High Hopes

Gökyüzü lacivertimsi bir siyahla kaplanmıştı.Ay sırtını dönmüş dünyadan uzaklara bakıyordu.Ben ise aya karşı içimdeki kızgınlık, kıskançlık ve yalnızlıkla diz altımdaki ağrının dinmesini bekliyordum.Bir şekilde çıkması gereken içimdeki canavarı fazla tehlikeli hale gelmeden beslemeye bakıyordum.Yaratık çok akıllıydı ve beni sürekli doğru olanı yapmam için harekete geçirmeye çalışıyordu.Onu dinlemedikçe ekranlara, klavyelere sığınıyordum.İnsanların kusurlarını ve becerilerini görmekte ustalaşmıştı bu şekilsiz tüm ciğerlerimi kaplayan hissiyat.Ben de bunlara dahildim.Zamanın değil değişimin yaşandığı bir evrende o da kuralına göre oynuyordu oyunu.Rakipler olmadığı sürece sadece oynamak için vardı.. Rahatsız edildiğinde ise elindeki çiçekleri bir kenara fırlatıp dişlerini biledi.. Amaçları basit, yöntemleri karmaşık, araçları ise eksikti.Dizlerinin altındaki ağrı bir türlü dinmiyordu.Müziğin sesini açtım, yetmedi biraz daha.Birkaç bira kapıp yükseklere uçması çok kolaydı.O zaman volümünü kısıp dinleyebilirdi müziği, bastırmadan içindeki sesin söylediklerini.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

hasiktir lan, kha nabıon olm sen. dürüm üstüne dürüm.

O. dedi ki...

az kaldı lan finallere erteliyip durmamak lazım artık