Salsa

Soluk bir florasan ışığıyla kaplı odasından sıradaki hastasının adımları duyuldu. Kafasını, önündeki kayıt defterinden kaldırıp, kapıya bakmaya koyuldu.Birkaç saniye bekledi.Ardından kapı açıldı ve Şevki Bey içeriye girdi.Samimi bir gülümsemeyle hastasını selamladı, halini hatrını sordu. Şevki Bey düzleştiği pek nadir görülen çatık kaşlarını oynatmadan sohbetin kendi üzerine düşen kısmına biraz isteksizce olsa da hayat verdi.

Şevki Bey, sıradan bir sinir hastasıydı. Çabuk öfkelenen, öfkenin etkisiyle kontrolünü yitiren onlarca hastadan sadece birisi.. Şevki’yi diğerlerinden ayıran küçük bir yanı vardı.Kullandığı ilaçların dozu normalin üç katı olduğundan dolayı erkekliğini yaşayamıyordu.Hastanın yılda bir gün sevişme hakkı vardı.İlaçlar kesiliyor, bir takım güçlendiriciler veriliyor ve o ulvi anın yaşanabilmesi için karısının yanına gönderiliyordu.Ertesinde ise ilaçlarına yeniden başlamak için doktorun yanına gelmesi gerekliydi.Bugün, o ertesi gün idi.

-Şevki Bey nasıl hissediyorsunuz?

-Hekim bey bana bir an önce ilaçlarımı geri verin.Yolda az kalsın arabadan inip taksiciyi pataklayacaktım.Böyle yaşanmaz Hekim oğlan.

-Geceniz nasıldı, keyfini çıkarabildiniz mi?

-Sizin bana verdiğiniz ilaçlardan hal mal kalmamış.Kapa konuyu doktor, hatırladıkça daha da deli oluyorum zaten.

Hasta ilaçlarını aldı ve çıktı.


Hiç yorum yok: