Suşişesikapağı

Giriş: Sanırım 8. sınıftayım yani orta-3 . Bu okula kolejden geldiğim için hep kolej piçi diye anılacaktım.Din dersimiz bitmiş, ben yine tüm duaları okuyup sözlüden 100 ü çakmıştım.Zaten eskiden bana uyuz olanların çoğu derslerdeki başarılarım yüzünden , kalanı kişiliğim yüzünden uyuz oluyorlardı :) . Bu derslerdeki başarımı merak edenler veya inanmayanlar varsa hemen açıklayayım. Okulun matematik birincisiydim. Aynı zamanda matematik olimpiyatlarına katılmıştım. Ve okulun münazara takımındaydım.Ha birde din dersinde tüm duaları bi' ben biliyordum. Tarih desen zaten bende bitiyordu.Düşünün yani nasıl bir inektim . Tabi bunlar Kö deydi. (KÖ : Kabataştan Önce. bkz. KÖ den önce KÖ den sonra ) Neyse biz gelelim bana uyuz olanlara. Okulumuzdaki gençlerin kurduğu bizim yatılı tayfası gibi bi' birlik vardı. Ve bu birlikde bana komple uyuz oluyordu. Hiç unutmam o okulda ilk zamanlar bu birlikteki erkekler ( Serbülent, Arda, Oğuzhan, Yiğit -isimlerdeki ibneliği sizde sezdeniz dimi :) beni dövüp kızlara prim yapıcaklardı. Hapishaneye yeni gelen zayıf mahkumu dövmeleri gibi. Benim o zamanlarda böyle hayvan gibi olmam her ne kadar gözlerini korkutsada kolejli olmam onlara güç veriyordu. Haftasonu okuldaki matematik etüdündeydik ve okulda doğru düzgün hoca yoktu. Çocuklar sınıfımızda suşişesikapağıyla maç yapıyorlardı. Kendimi o kadar düşürmeyeceğim için bende matematik çalışıyordum. Çocuklardan Arda " Ahmet gel sende oyna " dedi. Bana edilen teklif karşısında gözlerim parlamıştı. En sonunda benide davet etmişlerdi. Tezcanlı gibi hemen gitmiştim yanlarına. " Eee hadi oynayalım "dedim. Arda ve Yiğit boyları kısa olduğundan beni dövmek için fazla kasıyorlardı. Oğuzhan zaten hayvandı karışmadı bile. Serbülent de o gün yoktu. Yani ikiye tek kalmıştım. Ancak ben kavgayı sevmiyordum. Yani insanların birbirini dövmesini vahşice buluyordum. Bu ancak hayvanlarda olmalıydı, biz insanlarda değil. ( Kolej çocuğu gibi düşünmek ) Ben bu düşüncelerle boğuşurken Yiğit beni arkadan kollarımdan tutmuştu. Ardaysa benim suratıma yumruk atmaya çalışıyordu. " Bırakın lan beni " diye bi gerildim. Yiğit beni bırakmıştı. ' Eee şimdi ne yapsam' diye düşünüyordum. Çocuklarla kavga etmek istemiyordum. Tenefüs boyunca çocuklar beni yere devirmeye çalıştılar. Kah ayaklarımdan tutup devirmeye çalışarak, kah beni dövmeye çalışarak.Ancak hiçbiri işe yaramadı. Tenefüs bitince sıralarımıza gittik ve bir daha o çocuklar bana bulaşmadı.


Şimdi 8. sınıftaydım. Artık bana bulaşan yoktu. Hatta ben ve 4 arkadaşımın kurduğu bi' birlik daha vardı. Bizim birliğimiz de gayet taşşaklıydı! ( tenefüslerde yaptığımız şeyler : suşişesikapağıyla sınıfta maç yapmak , kızlar belki düşerde etekleri açılır diye okulumuzun bahçesinde suşişesikapağıyla maç yapıyormuş gibi yapmak , diğer sınıflardan kavgada dövebileceğimiz çocukları seçmek için o sınıflarda suşişesikapağıyla maç yapmak ). Bunları o zamanlar ne kadar taşşaklı! olduğumuzu anlamanız için yazıyorum, yoksa konuyla alakası yok zaten.

Bölüm 2 ( Rüya ) : Din dersi çıkışı ben bir telefon numarası arıyordum. Kimin telefon numarası olduğunu hatırlamıyorum, ancak kimsede yoktu. Çağrı benim bu arayışımı farketmiş, Ardaya bi' tane telefon numarası vermişti bana vermesi için. Arda'dan telefon numarası yazan kağıdı aldığımda üstünde 1223334444 yazıyordu. Sinirlenmiştim. " Sen benle dalga mı geçiyorsun lan " diyerek yerde bulduğum ilk suşişesikapağını Arda'ya fırlattım. Ancak bu beni kesmemişti. Bildiğin tekme tokat dalmıştım Arda'ya. O da boy atmış, güçlenmişti. Ancak benim hayvan gibi oluşum bu kavgada başlıca bir etkendi. Onu kafasından tuttuğum gibi duvara fırlattım. Kafası duvara deli gibi çarpmışdı ve kafasından kanlar akıyordu. ' Aha şimdi sıçtın Amo ' diye içimden geçirdim. Arda sınıftan çıkmış deli gibi koşuyordu bi' taraflara. Bende barış yapmak ve ceza almamak için Çağrıyla anlaşma yapmaya gittim. Çağrının yanına gidip " Anlaşalım " dedim. Ancak bu Çağrı meğersem benim Kabataştaki kavgalı olduğum Çağrıymış. Bunu gören Amo durur mu. Yapıştırmış tokatı. Çağrıyı da dövdükten sonra sınıfımıza gelen jandarma kuvvetleri tarafından müdürün odasına doğru kah sürüklenerek kah yürüyerek gittim. Müdürümüz ve disiplin kurulu hemen toplanmışlardı. Ancak disiplin kurulunda hiç tanıdık olmayan bir sima vardı. Belli ki diğer öğretmenlerde bu kişinin kim olduğunu bilmiyorlardı. Gözlüğü, yarı-keli, şişmanlığı ve az kalmış dişlerinin de siyah oluşu herkesin dikkatini çekmişti. Disiplin kurulu jandarmaların beni içeri bırakıp kapının önünde nöbet tutmasıyla başlamıştı. Müdür bi' yandan, öğretmenler bi' yandan beni sorguluyorlardı. Bi' ara o tanıdık olmayan sima " Sen yatağını topladın mı " dedi. Öğretmenler o simaya doğru bakakaldılar. Bense şok olmuştum .Şimdi herşeyi daha belirgin görüyordum. Bu Şemsoydu. Resmen karabasan gibi gelmiş yine beni bulmuştu. " Gel bak bu yatağının fotoğrafları " dedi. Beni kendi bilgisayarına doğru yaklaştırdı. Tek tek fotoğraf çekmişti. Ve bu fotoğraflar benim evimdeki odanın fotoğraflarıydı. O sabahda odamı dağınık bırakıp gelmiştim okula. " Hocam nasıl çektiniz bunları, ne ara benim evime gittiniz, bide size ne oluo hocam burası benim evim " dedim. " Sen odanı toplamassan nasıl össye kasıcaksın " dedi bana. " Hocam ne öss si daha lgs ye girmedim " dedim. " Sen onu bırakta bu fotoğrafa bak " dedi gülerek. Bir aile tablosydu bu fotoğraf. Annem, babam, kardeşlerim ve şemso vardı fotoğrafta. Benim olmam gereken yerde şemso vardı. Kardeşim ona 2 kulak yapıyordu. Çok mutluydular. Ben nerdeyse ağlayacaktım. " Hocam onlar benim ailem " dedim. " Hayır artık benim " dedi Şemso kötü karakter gülmesiyle. Şemsoya o kadar sinir olmuştum ki yerde bulduğum ilk suşişesikapağını aldığım gibi ona fırlattım. Ancak hiçbir etki yapmadığı gibi Şemso daha pis gülmeye başlamıştı. Yandan müdür " Pardon siz kimsiniz " diye sordu Şemsoya. Şemso sıkıntı çekiyordu şimdi. Çünkü kim olduğunu ben haricinde kimse bilmiyordu. " Sen onu bırakta bu davranışları Amo dan beklermiydin onu söyle " dedi Şemso müdüre. Müdür " Haklısın senden beklemezdim Amo " dedi. Beni düşündüren tek şey herkesin neden bana lakabımla hitap etmesiydi. Ben bu şekilde düşünürken birden bire sınıfımızın güzellerinden Ceyda disiplin odasına girip beni dışarı çıkardı ve en yakın tuvalete doğru yürümeye başladık. Rüyamın bu kısmını anlatma gereği duymuyorum.Ancak sizde tahmin edebilirsiniz ki artık mutluydum, huzurluydum. Rüyam çok güzel bir şekilde devam ediyordu. Uyandığımda beni bekleyen batmış bir yatağın varlığından habersizdim

Hiç yorum yok: