Bağlanmak
Çünkü seni aileden görmeye başladım
Sevgilisiz
hasiktir ****
-16.yyda osmanlı
ulan toplumsal kültür die adı geçen derse bak konularına bak die düşünüorm.hoca devam ediyor
-meta nedir?
sınıfta cevap wermek için istegi olan pek kimse yok.çoguda üşenio zaten benim gibi.önümdeki çocuk metalin işlenmesi diyor.hoca gülmemek için kendini tutuor.bense basıorm kahkahayı.çocuk rezil oluor ama banane aq diorm.oysa nerden bilebilirdimki birazdan aynı durumda benim olacagımı.ders devam edior aynı sıkıcılıgıyla.biraz müzik dinlmek için takıorm kulaklıgı. random ne gelirse artık açıorm parçaları.anemi -amınakoyim gelior.ne zamandır dinlemiorm lan diorm.başlıorm dinlemeye.dumansız sigaranın köpüksüz biranın sensiz şu hayatın ta amına koyayım.gaza getirici bi şarkı tabi.kolay gaza gelen bi insan olduumdan şarkının 1 dkkası geçmeden söylemeyede başlıorm.amınakoyayım kısmındaki o coşkuyu yaşamak için sesimi yükselttigimde kahkaha sesi duyuorm önümden. gözümü açıp etrafıma bakınca herkesin bana baktıgını görüorm.tahtaya bakınca hocayla gözgöze geliorz.kulaklıklar hala kulagımda.tabi bunun farkında degilim ve kulaklıkla yüksek sesle konuşma hatasına düşüorm.
-hasiktir hoca...
Yakamozun Peşinde
Yakamoz nereye gidiyorsa
İlerleyelim sen, ben, ay ışığı
Nerde olduğumuzun ne önemi var?
Kırımlı Kongolu kanamalı kene hastalığı
yer:çok garip bir yer
saat:06.00
'anneee,bittiii' dedi tuvalet kağıdı reklamındaki çocuk ve televizyonu kapattım.bu saatte kim reklam koyar bu reklamları benim gibi kaç salak izliyodur ve bi şirket bu saatte reklemının çıkması için para verir mi lan soruları kafamda döndü.kafamda dönen tek şey bu değildi kesinlikle.5 dakikalık bir şekerleme için yapabileceğim çok şey vardı o an.74 saattir alt ve üst gözkapaklarım birbirine kavuşamamış sevgililer gibi abazan bir titreme içerisindeydiler.uyumamak için hiçbir sebebim yoktu oysa.herneyse kıvrıldığım koltuktan kalktım ve buzdolabına doğru yürüdüm.kapağını açtım ve annemin çok sevdiği buzdolabı mıknatıslarından biri yere düştü.yokluğunu farketmez diye düşünerek buzdolabının altına ittirdim ayağımla.krem peynirin ekmeğe sürülmüş olanı keşke piyasada satılsa diye düşündüğüm an işte o andı.sonuç olarak ben sürdüm yani.sürdüğüm zamanın çeyreği kadar bir zamanda yedim bitirdim ekmeği.üretmenin tüketmekten zor olduğuna bir daha ikna oldum.sonra zaman bi şekilde geçti yine uykusuz yine hareketsiz...
saat 09:00 kirpiklerim mi dökülüyor bana mı öyle geliyor?dışarı çıktım suratım son derece asık biraz terliyorum.nereye yürüyorum bilmiyorum ama 20 dk daha böyle yürürsem bu sıcakta kıçımın terleyeceğini adım gibi biliyorum.can sıkıntım hatsafhada.gömleğimin düğmeleri isyan içinde kıravatımı biyerde bırakmışım galba.altımdaki kumaş pantolon yüzünden boxerım sıkışmış neredeyse tanga halini almış durumda.ama kalabalık bi yerdeyim ve onu çekiştirerek düzeltmeye utanıyorum.ayrıca içimde testislerimi avuçlayıp hayvan gibi kaşımak gibi bir istek te var.ama bunların hiçbirini yapmıyorum.en iyisi bi yere gidip oturayım orda tuvalete de giderim hem bi kahvaltı yaparım.saat.12:34
(81 saat 34 dk önce:yani 17 haziran 2014)
uykudan yeni uyandım.gözlerim 'ne olur bokunu yiyim bi 5 dk daha yat diyor.keşke onları dinleseydim sonradan günlerce uyuyamayacağımı nerden bilebilirdim ki?
(bir önceki gün:16 haziran 2014)
"saat 19:15 Kongo-Ukrayna maçında sizlerle birlikteyiz.Aslantepe'de bu akşam keyifli bir maç izlemek umuduyla beraberiz."diye başladım söze.buraya kadar bişey anladınız mı bilmiyorum.biraz açıklayalım.Ben Bahri Otabokatarçınserpen maç spikeriyim.2014 dünya kupasının İstanbul'da düzenlenmesi beni ayrı bir gaza getirmişti.bir çok maçı ben sunuyordum.Bugün de maç başlamıştı gayet iyi sayılırdım kırmızı puantiyeli kıravatımın boynumu sıkması dışında.Bir yandan da yanımdaki televizyonda önceki maçların gollerinin yayını ve beraberinde çalan klasik gol tekrarları şarkısı çalıyordu:Jovanotti-l'ombalico del mondo.maç bittiğinde kız arkadaşım ve onun iki tane arkadaşıyla buluşacaktım.biraz garip bi durumdu çünkü arkadaşlarından bi tanesiyle onu daha önceden aldatmıştım.hiçbirşey olmamış gibi davranmayı düşündüm,arkadaşı da öyle düşündü...
tekrar 20 Haziran 2014 saat 13:47
tuvalete gittim ve kendime bir ayvalık tostuyla bir kahve söyledim.kasiyer kız bir gülücük attı bana.Heralde televizyonda bu halimle hiç görmemiştir diye düşündüm.arkadaşım tamam anladık uykusuzsun günlerdir de bu senin tıraş olmana neden engel oluyo ben bunu anlayamadım.giderek kötü hissetmeye başladım.dolu tost tabağının gelmesiyle boş tabağın bulaşık makinesi girmesi arasında geçen sürede sadece 4 dk geçmişti.nerden anladım?tostun gelmesiyle beraber tokyo dreiftin şarkısı başladı ve garson kız tabağı götürürken şarkı bitmek üzereydi.bi anormallik vardı bende.dünya kupası bir an önce bitse de bi tatile çıksam.
saat 15:05 kız arkadaşımla buluştum.bir sürü şey konuşuyordu ama hiçbirini ya duyamıyor ya da anlamıyordum.tek yaptığım sorularına evet veya hayır demek anlattığı şeyler ilginçmiş gibi görünmek ve hıı demekti.bu akşam bize gidelim mi dediğinde ne dediğimi hatırlamıyorum ama galiba yanlış bişey söyledim ki beni tersledi ve yarın ararım seni diyip çantasını aldı ve gitti.ben de sigaramı söndürdüm garsona parayı bıraktım ve ordan çıktım.gece boyu çalışmasına rağmen sınavı kötü geçen inek talebeler gibi hissediyordum.doktora gitmeye karar verdim.ama yarın...
21 Haziran 2014
gece boyunca rakip kanalın yayınladığı gol tekrarlarını izledim.ben niye böyle program yapmıyorum lan? diye düşündüm.doktorumu aradım ve bir saate ordayım dedim.arabama atlayıp gittim.elim radyoya doğru uzandı bi müzik açayım dedim:bu ne lan radyonun olması gereken yerde sadece boşluk var.radyom yok.orospu çocukları şerefsiz ipnenin dölleri kalitesiz kondom çocukları radyomu çalmışlardı.burası güvenli bir mahalleydi oysa.en azından 8 yıl önce...
bitmek bilmeyen küfürler ağzımdan dökülüyorlardı.eminim ki kulakları çınlamaktan ağrımıştır.doktora vardığımda heryerim ter içindeydi...muayene çıkışında hasta olduğumu öğrendim.doktorumun ise hiç üzülmüş bi havası yoktu.kırımlı kongolu kanamalı kene hastalığı.yıllar önce bu hastalıktan ölenler olmuş.evet sağ ayak bileğimde(messi ayak bileğim diye de adlandırılır) bir kene yapışmış yumurtalarını bırakmaya çalışıyordu.radyomu çalanlar kadar küfür yedi.doktor keneyi cımbızla çıkardı doktorun eline vurdum cımbız bi yana canlı kene bi yana düştü keneyi büyük bir hışımla ezdim.Kongo-Ukrayna maçında artık kırımdan gelenler mi yoksa kongodan gelenler mi bilmiyorum bi piç geitrmişti bunu beraberinde.doktor bu kenelerle ilgili bir belgesel izletti bana.üreme şekilleri yaşam tarzları falan filan.tabi klasik belgesel müziği olan Vangelis-theme from antarctica müziği arka planda çalıyordu.duysanız kesin tanırsınız.keneyi aldılar ama hastalık devam etmekteydi.hala ölme riskim vardı.hassiktir mna koyim dedim.ölmeden son bişeyler yapayım bari diye düşündüm.akşamki maçı başkasının sunmasını isteyecektim.arabamın kapısını açtım koltuğa oturdum.başımı direksiyona dayadım.sonrasını hatırlamıyorum.ya öldüm ya da uyuya kaldım....
yalan söylüyorum yalan benim adım Alp spiker falan değilim üniversteye hala hazırlanmaya çalışan kendini hazır hissedemeyen ve bu aralar sevgilisi olmayan bi gencim.ayrıca radyosu çalınacak bir arabam da yok.zaten Otabokatarçınserpen diye soyad mı olur aq.yine kolpaçino sanatı yaptım sikecem ben ders çalışmaya gidiyorum
not:karakterler olaylar ve türevleri tamamen hayal ürünüdür bu bir imlahatalarından dolayı kusura bakmayın bu iki bu not kısmını amodan özendim çünkü özverili buldum bu üç istanbulda 2014 dünya kupası oynanır mı hadi onu geçtim kongo ne ayak bu dört bu arada söylenen şarkılar gerçektir indirin dinleyin hak vereceksiniz bu da beş kodumeywalla
Şüphe,aşk,ihtiras,şehvet...Part 2
ertesi gün uyanıorm saat 15.00.bilgisayarımı açarken bişiler atıştırıorm.tam kapatıp dışarı çıkacakken kardeşlerimden biri msj atıo.diorm' tam berbere gidiodm ' 'sen hiç saçını kesmesdin ne oldu böle 'dior.diorm 'kız arkadaşım için kesicem'.'kılıbıkmısın olm sen dior' o anda ona hak weriorm.ne die uraşıcam diorm beni seviosa geri dönecektir elbet.
uyanıorm saat 11.00.hayret ediorm nasıl bu kadar erken kalktım die.gözüm telefonuma gidiyor.yaklaşık 1 hafta oldu ama o ne msj attı ne bişi.sonra telefonum çalıyor bi heyecanla bakıorm.tanımadıım bi numara.açıorm 'ahmet nasılsın' dior.'iiyim .siz kimsinz?'.diorm 'hatırlamadınmı ben zeynep' dior 'memleketten'.aklıma geliyor; o bi süredir ailesiyle istanbulda.sonra biraz konuşuorz.ayıp olmasın die diorm gel bi ara bize. şu anda kapıdayım zaten dior.şaşkınlıkla açıyorum kapıyı içeri buyur ediorm.konuşuorz biraz.sonra farkediorm ki ailesiyle gelmemiş.annenler nerde diorm.onlar gelmedi seni görmeye geldim ben zaten dior.o anda anlıormki eskiden yaşadıımız şeyleri unutamamış.neyse diorm biraz daha konuşuorz.ewde yiyecek bişi olmadıından içeçek bişiler getiriorm zaten onunla geçirdiimiz zamanın çogunda eskiden de içerdik.biraz daha zaman geçiyor.muhabbetimizin ortasında eski günlerden konu açılıyor.'şu anda kim war hayatında' dior.'hiç kimse diorm'. 'iyi öyleyse o zmn söliorm ben seni hiç unutamadım'.sonra farkediormki benimde içimde hala ona karşı bişiler war.o sırada kapı ziliyle kendime geliorm.kim acaba bu saatte die düşünüorm.kapıyı açtıımda donup kalıorm.'aşkım seni seviorm beni affet hasta olduumdan gelemedim' dior kapıdaki.ben biraz da içmiş oldugumdan hiç bişi diemiorm sadece şok olmuş bi şekilde bakıorm.içerden zeynep 'kim geldi' dior.ona bakıorm .kaşlarını çatıyor 'kim war içerde 'dior.o sırada zeynep da kapıya gelmiş.nasıl böyle bişi olur die düşünüorm.ilk defa başıma geldiginden dilim tutulmuş gibi hiç bişi söleyemiorm...
Not1:İmla hataları yüzünden kusura bakmayın.
Not2:Olaydaki kişi ve kuruluşların gerçek hayatla hiç bir ilgisi yoktur!
Şüphe,aşk,ihtiras,şehvet...Part 1
Telefonumdaki sesle birlikte uyanıyorum saat 15.30.uzanıp kapatıyorum sonra tekrar ve tekrar çalıyor telefon.karşımdan gelen ses napiyosun neden aramadın bugun diyor.yeni uyandım diyorum.hadi kalk da gezelim diyor.bense uyumak istiyorum ama söyleyemiyorum.ayıp olmasın diye tamam geliyorum 15 dkkaya diyip hazrlanıp çıkıyorum.yine buluşuyoruz ve yine geziyoruz.ama artık sıkıcı olmaya başlıyor bu gezmeler.eskisi gibi ilgi gösteremiyorum ona ve o da sadece ilgi istiyor.eski günleri hatırlıyorum onunla kanka oldugumuz zamanları.bana ilişkilerinin çogunu anlatmştı ve o yüzden onu normalden daha fazla tanıyordum.ve bana ihanet edip etmediini bilmiyordum.çünkü eskiden çıktıklarının çogunu aldattıını sölemişti bana.ve erkeklerin ne kadar saf olduundan bahsetmişti her sölediine inanmaları vs vs.o yüzden o kadar da baglanmak istemiyorum galiba ona artık çünkü zamanla banada ihanet ediceini biliorm.bi anda dürtüyle kendime geliyorum.'daldınmı yine' diyor.yorgunum o yüzden diyorum.oturmaya devam ediyoruz.sonra hadi sinemaya gidelim diyor gidiyoruz.salon boş oldugundan daha rahat ediyoruz biraz önsevişme biraz dokunma sonra daha ileri götürmeye çalışcagım anda msj geliyor onun telefonuna.neyse diyip kendimi durduruyorum.msja cevap yazıp gönderior.tekrar bi msj daha artık şüphelenmeye başlıyorum.erkek mi kız mı msjı atan?neler yazmış msjda.sonra filme bakıyorum biraz .film bitiyor ve biraz daha geziyoruz sonra onu evine kadar götürüyorum.ve bu şekilde yaklaşık 2 hafta daha geçiyor .
bu sefer kapı ziliyle uyanıyorum saat 12.00.elinde poğaçayla gelmiş 'canım sana kahvaltı getirdim 'diyor.huysuzlugum üzerimde bu sefer.bu saatte niye geliyosun diyorum.kimse yok yanına geldim kötümü ettim diyor.huysuzlugun geregi yok die düşünüp ii ettin diyorum.ewde akşama kadar takılıyoruz.sonra babam gelicek diyorum we onu ewine kadar götürüyorum.onu eskisi kadar istemediimi farkediorm.
bu sefer kendi kendime kalkıyorum telefonumdaki msja cevap wermek için baktıımda msj olmadıını görüyorum.neyse diyip biraz bilgisayarda chat yapıyorum.feysden doum günü tebrkleri görüyorum cevaplıyorum.çou zaten kardeşlerim.sonra saate bakıyorum 16.00 .bu saate kadar neden aramadı acaba diyorum.tabi ya hastaydı bu aralar die hatrlıorm.bu sefer ben ona gideyim diyorum.onun apartmanının önüne geldiimde onu yanında bi erkekle görüyorum.görmemle çocuun üzerine yürümem bir oluor.o ise sanki hiç bişi olmamış gibi aşkım sen mi geldin diyor.ama ben sinirden hiç bişi duyamacak haldeyim ve çocuun suratına geçiriyorum bir tane.noluo ya die bi ses duyuorm ama sinirden ebenin amı oluo ulan die cevap werip çocua yumruklarımı geçirmeye devam ediorm.çocuk yere düşüyor ve ona dönüorm.bu ne rezalet diorm.o ise düşündüün gibi deil klişesini kullanıor.o sırada elinde bir poşet farkediyorum.bana uzatıyor ve dogum günün kutlu olsun diyor.hasta oldugum için gidemedim dışarı o yüzden arkadaşıma aldırdım diyor.ben durumu anlıyorum ama artık çok geç oldugunu biliyorum.ama yinede haklıymışım gibi davranmaya devam edip 'telefonunu wer mesajlarına bakıcagım' diorm.suratıma telefonunu fırlatıyor ve içeri gidiyor.bakıyorum gelen mesajlarına.çounda ben warım.geçen günkü sinema saatinde gelen msjlara bakıorm.erkin die birinden gelen mesajı görüorm:ne zaman buluşacaksın benimle diyor.giden mesaja bakıyorum:erkek arkadaşım war gelemem anla artık.gelen mesaj:onu bu kadar çok mu seviyosun.giden msj olarak evet bana bir daha msj atma diyor.donup kalıyorm.içeri özür dilemeye giriorm telefonunu bırakıp 'özür dilerim aşkım' diorm.o ise suratıma bakmıor telefonu bırakıp bişi demesini bekliyorum.ancak demiyor.sinirlenip dışarı çıkıorm.eve gidipbiraz düşünüorm ne oldu az önce öyle die.nasıl bu kadar sinirlenmiştim ve nasıl onun sözlerini dinlememiştim.anlıormki güven ile ilgili problemim war onunla.sonra ona msj atıorm beni bu gune kadar hiç aldattınmı die.hayır sana bugune kadar herkesden çok deger werdim ama sana deger werdikçe kendi degerimi düşürmüşüm dior.way be çok güsel yazmış ha die düşünüorm.'sevindim beni aldatmadıgına ama kendi degerini düşürmüosn bence' die yazıp gönderiorm bi daha mesaj atmıo.sonra gidip aynada kendime bakıorm.saçım sakalım birbirine girmişve beni bu halimle bile sevebilio die düşünüorm.o zaman kendime kendime biraz bakmaya başlayayım ve yarın yanına gideyim die düşünüorm...
Kasıklardaki Ağrı 2
diyalog
e:hadi yaa,yok ben bilmiyorum bu şarkıyı hatta grubu da bilmiyorum maalesef
k:hımmm,hangi tür müzik dinliyosun ki sen??
e:ya çok ayırt etmem ama hiphop r&b ağırlıklı...
k:ayy rap mi dinliyorsun,müzik mi o yaa??
e:o ne demek canım şimdi??müzik ki dinliyoruz
k:aman ne biliyim sırf konuşma,hiç enstruman yok,kliplerde zenciler çıplak kızlar falan
e:sırf konuşma değil altyapı hazırlamak diye bi olay var ki kolay bir iş değil,ayrıca rock müzik de zenci dediğin adamlardan geliyor,rock yıldızları da 5-6 hatunla konser sonrası duşlara giriyor groupie terimini hiç duymadın galiba bahsettiğin konular rapi sevmemek için bahane değil,sevmezsin o ayrı konu ama benim zevkim böyle yani napiim ben seviyorum
k:öff iğrençsinn
e:kızım iyi misin sen?fazla headbang yapmaktan beynin sulandı galiba
k:ne diyosun be manyak?
e:sensin lan manyak.alla alla durduk yerde ne ayrımcılık yapıyosun ben senin dinlediğin müziğe bir şey diyomuyum??
k:öff ya çıkıyorum ben buradan
e:ulan iyi ki bi arabada yiyişmeden önce ortam yumuşasın diye radyo açalım dedik.Sokayım böyle frekansa.Siktir git lan müzik faşisti seni,ayrıca ona siyah denir zenci denmez ırkçı motor...:@:@:@
Yorgunum lan!
Ayrılığın 21. Günü
Zamanlama
Ne senin olabildim ne de başkasının
Sevgi ile başlayıp Nefretle biten bir hikaye(Hissiz Adam)
Bir zamanlar öğrencisi olduğu ve yatakhanesinde kaldığı,şimdilerde öğretmenlik yaptığı okulda da işler farklı değildi.Öğrencilerini sevmezdi,meslektaşlarını da sevmezdi,öğrenciliğinden beri penceresini terketmemiş olan o eşsiz manzaraya karşı bile kalbinde bir duygu parçacığı taşımazdı.Duvarları andıran duygusuzluğu onun bi duvar gibi eskimesine yol açıyordu.Fakat birgün bu hissiz adamı değiştirecek bir şey oldu.
Okulda müdür yardımcısının odasında otururken birden odanın kapısı çalındı.İçeri giren kız öğrenci müdür yardımcısı tarafından çağrılmıştı.O ise bu öğrenciyi ilk defa görüyordu ve çarpıldı kıza hem de ilk anda.Her şeyine vurulmuştu onun.Ayağındaki parlak siyah babetleri ve uzun bacakları,kıpkırmızı dudakları,kestane rengi saçları ve mavi gözleri...Müdür yardımcısı kızı okulda sigara içtiği ve eteğinin kısalığı için azarlarken O'nun tek düşünebildiği bunlardı.Sırtını basan soğuk terler ve parmak uçlarının uyuşması O'na bir şeyler yapması gerektiği konusunda sinyaller veriyordu.Müdür yardımcısının bağırmaktan yorularak nefes almak için durduğu bir anı fırsat bilerek izin istedi ve odadan çıktı.Kapıyı kapattı ama oradan uzaklaşamadı.Meşgulmüş gibi görünmek için cebinden telefonunu çıkardı ve telefonu rastgele kurcalamaya başladı.Aklı ise hala odanın içindeydi.Bir yanı böyle bir ilişkinin uygunsuzluğu yüzünden yüzünün kızarması gerektiğini söylerken,diğer yanı yüz kzarmasına neden olabilecek tek şeyin yeni tanıştığı duyguların heyecanı olacağını ileri sürüyordu.O sırada odanın kapısı açıldı ve kız dışarı çıktı.Yediği onca azara rağmen kızın odadan çıkar çıkmaz tek yaptığı eteğini eskisinden daha yukarı çekmekten başka bir şey olmadı.Sonrasında etrafına şöyle bir baktı ve çekti gitti.
Bu olayı takip eden günlerde tek yapabildiği kızı daha yakından tanımaya çalışmak oldu ama bu imkansızdı.Okuldaki her öğrenci O'nun düşmanıydı.Erkeklerin alay etmeyi sevmesi ve kızların dedikoduculuğu onları bu araştırmada kullanılamaz hale getiriyordu.Öğrencileri notlarıyla değerlendiren öğretmenler de bir o kadar yararsızlaştırıyordu.Ancak bir şeyden emindi.Kızın bir sevgilisi yoktu.Kimse bu özgür ruhlu vahşi yaratığa zincir vuracak cesareti gösteremezdi.Fakat yine de daha fazla bilgiye ihtiyacı vardı.Yaklaşan veli toplantısında istediği fırsatı yakaladı.O gün kız annesiyle beraber O'nun yanına geldiler.Kızının matematik konusundaki zayıflığından şikayetçi olan anne kendi sınıfında olmasa bile kızına özel ders vermesini istedi.Bu mükemmel bir fırsattı.Bu dersler sayesinde hem kızı tanıyacak hem de kendini kıza tanıtmış olacaktı.Teklifi kabul etmeden önce kıza baktı ve yüzünde özel ders almak istemesindeki heyecanı yakalamak istedi.Kız ise konuşulanları umursamadan etrafına bakıyordu,sanki deminki konuşmaların hiçbirini dinlememişti.Kız üzerinde kurulan her otoriteye bir isyandı adeta.Bu tavırlarıyla ve güzelliğiyle O'nun kalbine dokunuyordu.Kız O'nun tam olarak zıddıydı.O güzel bir erkek sayılmazdı ve asla böyle dikkafalı olmamıştı.Kızın annesinin isteğini kabul etti ve dersler hangi günlerde işleneceği konusunda anlaşmaya varıldı.
İlk derste fazlasıyla heyecanlıydı.Kızın O'na ilk defa bu kadar yakın olması ellerinin titremesine neden oluyordu.Konuşurken ikide bir duraklamasının herhangi bir şeyin anlaşılmasına neden olacağı düşüncesi O'nu tedirgin ediyordu.Dersi anlatırken kızın göğüslerinin O'nun koluna çok yakın olduğunu farketti.Kızın kalp atışlarını duyabiliyordu sanki.Hayır,bu duyduğu kendi kalp atışlarıydı.O kadar yüksek sesle ve hızlı bir şekilde atıyordu ki kızın kalbini duyabileceğini sanarak endişeye kapıldı ve birden ayağa kalktı.Tuvalete gitmesi gerektiğini söyleyerek kızdan izin istedi.Yüzünü yıkarken az önce olanları ve sakin olması gerektiğini düşündü.Kızla daha birçok ders yapacaklardı ve bu sayede O hep kızın yakınında olacaktı,heyecanlanması gereksizdi.Bunları düşünerek tuvaletten çıktı ve salona gitti.
Daha sonraki derslerde kıza alıştı ve heyecanı azalmaya başladı ama bu sefer kederi hızla artıyordu.Kızın hiçbir zaman O'nun duygularına karşılık vermeyeceğini her derste daha çok farketmeye başladı.Artık bu özel derslerden nefret ediyordu.Çünkü bu dersler gerçeği suratına çarpmaktan başka bir şey yapmaz hale gelmişti.Kızın ders sırasında O'nun kolun,omzuna ve bacağına dokunmasını da bir işaret olarak görmek istiyor ama kızın rahatlığını bilmesi içten içe bu davranışların bir işaret olmadığını O'na söylüyordu.Kederinden her gece içmeye başladı.Hayatında yıllar sonra aklı beş karış havada olan bir kızın O'nu gerçek duygularla tanıştırması bünyesinde şok etkisi yaptı ve bu etkinin sonuçları yüksek derecede zararlı ve kalıcıydı.Dıştan bakınca bu etkiler kırmızı gözler,sakalsız bir surat,kötü bağlanmış ve boyundan düşen bir kravat,lekeli gömlekler ve ütüsüz pantolonlar olarak sıralanabilirdi ancak içinde çok daha hasar görmüştü.En sonunda duyguları ve kendisi birbirlerini karşılıklı olarak tükettiler.Derslere gitmeyi,okulu bıraktı ve kendini evine kapattı.5 yıl sonra bir kalp krizi geçirerek öldü.Sefil hayatının son anlarında ise dünyaya tek bir duygu bıraktı.Tanıdıklarına sorduğunuzda ağızlarından çıkan ilk cümelede mutlaka duyacağınız bir kelime:Nefret...
BASİT
Elime kalemi alıyorum ve sadece seni düşünüyorum
Önemli olan sonu getirebilmek
Seni mısralara sığdırabilmek
Ümitsiz Vaka
Bir şarkı dinleyip sana kızıyor
Sonra bir diğer şarkıda senin oluyorum
İşaretler arıyorum
Sonra sanki gerçeklermiş gibi
Peşlerinden koşuyorum...
Ne yaptığımı sorsan,
Ben de bilmiyorum!
Her defasında noktalar koyuyorm
Kırmızı çizgiler çiziyorum
Olmuyor, uymuyorum...
Kendimi güçlü sanırdım
Oysa artık güvenmiyorum kendime
Güvenli bir yer arıyorum
Ellerine koşuyorum
Sanki tutunca elini,
Duyunca sesini
Her şey düzelecekmiş gibi geliyor...
Onların benim olmadığını
Geç anlıyor yüreğim
İşte o an bir duvara daha çarpıyor
Kabuğuna çekiliyor
Tamir etmeye çalışıyor yaralarını
Gülmeye çalışıyor insanlara
Başarıyor da nitekim ama
Benim kalbim hasta
Ne olursa olsun, kahretsin ki,
Umudunu kaybetmiyor...