Yalnız, bu fedakar diyetisyenin bana verdiği diyet listesiyle de çözülecek gibi değildi bu sorun. Metabolizmam sürekli çalışsın diye normalde yediğim üç öğünün yanında 5 de ara öğün koymuştu. Günde 8 öğün, nereden baksan en az 8 sigara demekti. Zayıflayacağım diye genç yaşımda kanserden gidi gidi verecektim. Ama cefakar diyetisyenime güvenmekten başka çarem yoktu. O büyük oyunlar dönen "Kumar Masası" nda bütün paramı kaybettikten sonra ziraatten krediyi çektiğim gibi buraya gelmiştim. bu da tutmazsa ben tuttum demekti. Ben esas bütün paramı kaybettikten sonra zayıflarım diyordum ama nasıl olduysa gene şişmanladım. İnsan vücudu mükemmel olur derler ama benimkinin çıtası biraz düşüktü sanırım. Öyle çok yükseklerde gözü olmayan bir bünyem vardı. Küçük şeylerle de mutlu olabiliyordu. İşte hep o iki yavşak...
Yalnız, benim karnım da acıkmaya başladı. Hava da bozmuştu zaten. Böyle kötü havalarda daha bi acıkırım ben. Tam gök gürlediği anda karnım guruldadı. Veya gök gürlememiş olabilir ama karnım guruldadı, ondan eminim. Zaten benim diyetisyenimin biraz gamsız bir havası vardı. Onunla olacak iş değildi bu. Hem bugün salıydı. Bilenler bilir, salı günü diyete başlanmaz deler. Dışarı çıktım, hava çok güzel. Böyle güzel havalarda ayrı güzel olur yemek yemek. Üstüne bir de güzel bir sigara içtim mi tam olur. Haftaya pazartesi de kendime çilekeş bir diyetisyen buldum muydu bu iş tamamdır demektir. O da olmazsa artık ben bu işin amına bile korum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder