Yavaşça doğrulduğumda etrafımda kimsenin kalmadığını gördüm. Her şeyin kötüye gitmesine alışmıştım ama gittikçe yalnızlaşmaya alışmamıştım doğrusu. İnsanlar bana olan saygılarını kaybettikçe ben de onlara olan sevgimi kaybediyordum. Bu durdurulamaz bir durumdu, benim varlığımı hiçe sayan birini sevmem beklenemez. Onların beni neden hiçe saydığına gelecek olursak bu durum ancak başka bir öykünün konusu olabilir.
Ben de etrafımda kimse kalmamaya başladığında yapmam gereken şeyi yaptım. Elimi kaldırdım. Elimi kaldırdıktan sonra bir süre elime baka kaldım. Elimi kaldırabilmek bile bir mucize sayılmaz mıydı? Beni bu durumda gören garson ona seslendiğimi anlayıp yanıma gelmiş fakat neden uzun uzun elime baktığımı anlayamamıştı.
Ona dönüp : " Anlayamazsın. " dedim ve ekledim " Bir rakı kap gel koçum. " İnsanın yalız kaldığında yapması gereken tek şey olmasa bile ilk şey bu olabilir. Alkole sarılmak. Aynı denize düşerken yılana sarılmak gibi, aynı şarkıda dediği gibi " Benim en iyi dostum içkim. " Şarkıyı yarım kesmedim sadece devamını söylemek için çekmağımı bulmaya çalışıyorum. Gerçi daha rakı da gelmedi ama olsun devamını sigaramı yaktıktan sonra söyleyecem.
Kırıcı bir yapım olabilir bunu kabu ediyorum ancak kırılganımdır da aynı zamanda. Belki bu iki durum birbirini detekliyordur benim karakterimde. Alıngan ve kırılgan böyle olduğu için de sivri dilli ve umursamaz. İşte yanlışlığın başladığı yer de tam burası, insanın karakteri. Yaratılış yanlışlığı, zıtlıkların bir arada bulunması. Gerçi zıtlıklar birbirini çeker ama bu kural karakter için geçerli olması gerekmezdi. Bak ne kadar kolay kaldırdım daha demin elimi ve ne kadar rahat görüyorum rakı şişesini getiren garsonu. Hem zıtlıkların karakterimizde bir arada olması hem de kolaylıkla yaptığım el kaldırma ve garsonu görme de yaradılıştan. O zaman şuan masama gelen rakıyı karakterimdeki zıtlıkları biraz olsun susturmak için içtiğimde bu durum yaradılışıma etki edeceğinden görüşümün de bir süre sonra bozulması kaçınılmaz olacak. Belki iki belki üç garson görmem normal sayılacak.
" Benim en iyi dostum içkim, sigaram. " Çünkü çakmağımı buldum sigaramı yaktım. Karşıdaki sigarı içilmez tabelası sorun çıkarmasın diye ödemem gereken cezayı da masa üzerinde hazırladım. Fakat değişen bir şey yok hala git gide yalnızlaşan hatta çevresine yabancılaşan bir insanım. Yine de eski iki dostla birlikte olmak insanı çakırkeyif yapıyor, keyiflendiriyor.
Yaradılışımı bozucu bu iki etken iç organlarımla temas ettikçe, görmem bozuluyor elimi rahat kaldıramaz hale geliyorum ki bu beni mutlu ediyor. Çünkü içimdeki zıtlıklarda bu iki etken sayesende kolkola, kucak kucağa dolaşıyorlar. Ne kadar rahat sonrasını düşünmeden yaşamak.
Dakikalar geçtikçe, her şeye yabancılaşıyorum. Kendimi kendimden soyutluyorum. Bei kendilerinden soyutlayanlara hak veriyorum, veriyorum ki kendimi kendimden soyutluyorum. İki ben yaratıyorum bu gece biri uçuyor göklerde umarsız yarından habersiz, öteki yerinden kalkamaz durumda. Aslında hep bunların ortası bir tane "kişi" olmak istemiştim ama kaderimde iki kişi yaşamak, biriyle göklerde kral diğeriyle karada sürünmek varmış.
Yalnızken içmenin en sevdiğim yönü gecenin köründe biri sizi eve taşırken asla yalnız olmazsınız. Galiba biri beni eve taşıyor. Çünkü yıldızların gözümün üzerinden geçip gittiğini görebiliyorum.
1 yorum:
bir el göründüyse mutlaka kullanılır diye bekledim ama kullanmadın semih, onun dışında ben bi dürüm verdim karşim
Yorum Gönder