Kumar Masası-VII

-----Kumar Masası'ndan bir hafta önce-----
"Oğuzhan"diye dişlerini gıcırdattı Kadir Bey.Ona olan nefreti bütün yüzünden okunabiliyordu.O an Rıdvan bütün bu suç imparatorluğunu tek elde toplama amacının bir yalandan ibaret olduğunu anladı,bütün amaç Oğuzhan'ı ortadan kaldırmaktı."Ama neden?" diye düşündü Rıdvan,hangi sebep bir insanın bir insandan böyle nefret etmesini sağlayabilirdi ki? Ozan Bey Kadir'in bir anlık öfke patlayışını sakince izledikten sonra yeniden Rıdvan'a dönerek:"Oğuzhan denen bu adam büyük patronlardan bir tanesi Rıdvan Bey,siz onu o gece onu öldüreceksiniz,ama daha önce onunla anlaşacaksınız." "Ne demek istediğinizi tam anlayabilmiş değilim,bana tam olarak planınızın ne olduğunu anlatır mısınız?"diye cevap verdi Rıdvan.Ozan derin bir nefes aldı,koltuğundan ileri doğru kaykılarak masaya yaslandı,planını anlatmaya başladı."Oğuzhan Bey Baran Bey ile beraber en güçlü iki babadan birisidir.Baran Bey'den farklı olarak ise tek ve en güçlü olma hırsına sahiptir.Biz onun bu hırsından yararlanacağız.Siz sıradan bir kumarbaz olarak onun yanına gideceksiniz.Onun adını yeraltı dünyasından duyduğunuzu ve ona her iki tarafın da kazançlı çıkacağı bir plandan bahsedeceksiniz.Bir intikam planı." "Peki neden Oğuzhan?Neden başka bir babayı seçmediniz ve neden bu işi direk kendiniz halletmiyorsunuz da başka bir babanın varlığına ihtiyaç duyuyorsunuz?" Rıdvan bu soruları soruyordu,çünkü nedenini anlaması lazımdı,bu adamlar kendisini bu plana dahil etmişlerdi ama kendisi de aynen Oğuzhan gibi planın çalışması için feda edilebilirdi,vazgeçilmez olduğuna inanmak zorundaydı. "Öncelikle..."diye başladı Ozan "Benim silahlı bir gücüm yok,ben bu adamların arabulucusuyum,eğer bir sorunu halletmem gerekiyorsa bana başkaları adam sağlar ki bu genellikle Baran Bey olur.Baran Bey sistem kendi lehine işlediği için asla böyle bir plana taraf olmak istemeyecektir,Uğur Bey iyi bir işadamı ama o da böyle bir komploya dahil olmak için yeterli cesarete sahip değil.Halil Bey ise genç ve hırslı,eğer bu plan diğer etkenlerden bağımsız olarak bir yıl sonra gerçekleştirilmek istenseydi,şüphesiz adamımız o olurdu.Oğuzhan Bey'in seçilmesinde başka nedenler de var.İlki haftaya oynanacak oyunun koruma işlevi için oyun sahibi tarafından Oğuzhan Bey'den yardım istenmesi.Yani koruma yapacak adamların neredeyse yarısı Oğuzhan Bey tarafından sağlanacak.Ama asıl neden ise Oğuzhan'ın büyüme ve siyasi alanda da güçlenme hırsı uğruna Kadir Bey'in kuyruğuna basmış olmasıdır." Kadir Bey "Tam her istediğimi başarmışken,tam da çok mutluyken bağladı beni kendine,birden bütün dünyam yıkıldı.Bana öncelikle yardım ediyordu,onunla çok güzel işler yapmıştı ama ben tam İstanbul'a atandıktan sonra bütün dünyamı o gün ofise gelerek yerle bir etti.Şimdi aynısını o da çekecek,tam her şeyi ele geçirdim derken hiçbir şey elinde kalmayacak.İki kuruşluk canı bile."dedi.Rıdvan onun küçük gözlerinin gözlük camları arkasında öfkeyle kırmızılaştığını gördü."Merakımı affedin,bu Oğuzhan size tam olarak ne yaptı?"dedi.Kadir Bey'in çenesi histerik bir şekilde titremeye başlamışken Ozan Bey hemen atıldı "Sadece Kadir Bey'in eski zamanda görev başındayken yapmaması gereken bir şeyler yaptığının görüntüleri Oğuzhan Bey'de mevcut.Sizin bu kadar bilmeniz yeterli Rıdvan Bey.Kadir Bey bu konuda yardım istemek için bana geldi,oturduk ve bir karara vardık.Fazla yöneticinin varlığı fazla problemlere neden oluyor ve biz bu durumda artık tek adamın varlığının yeterli olacağına inandık." Rıdvan "Ve o adam siz mi oluyorsunuz?" Ozan Bey ağzı kulaklarına varana kadar sırıttı,bu haliyle yemin ederim Tintin'e benziyordu."Evet."dedi. "Siz yarın Oğuzhan Bey'in yanına gideceksiniz..."dedi ayağa kalkarak "Ona bir intikam planınız olduğunu söyleyeceksiniz..."Çekmecesini açtı ve oldukça dolu 3 klasör çıkardı."Bunlar Baran,Halil ve Uğur'un geçmişte canlarını yaktıkları adamlar.Bunları okuyun öğrenin,onları çok uzun süredir izliyordum bir gün lazım olur diye,bugün oldu.Seçtiğimiz adamlar klasörlerin sahiplerini öldürmek için hiçbir karşılık beklemeden canını ortaya koyacak adamlar,ama çabuk ortadan kayboluyorlar,Oğuzhan Bey bu konuda da size yardımcı olacaktır.Aşağıda size bir ofis ayarladık,yarına kadar zamanınız var,oldukça çalışkan bir adam olduğunuzu biliyorum." Kadir Bey de ayağa kalktı "Onları ben de kendi imkanlarımca aratıyorum,seçilen adamları bulmak için bana gelen her bilgiyi size derhal aktaracağımdan emin olabilirsiniz."dedi babacan bir tavırla."Peki neden b..?"derken Ozan tekrar Rıdvan'ın lafını kesti,Rıdvan neden seçilenin kendisini olduğunu yine soramamıştı."Aslında halletmemiz gereken bir adam daha var,ama onun adamını çoktan bulduk bile.Sizsiniz o adam Rıdvan Bey."dedi Ozan."Nasıl yani?"dedi Rıdvan,kalbi hızla atmaya başlamıştı,pokerface'ini kaybediyor,yanakları kızarıyordu.İlk defa bu kadar bilinmezin içinde bulunması onun savunmasını da çatlatmıştı sonunda. "Oyunu düzenleyen adam,o da babalardan biri.Aslında bir kumarbaz olarak sizden ilk olarak oyunu kimin düzenlediğini sormanızı beklerdim." Rıdvan"Soracaktım,sadece o kadar çok soru vardı ki.." "Sizi biraz yorduk herhalde,belki de işe başlamadan önce biraz dinlenseniz iyi olacak.Her neyse bu söyleyeceğim en sona kaldı,sizin için bir sürpriz mahiyetinde olacak.Sizi seçmemin asıl nedeni sizin de aynı seçeceğiniz adamlar gibi bu işi yapmak için gerçekte hiçbir karşılık beklemeyecek olmanız.Haftaya oyunu düzenleyecek adam sizin kumara başlamanıza neden olan adamdır."dedi. Kadir Bey şaşkınlıkla Ozan'a dönerek "Numan'ı da mı o halledecek?"diye sordu Rıdvan sanki orada değilmiş gibi.Ozan Bey Kadir Bey'in tavrına ortak olarak "İsterse bunu toplayacağı adamlara da yaptırabilir,ama bence öldürmeyi sevmese de kendi yapmak isteyecektir,sonuçta onların da bir mazisi var."dedi

-----Bu Gece-----
Halil Bey otelden aşağı inerken asansörün gelmesini beklemek istememiş adamlarla beraber merdivenden inmeye başlamıştı.Bu sırada aklını bir çok soru kurcalıyordu.Kim?Niye?Nasıl?Hangi cesaretle?Öleceğini bilmiyor mu? Kafasındaki o ihtimal ise bütün bu soruları çevresine topluyor,tek bir cevap olarak onları yutuyordu.Halil ise bu ihtimali aklından çıkarmaya çalışıyor,bunun sadece demin konuştuklarının bir etkisi olduğuna kendisini inandırmak istiyordu.Resepsiyona indiklerinde,Halil korumalardan birinin tabancasını aldı,etrafı etten bir duvarla örülü halde dışarı çıktı.Otelin önünde fıskiyeler bütün bu felaketten habersiz son derece neşeli gösterilerini sunuyordu.Otelin arazisi içinde her şeyin kontrol altında olduğu belliydi.Halil teknesinin başına gelenleri daha yakından görmek için sabırsızlanıyor,ama cansağılının tehlikede olması onu çabuk davranmaktan alıkoyuyordu.En sonunda otel arazisini terkedip sahille aralarındaki yolu da temkinli bir şekilde geçtikten sonra Halil adamların arasından sıyrıldı ve artık kül olmaya geçmiş yatına bakmaya başladı.Yatın üst neredeyse tamamen kül olmuş,tekne kıç kısmından batmaya başlamıştı bile.Alevlerin benzin deposuna ulaştığı anda ise zaten şehrin iki yakası da bu durumdan haberdar olacaktı.Halil denizin kenarında dizlerinin üzerine çöktü.Nasıl olabilmişti böyle bir şey?Diğerleri neredeydi?Niye yanına gelmiyorlardı?Ozan Bey neden onu suçluların cezalandırılacağı yönünde telkin etmiyordu?Onu bu noktalara getiren Baran abisi neden kardeşine bu yapılandan sonra öfkeden kudurmamıştı? "Korkaklar"dedi Halil kendi kendine.Dışarı çıkmaya korkuyorlardı.Sözde nasıl da cesurlardı ama bir Boğaz'da bir gösteri onları deliklerine kapatmaya yetmişti.Çok sinirlenmişti.Ayağa kalktı ve otele dönerek "NİYE GELMİYORSUNUZ AMINA KODUKLARIM?NİYE?"diye bağırdı.Tam o anda yanındaki adamlardan biri silah sesiyle yere yığıldı.Halil kafasını sol tarafa çevirdi ve üzerine yürüyen 40-50 civarındaki elleri silahlı küçük çocukları gördü.En önlerinde kamuflaj pantalonu ve kafasının üzerinde toplanmış kar maskesiyle operasyon tribine fazlaca giren Orkun'u gördü.Orkun "Çünkü bu sayede hayatta kalabiliyorlar,hoş bu gece onlar için de bir istisna olacak."dedi Halil ve korumalar sonlarının geldiğini anladılar,tüm sahil boyunca arkasına saklanacakları tek bir şey yoktu.Orkun lafını bitirir bitirmez Halil kendini korumaların önüne attı ama adamlar patır patır yere yığılmaya başlamışlardı bile.Bir saniye bile kaybetmeyi göze alamayan Halil Bey tüm gücüyle koşmaya başladı.Vücudu daha önce böyle bir korku duymamanın da etkisiyle inanılmaz bir adrenalin pompalıyor,Halil bacak kaslarının yanmasını göze alarak hız kesmeden koşmaya devam ediyordu.Hiçbir şey,hatta az önce duyduğu patlama bile onu durduramazdı.Tarabya'dan Sarıyer'e koşarken çektiği acıyı hissetmeyen Halil,ciğerlerinin alarm durumuna geçmesiyle beraber karanlık sokaklardan birine daldı ve bir çöp kutusunun arkasına saklandı.O kadar derin nefes alıyordu ki midesi bulanıyordu,saklandığı yerden gelen pis kokuyla beraber bu bulantı ikiye katlanıyordu.Halil çöp kutusunun ardına geçer geçmez sokak başında yine bir çok küçük ayak sesi koşularına son verdiler.Anlaşılan korumalar pek fazla dayanamamıştı.Artık kendisini kurtaracak tek şey avucundaki terden doğru düzgün bile tutamadığı tabancasıydı.Çöp kutusunun altından çocukların uzayan gölgelerini görebiliyordu.Orkun'un geldiğini çocukların sesindeki heyecandan anlayan Halil:"Bırak beni Orkun!Ne olur bırak!Beni öldürünce eline ne geçecek?Bırak bu saçma intikam hevesini!Seni mahveden hep bu oldu,kaç kere söyledim sana,senin öfken yüzünden biz bu hale geldik!Kardeşliğimizi bozan sen oldun!Beni bırak yeniden kardeş olalım!"diye bağırdı. "Orada ellerim kollarım bağlıyken bile beni öldüremedin.Kafama sıkma dedim ve sen yaptın,ilk defa orada bana borcunu ödedin.Aynı anda da ben sana borçlandım,bugün o borcu ödeyeceğim."dedi. Halil nasıl olduğunu anlayamıyordu.Onu vurduktan sonra öldürememişse bile elleri kolları bağlı bir şekilde kan kaybından orada ölmeliydi.Başka bir şeyler dönmüştü ve o buna akıl erdiremiyordu.Bu yüzden birazdan burada can verecekti.Çıldıracak gibi oldu ve çöp kutusundan yukarı doğru uzanarak silahını dışarı doğru boşalttı.Oysa biraz önce çöpün altından uzanan gölgelerden o anda eser yoktu.Halil bunun farkında olmadan ateş etmeye devam etti ve 17 kurşun sandığından önce tükendi.Kurşunun bitmesiyle yeniden çöpün dibine çöktü.Gözleri yaşlarla dolmuştu,gözlerini kapattı ve küçük,pis elleri sırtında hissetmeye başladı.Eller onu tutuyor,diğer eller bıçaklıyordu ve Halil çığlık atıyordu ama öldüğünü bildiği için değil canı yanıyordu,çok yanıyordu.Eller daha sonra onu ters çevirdiler ve Halil onların küçük hain gözlerini,sarı dişlerini gördü.Onlarsa kudurmuş bir halde onu deşmeye devam ediyorlardı.Artık Halil'in engellemek için kaldırdığı kolları da gevşeyip yere düşünce üstü ganimetlerle dolu bir et parçası haline gelmişti.Kandan ve yırtıklardan ziyan olmuş gömleği ve leopar desenli tangası hariç tamamen çıplak kalan Halil,kanı duvar dibinde biriken çöp suyuna karışırken bir sokak kenarında can verdi.

Hiç yorum yok: