Kafasını çevirdi önüne doğru ve yürümeye devam etti.Koltukdeğnekli yaşlı amca hala ona bakıyordu.Ancak o da birşey dememişti."Karşıya geçmeme yardım eder misin sakatım" gibi birşey deseydi durum belki yinede değişmeyecekti.Ama sakat amca birşey dememişti ve o da umursamamıştı.Yada yardım etmeye çekiniyordu.Yerdeki topu alıp, arkadaşlarıyla oynadığı oyunlarına devam etmek için sokağın karşı tarafındaki evlerinin bahçesine doğru yürüdü.Yaşlı amca hala ona bakıyordu.Ancak beddua etmiyordu , aklından kötü düşünceler de geçmiyordu.Büyük ihtimalle bu yeni nesilin durumu hakkında endişe ediyordu.
"Yavaş vurun abi , sert vurunca dışarı gidiyor top,bundan sonra atan alır" dedi."Kim ortada şimdi peki "dedi bir umutla.Oynadığı çocuklar ondan 3-4 yaş büyük elemanlardı.En küçüğü oydu ve küçük olduğu için de hep ortaya geçiyordu.Topu kapmak için ne zaman hamle yapsa diğerleri büyük oldukları için kolaylıkla ona çalım atabiliyorlardı."Sen ortadasın" dedi elemanlardan biri.O ise itiraz etmedi.Daha doğrusu itiraz etmek istedi ancak itiraz etse çocukların onu oynatmama ihtimali vardı.Sonuçta büyüklerle takılıp büyüdüğünü ispat etmeye çalışıyordu ve bu top kapma oyununa ihtiyacı vardı."Tamam" dedi ve oynamaya devam etti.Ancak o da biliyordu ki büyüklerden top kapmak imkansız gibi birşeydi.Bir umutla devam etti oynamaya.O hamle yaptıkça büyükler çalım atıp eğleniyorlardı.Biraz zaman sonra, artık küçük bir çocuğa çalım atabildiklerini kanıtlayınca paslarını atıyorlardı.O hala topun peşindeydi.Bir ara top için hamle yapınca topu kapan çocuk çalım atmak için topu kenara çekmeye çalıştı.Ancak bu yeterli olmadı.O ise umut görmüştü.Evet en sonunda topu kapabilecekti.Çünkü top ikisinin ortasında kalmıştı.Topu duvardan sektirmek için hızlıca vurmak istedi.O sırada diğer çocukda pas atmak için hızlıca vurdu."Ahhhh" diye bir inleme duyuldu.Büyük çoçuğa birşey olmamıştı.Ancak küçüğün ayağı acıyordu.Evet büyüğün ayağının burnu gelmişti çocuğun ayağına.Ve çocuk bozuntuya vermek istemedi.Ayağa kalkmak istedi.Ancak acı o kadar dayanılmazdı ki adım atamıyordu."Neyse ben bi eve gideyim ,annem çağırır " dedi ayağı yüzünden gidiomuş gibi gözükmemek için.Evin merdivenlerinden çıkarken yere basamadığı için resmen sürüne sürüne çıktı merdivenleri.Evin girişinde duvarlara dayanarak kendi odasına kadar gitti.Ve uzandı hemen.Biraz sonra geçer heralde diye düşünüyordu.Ancak öyle olmamıştı.Her adım atmaya çalıştığında ayağındaki acı dayanılmaz bir şekilde artıyordu.Kapı zili duyuldu.Babası gelmişti.Babasının yanına gitmek için duvara dayana dayana kapıya kadar gitti.Babası gelince "baba ayağım da bir acı var bi bakar mısın " dedi.Babasıyla birlikte baktılar darbe aldığı yere.Bir morluk vardı."Noldu ayağına basabiliyor musun " dedi babası."Hayır ".Babası çok endişelenmişe benziyordu."Lanet olsun,hemen doktora gidelim,akşam akşam iş çıkardınız bana" dedi babası.O da haklıydı.Sonuçta tüm gün çalışıyordu ve akşam da oğlunun sırf büyük gözükmek için oynadığı bir oyunda kırdığı bacağıyla uğraşacaktı.Hasteneye gittiklerinde doktorlar onu hemen tekerlekli sandalyeye oturttular.Ayağıyla ilgili röntgen filmlerinden sonra doktor "Oğlunuzun ayağında çıkma var ve bazı yerleri büyük zarar almış " dedi.Bunları duyunca ağlayacak gibi oldu.Babası ne derse desin o bu tekerlekli sandalyeye mahkum olmayacaktı."Ameliyat yapmamız gerek " dedi doktor." Tamam ne zamana ayarlayabiliriz " dedi babası ve doktorla birlikte yürümeye başladılar.O ise bu tekerlekli sandalyede nasıl yaşayacağını düşünüyordu.Eve gittiklerinde "ii ki tekerlekli sandalyeyi getirmemişiz "dedi.Korkuyordu çünkü o sandalyeden.2 gün sonraya ameliyat olacaktı.Annesi "yarın akşam bi kırıkçı çıkıkçıya da gösterelim " dedi."Olur akşam gelince götürürüz arabayla " dedi babası.
Ertesi akşam kırıkçının yanına gittiler.Kırıkçı biraz inceledi ayağını.Bükmeye,bastırmaya başladı "Acıyor mu " diyerek.Her dokunuşu ayrı bi acıydı zaten. " Evet acıyor " dedi suratını ekşiterek.İki eliyle ayağını tuttu, bir el hareketi, bir 'çıkırt' sesi, çıkırt sesinden sonra gelen "ahhh" diye bir bağırma sesi.Neredeyse gözünden yaş gelecekti.O derece büyük bir acı hissetmişti."Ayağını akşamları ve sabahları soğuk suya soksun,fazla yüklenmesin,sadece uzansın, en geç 2 haftaya geçer " dedi kırıkçı.
Ayağı sakat evde kalıyordu artık.Bir nevi iyilikti aslında bu ona.Okul için 3 haftalık rapor gelmişti.Evde dinlenecekti.
Bir hafta geçmişti.Ayağı daha da iyiye gidiyordu.Ancak yinede mutlu değildi.Çünkü bir haftalık sürede resmen sakat hayatı yaşamış ve ne kadar zor olduğunu görmüştü.Su içmek için bile birisine ihtiyaç duyuyordu.Hatta en başlarda çişini,millet onu tuvalete götürmek için uğraşmasın diye bir gün tutmuştu.Ancak artık dayanamadığında kardeşini çağırıp onu tuvalete kadar götürmesini istemişti.Kardeşi tuvalet dönüşünde onun yatağına gitmesine yardım ettikten sonra " Allahtan ellerinde sakat değil " diyerek bir de dalga geçmişti.O ise"Dayak isteme Osman" demişti ancak o da kardeşi de biliyordu ki dayak atmak için bile kalkamayacaktı.İki hafta sonra artık sakatlığı geçmişti gerçektende.Ayağının iyileşmesine seviniyordu.Bir ara aklına o sakat amca geldi.Herif sağlam beddua etmiş diye düşünüyordu.Sonra düşünmeye başladı.Belkide bu ona bir işaretti.Artık iyi bir insan olması gerekiyordu.Piçlik yapmayı bırakmalı, büyüklerle takılıp kendi yaşındakilerin ona gıptayla bakma isteğine son vermeli, kendi yaşıtlarıyla takılmayı öğrenmeli ve iyi bir insan olmalıydı."Hadi lan " dedi kendi kendine."İşaretmiş...Pehh.Ne yani ben şimdi huylarımı değiştirmessem tekrar mı sakat olurum acaba " diye düşündü gülerek.Ve normal hayatına kaldığı yerden devam etti.Bir daha bu düşünceler aklına gelmedi.Ta ki Adıyamanda evin içinde topla oynarken topa çok hızlı vurmak için ayağını savurduğunda topu ıskalayıp ayağını duvara haşırttt diye geçirmesine kadar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder