Klavye Başında Beklerken

Yazmak istiyorum. Evet, şu an da tek bildiğim bu. Geçmiş klavyenin başına ne yazsam diye düşünüyorum. Aklımda yazacak bir şey yok, bunu ben de biliyorum; ama yazmak istiyorum. Klavyenin başında düşünmek bile bir tat veriyor yazıya, aklımdan bir sürü tezatlıklık geçiyor. Doğu- batı, gece - sabah... Böyle şeyleri düşünürken bile tatmin olyorum. Şimdi diyeceksin ne alaka neden tezatlıklar geçiyor. E öyle... Ben yazılarımda genelde tezatlıkları vurgularım da ondan. Aslnda hep beraber olduklarını, aslında iki tezat uçtan farklı olanın ortada kalan merkez kısım olduğunu.
Bu çocuk saçmalıyor, gece ya normal, demeyin çünkü beni tanıyanlar bilir bu normal halimdir. Şimdi izin verirseniz kendimi açıklayayım.
Tezatlıkların bir arada olması demiştim. Verdiğimiz örneklerden birini alalım hemen. Ne imiş efendim: gece - sabah. Basit olarak anlatıcak olursak geceden sonra hemen sabah gelir. Sabahtan sonra öğlen, ondan sonra akşam sora tekrar gece. Günü yazdığınız zaman ki sıra şöyle olur: Sabah - öğle - akşam - gece. Burda zıt kutuplar sabah ve gece gibi görünse de bu durum sadece resmin bir bölümünü görenler için geçerlidir. Resmin tamamına baktığımızda sabah - öğle - akşam - gece - sabah - öğle - akşam - gece - sabah olur ki gece ile sabah hep yan yanadır, ayrılmaz bütündür. İşte ben de insanlara resmin tamamını göstermek ve bu tezatlıkların birlikteliğinden bahsetmek için genelde onları geçiriyorum kafamdan. İnsanlara görmediklerini göstermektir önemli olan ne de olsa. Ben de resmi kaçırıyorum bazen, ben de takılı kalıyorum bir bölümüne kabul ediyorum bun. Zaten kabul etmesem kitap okumuyor olurdum. Onlar gelsin benden öğrensin diye atıp tutardım ama buna gerek yok. Çünkü bir resim için birçok perspektif olmasına rağmen yalnızca bir tanesi bütünü yakalayabiliyor. Bu durumda çok geniş bakmak da zararlı mı oluyor derseniz. Evet oluyor çünkü o zaman da çerçeve kaçıyor, konu sapıyor.
İşte geçtiğim zaman klavyenin başına ve canım yazmak istiyorsa, çerçeveyi taşırmadan aklımdakileri gösterebildiğim en büyük perspektifle göstermeye çalışıyorum ki bu düşünce bile , yazın başında da dediğim gibi, beni heyecanlandırmaya yetiyor.
Ve gördüğünüz gibi bekliyorum klavyenin başında hangi tezatlığın aslında farklı kutuplar olmadığını göstersem diye. Ve eminim bunu okuyanlardan birileri, benim ne dediğimi anlıyacak...

Hiç yorum yok: