Öyle bir kafa düşünelim ki huzurlu bir uyku uyayabilmek için 2 gün boyunca uyuyamış.Evine ,aslında kendi evi olmasa da ev kodadıyla bilinen yere, donerken otobuste kestırebilmiş birazcık o kadar. Sonrasında gereksiz yemek yemiş sigara içebilmek için yürüyüşe çıkmış tek başına.


Okuyup dinleyerek yazarak geçen saatlerin ardından 12 olmadan olduğu yere sızmış.Ama mutluluğu gözlerinden okunuyormuş göz kapaklarının engellemelerine rağmen.


Yatmış ölü kurbağa gibi bir tane çekyatta. Yastığını yanına aldığı için mutlu bir şekillde kapatmış gözlerini. Kafasında gezen 40 tane tilki özgür bıraktığını düşünerek dalmış gitmiş uykuya daha saat geceyarısına varmadan.


Gözlerini açtığında tek duyduğu şey kendine büyük bir nefret olmuş gece 3 te. En ufak bir detayı bile hatırlıyor olmasına rağmen uyanmadan öncesiyle ilgili, tek dikkat ettiği yer o büyük patlamanın öncülerinde içeriye kaçanları fark ettikten sonra yaşadıklarıymış. Hemen sonrasındaki o gümbürtüde duvarda resimleri yerinden sarsılıp tavandan yere düşen parçalar. Aptal gözlüklü adamın biraz evvelki askerlerin ve polislerinde mi haberi olmadığını sorgular bağarışlarıyla ilgisi başka yöne kaymış. Merdivenin en üst basamağından duran 5 yaşlarında yakışıklı olaylara aldırıp etmeden kafasına göre takılan veleti görmesiyle büyükçe bir sarsıntıyla çatırdayan binada çocuk merdivenlerden yuvarlanmış.


Yatarken tek istediği bu gece savaşmakmış ama öyle olmamış yine. Fakat bu kez herkes için herşey için çaba göstermeden açmış gözlerini uzun süre sonra.Defalarca ölmüş binbir şekilde. Her seferinde başka bir geceyi bölmüş. İlk kez bu kadar kızmış kendine. Sırtının bu kadar terlemiş olduğuna dahi inanamamış buz gibi odada. Yorganına sarılmış bulmuş kendini uyandığında. Pes etmemiş ama gücü kalmadığını bile bile de çabalayamamış bu sefer.


Son olarak bu kafanın benim tarafımdan taşındığını düşünün sabahın altısında biterken diyceklerim.Ama hala kendime olan kızgınlığımı yenebilmiş değilim.

Hiç yorum yok: