Kumar Masası-V

"Ben yetimhanede büyüdüm.Sonra 18 oldum,yol göründü.O zamanlar ben değildim ama,bizdik.Orkun ve ben.İyi çocuktu o,kendi deyimiyle iyi bir şopardı.Kaç kere kurtarmıştır beni yetimhanedeki orospu çocuklarının elinden.Çıkacağız çıkmasına,kurtulacağız sonunda ama kalacak yer yok,para yok.Şoparın yetimhanede samimi olduğu bir abi vardı.O demiş çıkarken eğer ben bir şeyler ayarlarsam çalışmaya başlarsam bana uğrayın ben size yardım ederim.Yetimhaneden o herifin bilgilerini aldık.Gittik bulduk onu,bize kalacak bir yer buldu,geçtik yerleştik.Cebinden bir tomar para çıkardı,bize biraz verdi,dedi yiyecek giyecek bir şeyler alın ben bir iki güne uğrarım,işiniz hazır.O zaman akıl erdirememiştik üstü başı dökülen bu adam,nasıl cebinde o kadar parayla geziyor diye.Bir hafta sonra geldi yanımıza,o akşam öğrendik.Torbacıymış.Önce bir diskoya götürdü bizi,biraz yol yordam gösterdi,nasıl yapmamız gerektiğini anlattı.Bizde çıt yok.Şoparla birbirimizin gözüne bile bakamıyoruz,tırsarız da vazgeçeriz diye.Vazgeçsek ne yapacağız,ne elimizden bir iş gelir,ne de yol yordam tanıdık biliriz.Ben daha o zaman hissetmiştim,o yapmak istemiyordu bu işi ama ben başka çaremiz olmadığını biliyordum.Bir iki satmayı denedik o gece ama siftah bile yapamadık.Dürüst olayım,hakikaten bunu bile beceremiyorduk.Yetimhane bize bakmıştı doğru,ama bize kendimize nasıl bakmamız gerektiğini hiç öğretmemişti.Fiziksel yaşımız 18'di belki ama tecrübe olarak 5 yaşındaki bir çocuktan farkımız yoktu.Adam tuttu yakamızdan sonra,dışarı çekti,başladı azarlamaya.O gün yediğim azarı hiçbir zaman unutmadım.Daha önce de azar yedik yetimhanedeki annelerimizden,onlara saygımızdan ağzımızı açamıyoruz zannederdim ben.Öyle değilmiş.Tek özelliği bizden bir kaç yaş büyük olan o orospu çocuğu ağzımıza sıçtı orada.Biz yine ağzımızı açamadık.Sonra kovdu bizi.Eve döndüğümüzde yalvardım Orkun'a,dedim gidelim yarın yeniden deneyelim.Gurur yapmış amına koduğum ağzını açmadı.Sabaha kadar oturduk öyle mal gibi,sonunda kabul etti.Gittik,sokakta iş verdi bize.Bok sattık kaç ay,ama idare ediyorduk işte.Canımızı sıkan tek şey,zaten az kazandığımız parayı o abi dediğim ipnenin gelip tırtıklamasıydı.Bizim evdeydik bir gün yine,kafalar hafif dumanlı,bu başladı konuşmaya yok o olmasaydı bokumuzda boğulurmuşuz,onsuz hiçbir şeymişiz.Bir de her cümlesinin sonuna 'piçler' ekliyordu.Ben ciddiye almıyordum çok sonuçta o da piçti,ama Orkun'un kanına dokunmuştu.Kavga çıktı orada.Adam gözümün önünde Orkun'u bıçakladı ben yerimden kalkamıyorum kafam kaya gibi olmuş,güç bela ayıldım,bizim müşterilerden birinin kaçak muayenehanesinde aldık soluğu.Çok ciddi bir şeyi de yokmuş zaten,adamın da kafası güzel olduğu için iki çizip atmış sadece.Ben sevinmiştim bu duruma,Şopar ise olayı büyüttükçe büyüttü.Sürekli herifi geberteceğinden bahsediyordu.Elemana söylememem konusunda beni uyardı.Ben yapamadım,gittim konuştum barışın dedim,yine dumanlıydı puşt başladı ileri geri konuşmaya'bittiniz siz,bundan sonra mal falan satmayacaksınız hiçbir yerde,sokak köpeklerine siktiricem sizi,parayı bundan sonra böyle kazanırsınız' falan diye.Ayağa kalktı dışarı çıkardı beni,kapıyı aralık bırakmıştı ama.Sonunu getiren de bu oldu.Kendimden geçmiştim resmen.Bana dönük olan sırtını delik deşik ettim.En sonunda bıçak kırıldı kaldı içinde leşinin.Beni böyle davranmaya sevkeden neydi çok düşündüm sonra.Bizi aşağılaması,öldürmekle tehdit etmesi falan değildi.Bizim ekmek teknemizi elinden alacak olması çok korkutmuştu beni.Yaşamak için yapabileceğimiz tek şeyin elinden alınması,tekrar o savunmasız hale düşmenin kaygısı yüzünden öldürmek zorunda kalmıştım onu.Bir iki gün geçti yine her zamanki köşe başındayım.Orkun geldi kızancıklarıyla,adamı bulmuşlar,gelecek miyim diye sordu bana.Ben bu işi fazla uzattığını söyledim ona,az kalsın kavga ediyorduk.Kızanları etrafımdayken böyle bir şeye kalkışmadım tabi.O yaratıklar öyle iğrençtiler ki,küçücük kırmızı gözleriyle,artıkla beslenmiş çirkin vücutlarıyla sırtlanları andırıyorlardı.Orada Şoparla aramızda bir şeyler koptuğunu anlamıştım.Çekti gitti,bir kaç ay görüşmedik.Ben ise bu arada ölen piçin yerini almıştım,sahipleri öyle istemişlerdi.Onlar da zamanında yetimhaneden çıkmış ama bu yolla kendi geçmişlerini mühürlemiş adamlardı.Piçler Çetesi."dedi Halil ve sonra hüzünle sırıtarak kendisini dinleyenlere baktı.Belli ki kendi geçmişini mühürleyememişti,sonra eli hafiften titreyerek bardağına gitti,viskisini fondipleyip bana baktı,ben yeni viski doldurmak için bara yönelirken Baran'ın biraz vakur bir edayla sorduğu soruyu duydum."Sonra ne oldu?".Halil Bey "Sonra Baran Bey ile tanıştık bir gün.Ortaklarıyla buluşmak için bizim abiler benim takıldığım kahvehaneyi önermişler ona.Benden memnun kaldı bir sıkıntım derdim olursa,onu aramamı söyledi.Artık şansımın dönemeye başladığını hissediyordum.Birileri bana sürekli 'yürü ya kulum' diyordu.O sefil hayattan kurtulmaya başlamıştım.Eski de olsa bir araba bile vermişlerdi bana.Doğan SLX'ten yata geçişim çok kısa bir sürede oldu sonrasında.2 yılda Baran Bey'in yatırımcısı olduğu bir-iki Irak yolculuğu sonrası artık kendi ayaklarım üzerinde durabiliyordum.Başarmıştım işte,ben de kazanandım artık.Orkun da paranın kokusunu almış olacak ki geri yanaştı bana.Bana bir şans daha veriyormuş borcumu ödemek için.O gün o adamı öldürmeye gitmedim diye borcuma sadık kalmamışım ama şimdi zamanı gelmişmiş.Sokaklar onu değiştirmişti,küstahlaşmıştı,bozulmuştu ama o kalkıp paranın beni bozup bozmadığını merak ettiğini söylüyordu.Bütün bu tavırlarına rağmen 'tamam' dedim,işe aldım onu.Ama o geldiği günden beri ortakmışız gibi davranıyordu,benim kurduğum işi sanki beraber yapmışız gibi davranıyordu.Toplantılarımda lafa karışıyor,bana çok yumuşak başlı olduğum için tepki gösteriyordu.Ona buraların sokağa benzemediğini anlatmaya çalıştım ama anlamadı bir türlü.O sıralarda tahsil yapmaya gittiğinde anlaşma yaptığımız insanlara karşı problem yaratmaya başlamıştı.Sonra..." "Sonra" diye araya girdi Ozan Bey "Biz Halil'in yanına gitik,Baran Bey ile ve bu adamın kendisine ne kadar problem yarattığından ve böyle giderse kendisini de oyun dışı bırakacağından bahsettik." Halil dişlerini gıcırdatarak "Anlaştığımız insanlarla yeniden pazarlığa giriyormuş,benim Ozan Bey'in adını kullanarak daha fazla para koparmaya çalışıyormuş şerefsiz.Oysa benden isteseydi para vermez miydim ona?Gerçi sebebini duyduktan sonra vermezdim,o kadar parayı ne için iç ediyormuş biliyor musunuz?Daha fazla kızan doyurmak için.Sokak çocuğu beslemek için mi çalıştım lan ben o kadar?Ozan Bey daha sonra yardım teklif etti bana." "Bu sorunu halletmek hepimiz için iyi olacaktı Halil kardeşim,biz elimizden geleni yaptık."diye aradaki sessizliği doldurdu Baran.Halil devam etti"Orkun tek başına gezerdi ama görünürde.Sokakta kendisini izleyen onlarca gözün kontrolü altında yapardı bunu.Bütün o mendilciler,tartıcılar,kağıt toplayanlar,onun gözcüleriydi.Baliyle uyuşturdukları da intihar komandoları." "Onu deliğinden çıkarmak gerekiyordu hem de yalnız başına,onu aradım ona iş teklif ettim,ciddi bir iş teklifi,fazlalıkların ortalıkta dolaşmamasını yoksa onlardan kurtulmasını bileceğimi söyledim,etkili oldu."diye tekrar araya girdi Ozan Bey.Ben dahil masadaki herkes para uğruna bu adamın can yoldaşını nasıl sattığını oturmuş dinliyorduk.Bu masadaki adamlar kariyerlerinin o veya bu noktasında ortaklık bitirmek zorunda kalmışlardı ama kardeş saydığın bir adamı satmak,işte bu bence bambaşka bir olaydı.Halil bunun sıkıntısını çok yaşamıyordu,hikayesini anlatırken çoğu zaman hüzünlü değil öfkeliydi sanki bütün olanların sorumlusu Orkun'muş gibi,kendi gözünü paranın nasıl bürüdüğünü görmüyordu,anlaşılan bu komplonun diğer ortakları da rahatsız değildi.Ozan devam etti"Onu paketleyip şehir dışındaki eski bir soğuk hava deposuna kaldırdık,Halil Bey geri kalanını halletti."dedi.Halil"Ya da hallettiğimi zannettim,oraya vardığımda sandalyede öylece bağlı oturuyordu,ıssız bir yer olduğu için ağzı bağlı değildi.Ama konuşmadık sadece'Kafama sıkma'dedi.Orada bir bokluk olduğunu anlamalıydım ama yine de kafasına sıkamazdım.O kadar da değildi.Tabancamı kaldırdım ve yere yığılışını gördüm.Hemen terk ettim orayı,kulaklarım uğulduyor başım dönüyordu,kendimi vurulmuş gibi hissediyordum.Arabaya biner binmez kafamda 'Acaba öldü mü?' sorusu dolaşmaya başladı fakat geri dönemezdim.Ofise varır varmaz adam gönderdim baktırmak için,orada kimsenin olmadığını söylediler." Baran Bey "Ve sen bunu bize şimdi söylüyorsun ha,aferin amına koyiim."dedi.Halil kızgın bir şekilde "Kendim hallederim sanmıştım,bildiğim bütün inlere gönderdim adamları kızanları mı saklıyor diye,hiçbir yerden bir şey çıkmadı,ben de en fazla cesedin onlar tarafından alındığı kanısına vardım,Orkun yaşasaydı benim için bu kadar beklemezdi."dedi.Oğuzhan Bey"Yani gerçekten öldüğünü düşünüyorsunuz öyle mi?"diye sordu.Halil Bey "Bilmiyorum,bilm..."derken uzun zamandır sesi çıkmayan Uğur Bey'in çatallı bir "Hassiktir"i hepimizi pencerenin dışındaki parlayan şeye bakmaya yöneltti.Suyun üzerinde hareketli bir ateş vardı.Önce kavrayamadım ne olduğunu fakat sonra olduğum yerde dona kaldım.Odadakiler yavaş yavaş pencereye doğru yöneldi ve Halil Bey'in alevler içinde yüzen "Lüfer 2" sini seyre daldı.

Hiç yorum yok: