abazanlığın tanımını tam olarak bilmediğimi farkettim. Aslında ben bildiğim şeyden eminim. Ancak geçen üniversitede bir arkadaşımla bunu tartışma fırsatım oldu. Bana " olm ne abazasın lan " demişti, ona anlattığım 'ev yazın boşdu bende paso kız arkadaşımı davet ettim ' lafımdan sonra. "Ne alaka lan kıza çakıyorum işte abazan değilim " dedim. O ise " olm abazan demek işi gücü cinsellik olmuş demektir " dedi. Bende " olm saçmalama abazanlık deme paso eliyle işi götüren demektir, tabi işleri güçleri cinselliktir bunların, ama çakma işini hatunlarla gerçekleştirince abazan olmuyosun " dedim. O ise bana hayret eden gözlerle baktı. " Abazanın ne demek olduğunu bilmiyorsun lan " dedi, benim yıllardır bildiğim bu bilgiyi temelinden sarsarak. Tabi bence abazan hala o demekti ama neyse, scarlettin evlenmesi beni çok etkilemişti. Ancak evlenirken ki olaylardan önce yaşananlar benim önceden yaşadığım bazı şeylere çok benziyordu. Hatta ordaki erkekle aynıyım diyebilirdim. Sadece ben siktir yedikten sonra o kıza evlenme teklif etmemiştim. Ki etmezdim de lan bu yaşda insan neden hayatını karartsın di mi? Ancak siktir yediğim kızla aramı düzeltmem gerektiğini hissediyordum. Yani aynı mahallede olmamız ve mahalledeki diğer kızların beni sapık gibi görmesi dışında pek fazla bir sorunum yoktu. Bu sorunları da onla aramı düzelterek halletmem gerekiyordu. Bu yüzden onunla konuşmak istedim.Ancak her onu gördüğümde yanında benim önceden de arkaşım olan insanlar vardı. Bu yüzden yanında başka biri varken onunla özel konuşmak isteyemezdim. İsterdim de çok utangaç bir yapım olduğu için ve ben onu konuşmaya çağırdığımda diğerlerinin dedikosunu çekmek istemediğimden bunu yapamıyordum. Neyse ki bir gün onu oturduğum evin önünde yanlız buldum. Yanından geçerken kısa süreli bir bakışma oldu. Onun suratına baktığımda ne düşündüğünü anlayamadım. Çünkü resmen poker suratı vardı yüzünde. Hiçbir duygu belirtisi yoktu. Ve ben artık onunla konuşmam gerektiğini düşünerek yanına gittim. " Naber " dedim. Bana doğru baktı. Sanki zorla cevap verecekti. " İyiyim " dedi. Bana ' senden naber ' gibisinden birşey demesi gerekiyordu ancak görünüşe göre demeyecekti. " Bende iyiyim saol sorduğun için " dedim. Hafiften sinirlenmiştim ve ona laf atmaya başlayacaktım. Hemen kendimi durdurdum. O da önceki söylediğim yüzünden bana hala sinirli olduğunu gösteren bir bakış attı. " Ya özür dilerim önceki yaptıklarım yüzünden " dedim. Bana doğru baktı. " Yaptıklarının yanlış olduğunu biliyorsun dimi, ayrıca senden beklemezdim bu şekilde davranışlar " dedi. " Sapıkça yani " dedim hafif bir sesle ( bu hafif ses elbette kendi kendime konuşuyormuş gibi çıkan o seslerden biriydi. Ancak o duymuştu ) . Gülümsedi. ' Hehhey, onu gülümsettim, kesin benden hoşlanıyor. Zaten önceki davranışlarım çok ileri düzey olduğu için bir anda öyle tepki vermişti, yoksa niye gülsünki şimdi bana ' diye geçirdim içimden. ( Tabiki bu da önceki yazımda söylediğim gibi yavşadığın kızın sana gülümsemesiyle gelen- bana yazıyor -düşüncesiydi. Tabi birde bu şekilde gelen bir cesaret vardı ki , ne siz sorun ne ben söyleyeyim) Ben bu şekilde düşünürken bana bir de cesaret gelmişti. ' Evet bu sefer yapabilirim ' diyordum. " Peki aramızdakileri yalandan mı sayacağız " dedim. " Neden bahsettiğini bilmiyorum " dedi. " Nasıl yani , şimdi aramızda birşey yok mu " dedim. " Ne diyorsun sen ya " dedi. Suratında düşünceli bir ifade vardı . ( Bu ifade bile insanın ' galiba o da benden hoşlanıyor ' gibisinden düşünmesine olanak sağlıyordu ) ' Galiba o da benden hoşlanıyordu ' diye düşünüyordum. " Neden anlamıyorsun senden hoşlanıyorum , ve artık arkadaş olarak görmek istemiyorum " dedim. Bu şekilde güzel sözler söyleyerek ortama hafif bir romantizm, böyle bir aşk getirmek istiyordum . Ve onun da bu söylediklerim üzerine gözleri parlamıştı. Galiba bana bir şans verecekti. " Tekrardan mı vurayım bir tane " dedi , ortamdaki romantizmin, aşkın, tüm o saf duyguların anasını sikerek.

Hiç yorum yok: