Sevgi ile başlayıp Nefretle biten bir hikaye(Hissiz Adam)

Sevgi konusunda hiçbir zaman eli açık biri olarak bilinmezdi.46 yıllık hayatında pek az şeyi sevmişti.Bu pintiliği çocukluk yaşlarından itibaren edinmişti.Ayyaş babasından ve onun akrabalarından nefret ederdi.En çok korktuğu şey ise birgün babasına dönüşmekti.Annesinin Onu okutmak için harcadığı emekler Onu bu bataktan kurtarmıştı.Annesi bu dünyada belki de tek sevdiği insandı.Annesine karşı hissettiği borçluluk ve minnet duygusunu başka kimseye karşı hissetmemişti.
Bir zamanlar öğrencisi olduğu ve yatakhanesinde kaldığı,şimdilerde öğretmenlik yaptığı okulda da işler farklı değildi.Öğrencilerini sevmezdi,meslektaşlarını da sevmezdi,öğrenciliğinden beri penceresini terketmemiş olan o eşsiz manzaraya karşı bile kalbinde bir duygu parçacığı taşımazdı.Duvarları andıran duygusuzluğu onun bi duvar gibi eskimesine yol açıyordu.Fakat birgün bu hissiz adamı değiştirecek bir şey oldu.
Okulda müdür yardımcısının odasında otururken birden odanın kapısı çalındı.İçeri giren kız öğrenci müdür yardımcısı tarafından çağrılmıştı.O ise bu öğrenciyi ilk defa görüyordu ve çarpıldı kıza hem de ilk anda.Her şeyine vurulmuştu onun.Ayağındaki parlak siyah babetleri ve uzun bacakları,kıpkırmızı dudakları,kestane rengi saçları ve mavi gözleri...Müdür yardımcısı kızı okulda sigara içtiği ve eteğinin kısalığı için azarlarken O'nun tek düşünebildiği bunlardı.Sırtını basan soğuk terler ve parmak uçlarının uyuşması O'na bir şeyler yapması gerektiği konusunda sinyaller veriyordu.Müdür yardımcısının bağırmaktan yorularak nefes almak için durduğu bir anı fırsat bilerek izin istedi ve odadan çıktı.Kapıyı kapattı ama oradan uzaklaşamadı.Meşgulmüş gibi görünmek için cebinden telefonunu çıkardı ve telefonu rastgele kurcalamaya başladı.Aklı ise hala odanın içindeydi.Bir yanı böyle bir ilişkinin uygunsuzluğu yüzünden yüzünün kızarması gerektiğini söylerken,diğer yanı yüz kzarmasına neden olabilecek tek şeyin yeni tanıştığı duyguların heyecanı olacağını ileri sürüyordu.O sırada odanın kapısı açıldı ve kız dışarı çıktı.Yediği onca azara rağmen kızın odadan çıkar çıkmaz tek yaptığı eteğini eskisinden daha yukarı çekmekten başka bir şey olmadı.Sonrasında etrafına şöyle bir baktı ve çekti gitti.
Bu olayı takip eden günlerde tek yapabildiği kızı daha yakından tanımaya çalışmak oldu ama bu imkansızdı.Okuldaki her öğrenci O'nun düşmanıydı.Erkeklerin alay etmeyi sevmesi ve kızların dedikoduculuğu onları bu araştırmada kullanılamaz hale getiriyordu.Öğrencileri notlarıyla değerlendiren öğretmenler de bir o kadar yararsızlaştırıyordu.Ancak bir şeyden emindi.Kızın bir sevgilisi yoktu.Kimse bu özgür ruhlu vahşi yaratığa zincir vuracak cesareti gösteremezdi.Fakat yine de daha fazla bilgiye ihtiyacı vardı.Yaklaşan veli toplantısında istediği fırsatı yakaladı.O gün kız annesiyle beraber O'nun yanına geldiler.Kızının matematik konusundaki zayıflığından şikayetçi olan anne kendi sınıfında olmasa bile kızına özel ders vermesini istedi.Bu mükemmel bir fırsattı.Bu dersler sayesinde hem kızı tanıyacak hem de kendini kıza tanıtmış olacaktı.Teklifi kabul etmeden önce kıza baktı ve yüzünde özel ders almak istemesindeki heyecanı yakalamak istedi.Kız ise konuşulanları umursamadan etrafına bakıyordu,sanki deminki konuşmaların hiçbirini dinlememişti.Kız üzerinde kurulan her otoriteye bir isyandı adeta.Bu tavırlarıyla ve güzelliğiyle O'nun kalbine dokunuyordu.Kız O'nun tam olarak zıddıydı.O güzel bir erkek sayılmazdı ve asla böyle dikkafalı olmamıştı.Kızın annesinin isteğini kabul etti ve dersler hangi günlerde işleneceği konusunda anlaşmaya varıldı.
İlk derste fazlasıyla heyecanlıydı.Kızın O'na ilk defa bu kadar yakın olması ellerinin titremesine neden oluyordu.Konuşurken ikide bir duraklamasının herhangi bir şeyin anlaşılmasına neden olacağı düşüncesi O'nu tedirgin ediyordu.Dersi anlatırken kızın göğüslerinin O'nun koluna çok yakın olduğunu farketti.Kızın kalp atışlarını duyabiliyordu sanki.Hayır,bu duyduğu kendi kalp atışlarıydı.O kadar yüksek sesle ve hızlı bir şekilde atıyordu ki kızın kalbini duyabileceğini sanarak endişeye kapıldı ve birden ayağa kalktı.Tuvalete gitmesi gerektiğini söyleyerek kızdan izin istedi.Yüzünü yıkarken az önce olanları ve sakin olması gerektiğini düşündü.Kızla daha birçok ders yapacaklardı ve bu sayede O hep kızın yakınında olacaktı,heyecanlanması gereksizdi.Bunları düşünerek tuvaletten çıktı ve salona gitti.
Daha sonraki derslerde kıza alıştı ve heyecanı azalmaya başladı ama bu sefer kederi hızla artıyordu.Kızın hiçbir zaman O'nun duygularına karşılık vermeyeceğini her derste daha çok farketmeye başladı.Artık bu özel derslerden nefret ediyordu.Çünkü bu dersler gerçeği suratına çarpmaktan başka bir şey yapmaz hale gelmişti.Kızın ders sırasında O'nun kolun,omzuna ve bacağına dokunmasını da bir işaret olarak görmek istiyor ama kızın rahatlığını bilmesi içten içe bu davranışların bir işaret olmadığını O'na söylüyordu.Kederinden her gece içmeye başladı.Hayatında yıllar sonra aklı beş karış havada olan bir kızın O'nu gerçek duygularla tanıştırması bünyesinde şok etkisi yaptı ve bu etkinin sonuçları yüksek derecede zararlı ve kalıcıydı.Dıştan bakınca bu etkiler kırmızı gözler,sakalsız bir surat,kötü bağlanmış ve boyundan düşen bir kravat,lekeli gömlekler ve ütüsüz pantolonlar olarak sıralanabilirdi ancak içinde çok daha hasar görmüştü.En sonunda duyguları ve kendisi birbirlerini karşılıklı olarak tükettiler.Derslere gitmeyi,okulu bıraktı ve kendini evine kapattı.5 yıl sonra bir kalp krizi geçirerek öldü.Sefil hayatının son anlarında ise dünyaya tek bir duygu bıraktı.Tanıdıklarına sorduğunuzda ağızlarından çıkan ilk cümelede mutlaka duyacağınız bir kelime:Nefret...

Hiç yorum yok: