Garip bir öykü

Aklında tek bir soruyla o odadaydı. Sonucu ne olursa olsun bu sorunun cevabı öğrenmeliydi. Ve bunu yapacaktı da.
Sıradan bi sorgu odasıydı. 4 duvarlı, hiç penceresi olmayan, yanlızca bir kapıyla dışarıyla bağlantısı bulunan; ki odanın tavanında bulunan lambanın elektriği bile bu kapıdan geliyordu, ve o lambanın altındaki sandalyesiyle gayet sıradan bi sorgu odasıydı burası.
İkiside zorlu geçen sorgudan sora yorgun durumdaydı. Artık aklındaki sorunun cevabını almanın zamanının gelmiş olduğunu düşündü ve gözgöze gelmeyi bekledi. Beklediği bakışmayı yakalayınca hiç bekletmeden "Bilgiyi nerden aldınız?" diye sordu. Karşısındakinin en az kendisi kadar yorulmuş olacağını düşünüyordu. Fakat yanılmıştı. Sorgu memuru "Burda soruları ben sorarım." diye kükredi ve tüm gücüyle çenesine bir yumruk daha indirdi. Artık ağzında kanın tadını alamıyordu. Uzun kanamalardan sonra artık dili kanın tadına alışmış ve farklı bir his vermiyordu. Dilin bu kadar alışmış olmasına sebep olan kanlar çoktan ağzının içinde pıhtılaşmıştı bile.
Şimdi hiç çaresi kalmamıştı. Eğer memurun daha fazla üstüne giderse ölme yada bayılma tehlikesi çok yüksekti; bu riski göze alamazdı. Almamalıydı. En iyisi zaman kazanmaya çalışmaktı; artık rahat kontrol edebildiği formuna dönüşmeden önce elinden geldiğince beklemeliydi. Zihnindeki ses buna onu söylüyordu. Kendini kontrol edebilmeye başladığından hemen sonra başlamıştı bu sesler, kendi sesi olmadığı apaçıktı; hiç bilmediği, görmediği, hatta duymadığı şeylerden bahsediyordu. Neler yapabildiğini bildiğini, kendisi gibi birçoklarının var olduğundan bahsediyordu. Hatta bazen ne yapması gerektiğini söyleyecek kadar ileri gidiyordu. Buraya da o sesi dinlediği için düşmüş olduğu geldi aklına. Bu aklını kurcaladıkça gözünü kan bürüyordu, sesin sahibini eline geçirince neler yapıcağını hayal ediyordu. O'nu dinlememeyi, sesi duymamayı çokça denemişti, ama herseferinde başarısız olmuştu. Şimdi ses ona beklemesi gerektiğini söylüyordu. Yardım yoldaydı. Kendi kendine sabırlı olmayı tekrarladı: sabretmeliyim, sabretmeli... sabre....
O sırada zihnindeki ses "Hayır! Sakın! Dayanmaya çalış! Durdur onu herşeyi mahvediyorsun!" dedi ama o bunların çok sonra farkına varıcaktı....


devamı haftaya arkadaşım

Hiç yorum yok: