İlkokul 4 e gidiyordum. Safdım, temizdim, kalbim tüm insanlığı kurtaracak kadar iyilik ve sevgi doluydu. ( İnsanlığı kurtaracak kadar iyilik ve sevgi dolu lafını kullanmasam olmazdı, taşak geçilesi bir kelime grubu ama kullanmak istedim, sorry ) İnsan ilişkileriyle ilgili pek bir şey bilmediğim, abaza muhabbeti ya da sevgili muhabbeti hakkında ufacık birşey bile duymamış olduğum bu dönemde, çocuğun etrafında gördüğü herşeyden etkilenmesi doğaldır. Beyni yoracak herhangi bir bilgiye sahip olmadığı için, çocuk ne görürse aşırı derecede etkilenebileceğinden veya inanabileceğinden, uzmanlar ( ' uzman yazayım da, sırf ben diyorum diye olmadığı görülsün ' diye düşünmek ) bu yaşlardaki çocukların etrafında iyi örnekler olması gerektiğini söylerler. Benim etkilenebileceğim en büyük olay, televizyondaki gördüğüm şeylerdi. Ve yeşilçamın o dönemki kemal sunal filmleri yada cüneyt arkın kahramanlıkları, küfür ve kolpalık içerdiğinden yasaktı bizim evde. Yani geriye sadece gündüz kuşağında izlediğim diziler ve dublajlı yabancı filmler kalıyordu. Bunlardan severek ve eğlenerek izlediğim programlardan biri ise ; Kaygısızlar adlı diziydi. Üç tane karısı , 59 tane çocuğu ( tam sayıyı hatırlamıyorum ) olan herifin biri elbette o yaştaki çocuklar için bir komedi unsuru, oradaki kültekin adlı mafya babası kılıklı elemanda bir idöl olabiliyor. Neyse, ben yine bu diziyi izlerken, bir sahnede oradaki tamirci adamın, sonradan bir çocuğu çıktı. Adam, eskiden sevgilisi olduğu, çocuğun annesine, " nerden çıktı bu çocuk " diye sorunca kadın anlatmaya başladı, ve bir flashback girdi. Meğersem bunlar tam ayrılmadan önceki gün, bir ağacın altında buluşmuşlarken, yapıvermişler çocuğu. Ama izlediğim görüntülerde, o ağacın altında, sadece öpüşcekmiş gibi oluyorlar ve görüntü kesiliyor. Ben o zamanlar daha sevişme, seks, çocuk nasıl yapılır tam olarak bilmediğim için, aklıma ilk gelen şey ' çocuğun leylekler tarafından değil de, öpüşmeyle dünyaya geldiği ' olmuştu. Maalesef buna bir sene boyunca inandım. Buna bu kadar feci inanmamın sebebi, dünyayla ilgili fikirlerimin yeni yeni oluşuyor olmasıydı belki de . Zaten o bölümü izlemeden önceki zamanlarda, izlediğim yabancı bir filmde, çocuğun babasına ismiyle seslenmesi benim kafada büyük bir karmaşıklığa sebep olduğundan, artık her türlü şeye inanabilecek duruma gelmiştim. ( Hatta bir gün ben de babama ismiyle seslenicektim de, zor tutmuştum kendimi, iyi ki de tutmuşum, düşünsene, o kadar büyük adama, oğlu, " Ama Haci neden beni lunaparka götürmüyorsun " diyor. ) Geçirdiğim bu zamanlar, daha da iyiye gitmemiş, üstüne bir de okulda gördüğüm kötü muamele ( kızın biriyle çok samimi oluşum -ama sadece samimiyet, kankalık yani- ve onunla yanyana oturmam, onunla takılmam, resim derslerinde birlikte resim yapmamız falan, bizim sınıfın erkekleri tarafından, bana " sen kızlarla takılıyosun, kızsın olm sen, ibnesin " gibisinden dönmesi ) biraz daha beynimi s.kmişti.
- 10 yıl sonra -
" Abi, neden Bihterle Behlül sevişme sahnesinde yastık kullanmış " dedi, 4 e giden kardeşim. Şaşırdım başta, böyle bir soruyu beklemiyordum kardeşimden. ' Çocuktur, aklı almaz şimdi ' diye düşünüp, bir cevap bulmaya çalışırken, o, kendi kendine cevapladı; " Heralde çocukları olmasın, diye, koruma amaçlı koymuşlardır dimi " dedi. ' Çocuk zekası işte ' diye düşünürken kardeşim son lafını da koydu; " Behlül de şerefsiz ya, o tiple kesin hiç abaza kalmamıştır ". Bu lafın üstüne ne mi oldu, göt oldum kaldım tabi ki...
Not : Şimdiki idölümüz Polat abimiz bu arada
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder