Sahip olduğumuz ve hayatımızı yönlendiren karakterlerimiz; birtakım değiştirilemez genetik özelliklerimiz dışında tamamıyla doğum sonrası çevresel etkenlerle oluşmuştur.Bu etkenler aracılığıyla doğruyu, gerçekleri, gereklilikleri, varoluş amacımızı, neyi sevmemiz, nelerden uzak durmamız gerektiğini, alışkanlıklarımızı, tuttuğumuz futbol takımını, inancımızı; güzellik, estetik algılarımızı belirleriz.Masumane bir amaçla oluşturulan parçalarımızın bir daha birbirinden
kopmamaları için birçok baskı yapılmaktadır.Değişen fikirler, karakterler, beğeniler toplum tarafından garip karşılanır ve "dün neydi bugün ne oldu" başlığı altına alınarak çarmıha gerilir.Her birimiz uyum içinde yaşayabilmek uğruna içgüdülerimizi, arzularımızı bastırmak yolunda çok çaba harcar ve sıkıntı çekeriz.Ellerimiz ve ayaklarımızdan bir haça mıhlanmamış olsak da zihinlerimize çakılan çivilerin izleri silinemez ve neye dönüştüysek o olarak hayatımıza devam ederiz.Dünyadaki bütün günahlar için tek acı çekenin İsa olduğu günlerde bile insanoğlu farkında olmadan kendinide cezalandırmaktadır, doğduğu varlık olmaya çalıştığı için.Yine de hiçbir baskı insanın kendini bulmasını, hayatını istediği biçimde yaşamasını, bu süreç yüzyıllardan fazla sürmüş olsada, engelleyememiştir.
Çok genel bir benzetmeyle hepimiz bir oyunun içindeyiz ve çok önce konulmuş bu oyunun kurallarını değiştirmek, bu gerçeğin farkına varıldığında hiçte zor olmayacaktır.Bu oyunun kurallarını biz koyalım ya da hiçbir kural olmasın.Bu noktadan itibaren hiçbir kuralın önemi kalmayacaktır.Bu gerçeğin farkındalığını yaşamak yeterli ve gereklidir.
p.s.
bu yazı leonard cohen dinlenerek yazılmıştır.çok seviom lan o adamı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder