4. Bölüm

Uyandığımdan beri cevap alamıyorum. Ne bir mesaj ne bir çağrı... Tamam okulu var da bu kadar da olmaz ki, bir telefona bakar insan. Ben liseden sonra kazanamadım ünversiteyi ama onu kazandım. Şuan boşta olsam da haytta tutanacak bir dal oldu o bana. Kardeşimi okula bırakırken görmüştüm o zamandan beri aklımdaydı ve işte 2 aydır birlikteyiz. Bugün de tam olarak 2.ay dönümümüzdü. Bugün okul çıkışı buluşacaktık, okulun bitmesine 2 ders var ama ses seda yok. Yok yok bir mesaj daha atmalıyım. " Ben netteyim okuldan nete gel. " Gerçi mesajlarıma cevap atmayan birine atılacak mesaj gibi durmasa da belki kontörü bitmiştir. Kendi laptop'ımı açmaya üşendiğim için kardeşimin masaüstünü açıp internette online oldum. 25-30 dakka geçmişti ki nete geldi.

Hemen ben meraklandığımı belirten sorular yazdım ama cevap alamadım. Yüreğim daralıyordu. Ama nette sorun olması da ihtimaller doğrultusundaydı. En iyisi okula gitmek diye düşünüp üstümü giyinmeye başladım. Bir müddet sonra cevap geldi. Gelen cevap çok soğuktu. Sanki sevgilisiyle değil de çok uzak bir arkadaşıyla konuşuyor gibiydi. İçim iyice daralmıştı. Ne var diye sordum. Kalbim sıkışmış ve durmak üzere idi. Hayatta tutunduğum son dal ellerimin arasında kayıp gidiyordu sanki. Soğuk bilgisayar ekranına bir cevap gelsin diye bakıyordum. Aynı zamanda cevap gelmemesi de nefes almamı, içimde bu soğukluğun altından açıklanabilir bir sonuç çıkacağı ümidinin yeşermesini sağlıyordu. Ta ki " Ayrılmak istiyorum. " yazana kadar. O anda içimde kabaran öfke ve üzüntünün etkisiyle bilgisayar monitörüne yumruğu vuruverdim. Olamazdı. Yıkılmıştım ama içimde sürekli " Neden? " sorusu dönüyordu. Aldatıldığım hissine kapıldım. Artık istesem de bu sorunun cevabını alamazdım. Ekran ortasından kırılmıştı ve elimin de durumu çok kötü idi. Yine de ben bunları düşünecek durumda değildim. Üstümü giyinmiş olduğum için evden hemen çıkıp, okula doğru yürümeye başladım. İçimden bir ses bu durumun kardeşimin sınıftaki o zengin züppe yüzünden olduğunu söylüyordu. Sevgilimden hoşlandığını biliyordum. Kesin aklını çelmişti. Artık hesap görmenin vakti idi. Bugün son dersleri rehberlik olmalı. Çıkışında fena benzetecem o züppeyi. Kesin onun işi. Yolda yürürken orda yalnız kalabileceğimi düşündüm. Sonuç olarak onun okuluna gidiyordum. Büyük olabilirdim ama onlar kalabalık olacaklardı. Hemen en yakın arkadaşım Mert'i aradım. Yakınlardaysa gelmesini söyleyecektim. İkimiz orayı yerlebir ederdik. Mert'in geleceğinden emindim. Aradım açmadı. Meşgul olmalıydı ya da görmüyordu. Hemen durumu anlatan bir mesaj attım. Saate baktım. Geç kalabilirdim. Hemen otobüse atladım. Bu arada aramaya da devam ettim. Cevap vermedi. Elimden dökülen kanlar otobüstekileri rahatsız etmişti; ama benim durağım gelmişti bile. İndim. Zil çalalı 10 dakka olmuştu. Onları oralarda görmem an meselesiydi. Birlikte olduklarından emindim.

"Gerçekten de birliktelerdi. Mesajımı ve çağrılarımı kardeşimin uyandırmasyıla görücek olan Mert. Apar topar koşarak buraya gelmeye çalışacaktı. Zaten geleceğini biliyordum ama kardeşimin hocasının oğlu olduğunu biliemezdim."

Hiç yorum yok: