Kavgasız, Raconsuz Bir Hikaye ( 7 yıl Sonra )

Mozarttan çalan ' Quintetto per clarinetto e archi ' adlı parçayla tam bir müzik ziyafeti çektik. Yaklaşık 34 dakika sürmesi bir zaman sonra insanlarda tatlı
bir bıkkınlık oluşturmuş olsa da herkes partynin ilerki bölümlerinde çalıcak hareketli parçalarla nasıl kopacağını düşünüyordu. Sonuçta partyi ben verdiğim
için, konsept olarak asla önden, gençlerin hareketli dedikleri " kop kop " parçalardan koyamazdım. Gençler demişken aklıma yeni oluşturdukları uyduruk diller
geldi. Bu tür yeni oluşturulmaya çalışılan genç akımlarına anlam veremiyordum. Veya onların gettolara özenip varoş yerlerde yaşamasına. Ha birde kıskançlık durumları vardır ki hiç sormayın.
Kıskançlık, gettolarda yaşayan gençleri kıskanan insanları bile tanıdığım bu 27 yıllık hayatımda en nefret ettiğim olaydır. " Varoş Adam " isimli eserimde de söylediğim gibi
varoşlarda asla gerçek bir mutluluktan söz edilemez. Onlar ya tiner çekerler, ya bali koklarlar, yani uyuşturucu çekerek kendilerine kısa zamanlı mutluluklar
yaratırlar.Tıpkı elinde baloncuklar yapan aleti olan küçük çocuk gibi. Üfleyerek baloncuğu yapan çocuk baloncuğun aletin ucundan çıkmasından patlayana kadar
mutlu bir şekilde bakar. Baloncukları söndükçe daha fazla, daha fazla yapmaya çalışan çocuk her baloncuk çıkışında mutlu olur. Her baloncuk patlayşındaysa
o mutlulukları söner ve yeniden mutlu olabilmek için daha çok dener. Ancak bu o aletin içindeki sabun ve suyun bitmesine kadardır. Ondan sonra sinirlenen
çocuk, tıpkı tinercilerin uyuşturucunun etkisinden kurtuldukları zamanki gibi belalıdır.
Uyuşmadıkları zamanlar ise hayatlarının rezilliğini görür tinerciler. O yüzden her daim yalancı mutluluklara ihtiyaçları vardır. Ve bu varoş yaşamı film
lerde çoğu zaman işlenmiştir. Filmlerde, bu varoş yaşamını gören daha iyi düzeydeki insanlar, filmleri izlerken onlara acırlar. Ancak bu varoşlardan çıkmış
gerçek çocuklarla tanışınca, sırf filmlerde gördükleri için bunları kıskanırlar. Böyle söyleyince saçma gelir tabi insana. Ancak düşününce mantıklı gelmeye
başlayacaktır. Çünkü daha iyi düzeydeki insanlar bu varoşların içlerindeki olayları bilemezler. Onların neler görmüş olabileceğini tahmin edemezler. Varoş
gençleri de bu yaşadıklarını normal arkadaşlarıyla paylaşmaz. Cool tavrını korumak ister. Ancak mahallesindeki alışmış olduğu şeyler onun varoşluğunu önplana
çıkartır ve bunu gören arkadaşları " varoş delikanlısı ayağı yapıyor " derler. Ancak onlar bilmezler varoşlardaki rezillikleri. Varoş gençlerinin sadece normal
olabilmek için nelerini verebileceklerini. Burada yazdığım olay süpergüçleri olan kahramanların " ben sadece normal bir hayat istiyorum " klişesi değil. Çünkü
varoşlarda süper güç yoktur. İnsanların seni koruması veya birgün parkta cesedinin bulunması vardır. Her gördüğün tinerciyle ilgili " bıçağı var mı acaba "
diye düşünmek vardır. Çok fazla düşman edinince evden dışarı çıkamamak vardır. Ve bunu tvde gösteriyorlar diye normal insanlar özenirler. Varoş gördüler mi
kıskançlık duyguları kabarır içlerinde. " Gethto mu yoksa Getto mu " isimli kitabımda bu konularla ilgili yazdığım makaleleri bulabilirsiniz .

' Bregoviçden çalmaya başlayan çingen tarzı eserler insanları kopartmak için yeticekti galiba ' diye düşünürken Elizabethe baktım. Bayadır haşır neşir olmamıştık. O party senin
bu party benim gezerken her akşam birileriyle sabahlamış olmamdan olacaktı bunun sebebi. " Canım nasılsın, özledin mi beni " dedi bana doğru gelen sarışın kız elindeki şampanya dolu bardağı garsonlardan birine vererek. Tanımadığım halde " Evet, peki ya sen ? " dedim konuşmaya doğallığımı katarak. Ortamımızda bulunan çok önemli şirketlerin CEO
ları bana tip tip bakmaya başladı. Heralde biraz içmiş olacaktım ki konuşmamdaki tonlama ve şekil değişmişti. " Mister James, herhalde yeni başvurduğunuz krediye onay vermediğim için bana böyle bakıyorsunuz " dedim gülerek. Coca-Cola Company'nin CEO su olan James ve etraftakilerde daha rahatlamış bir şekilde bana gülerek katıldılar. Yaptığım bu ince şakayla herkes tekrardan neşesini bulmuştu. Aklıma önceden bir arkadaşımın dediği " Terapi insanın gündelik yaşamdaki sıkıntısnı dile getiriyor " deyişi geldi. Herhalde haklıydı çünkü bu sıkıntıda bulunduğum partyimde deli gibi terapi dinlemek istiyordum. Cebimden ipodumun kulaklıklarını çıkarıp kulaklarıma taktım. Kablosuz ve küçük olduğu için kimse farketmeyecekti. Elimi tekrar cebime atıp ipodumdan terapi şarkısını açtım. Dinledikçe içimde ki sönmüş olan eğlenme isteği geri geliyordu. ' Off birde extacsy haplarından olacaktı şimdi, iyice kendime gelirdim ' diye düşünürken aklıma ceketimin cebimde geçen elime gelen hap şeklindeki birşeyi hatırladım. Hemen elimi tekrar attım. Çıkarttığımda bunun Türkiyeden getirttiğim çamfıstıklarından biri olduğunu anladım. Ancak X hapı bulmuş kadar sevinçliydim. Çam fıstığıydı sonuçta bu. Hemen kırıp kabuklarının içindekileri ağzıma atayım derken yanıma benim şirketin CEOsu Taner Beyle birlikte 3 kuruşluk orospulara benzeyen 2 tane hatun geldi. Çamfıstığını tekrar cebime koydum. Kızların bana bakışından nasıl etkilendiklerini görebiliyordum. Bende bunu karşılıksız bırakmamak için " Partiye villamda devam edelim mi Tanerciğim, bu manken arkadaşlarınla birlikte " dedim. " Olur tabiki Ahmet Bey " dedi Taner Bey gülümseyerek. Partyimi her zamanki gibi ilk terk eden yine ben olacaktım. Böyle sıkıcı partyler için biraz daha yaşlanmam ve tecrübe kazanmam gerektiğini hissediyordum. Son olarak ortama neşe katıp milletin bana gıptayla bakmasını sağlayıp gidecektim. Nasıl olsa Cool tavrımı korumam gerekiyordu.

Not: Benim tarzım eleştirildiğinden değişik bir şekilde yazayım bu yazımı dedim. Eğer bunun daha iyi olduğunu düşünüyorsanız " Okey Dusty " yazıp 3131 e mesaj atın. Eğer ki eski tarzımda yazmamı istiyorsanız " Ha Siktir Be " yazıp 0202 ye mesaj atın veya yazının altına güzel bir yorum yazın.

3 yorum:

K. dedi ki...

edi yi destekliorsanız 02 yazın 2400 a amoyu desteklıosanız 31 yazın 3131 e gonderin0.

BBĞ Amo Vs. Edi ikizencibirBBĞyefazlagelir.

Acur Hıyargibi Production

Seco dedi ki...

amo yanlış anlama ama ben biraz umut sarıkaya havası yakaladım u yazıda çalmışsın demiyorum ama bi esinlenme var fakat devamını merak ettim bu yazının eğer varsa yaz...

Adsız dedi ki...

ya olm sende amma cinssin ha. eski yazılarım hakkında öyle yorumlar yapmanı beklerdim. ama bu yazıyı hiçbiyerden esinlenmeden yazdım. nottada açıkladığım gibi tarzıma (sanki çok taşşaklı bir tarzmış gibi ! ) gelen eleştiriler çoğalınca kendimi zorladım ve yazdım. ama eski yazılarıma fırat veya umut a benzio desen ona eywallah çünkü onlardan gördük bu işleri