Asker çocuğu olmak

“Nerelisin?” ,”memleket nere?” tarzı sorular karşısında apışıp kalmak.Lan şimdi doğduğum ama ertesi gün beni götürdükleri şehri mi söylesem, en son taşındığımız yeri mi ,yoksa en güzel anılarımın olduğu yeri mi söylesem diye bir kararsızlığın belirdiği andır o an.Nüfus cüzdanınızda yazan yerde belki doğduğunuz gün hariç hiç bulunmamışsınızdır.En iyisi dedelerinizin nereden göçüp geldiğini söyleyip sıyrılmaktır.
Ailenizin tüm bireyleri farklı yerlerden gelmişlerdir.Nasıl bir araya geldiğinizi çözmek için baya zaman harcarsınız çocukken..
Askeri bir disiplin içinde yaşamak durumundasınızdır.Zaten genelde babanız askerse anneniz öğretmendir(o dönemde askerle öğretmenin evlenmesi sanırız ki modaydı sizinkiler de modayı takip etmiştir).Baba asker anne öğretmen olunca işiniz daha da zorlaşır.Hataya tahammül yoktur her şey planlıdır dışarıda gezerken de dikkatli olmanız gerekir.Zira biri yanlışınızı görürse X şunu yapmış diye bilinmez Y albayın oğlu yapmış diye bilinir.Y albayın sevimli çocuğu olarak akıllara kazınırsınız.Yaptıklarınız babanızı illa ki etkiler.
Her yeni şehirde eski şehrinizle anılırsınız.İzmir’de İskenderunlu çocuk Ankara’da İzmirli çocuksunuz.Yeni ortamdaki arkadaşlar hep geldiğiniz yeri sorar.
Hayatınızın ¼ ü taşınmak ve taşınmayı düşünmek ,planlamakla geçer.Taşınmadan önce arkadaşlarınızla daha çok zaman geçirmek istersiniz ama salonun kılıfına geçirilmesi gereken koltukları ve kırılmaması için kağıtlara sarılması gereken cam eşyalar buna izin vermez.Ayrıca yine o dönemde moda olduğunu düşündüğümüz salondaki vitrin vardır.L şeklindedir kapaklı bölümlerinde borcamlar ve yemek takımı raflarında babanızın gittiği yerlerden getirdiği biblolar ,ortasında mini bar tarzında içkilerin sergilendiği bölme vardır(o içkiler de planlı içilir biri bitmeden diğerinin açılması hoş karşılanmaz).Vitrin sizi her taşınmada parçalarına ayrılmak için bekler ve onları içi hava kabarcıklı plastik muşambalarla kaplarsınız.Oysa sizin isteğiniz o muşambadaki hava kabarcıklarını pıt pıt diye teker teker patlatmaktır.Ama anneniz yapma der, bu arada babanız ya işte ya da görevdedir.yine kaytarmanın bir yolunu bulduğunu düşünürsünüz ama o gerçekten çalışıyordur.
Yazları taşındığınız için ilkbaharlarınız koli ve koli bandı aramakla geçer.
Hemen hemen her sene okul değiştirirsiniz.Bir okulda iki sene üst üste okursanız kendinizi şanslı sayarsınız.12 yılda 11 kere taşınmışsınızdır.Liseyi yatılı okusun da yeri sabit kalsın bari çocuğun der aileniz.Yeni okul yeni ortam yeni dostluklar sevgiler sevgililer derken tayin haberi gelir ve onları geride bırakıp yenilerini bulmak için yeni denizlere yelken açarsınız.Bu konuda gittikçe başarılı olmaya başlamışsınızdır her ortama uyum sağlarsınız.Aynı isimli birkaç tane arkadaşınız vardır telefon rehberinizde mert-izmir mert-marmaris ,mert-çanakkale olarak kayıtlıdırlar.
Taşındığınız yeni yerde ilk zamanlar sıkılırsınız.Herkes birbirini tanır siz kimseyi tanımazsınız.Kantindeki muhabbeti kıyak asker abiyle herkesin muhabbeti vardır.Siz tanımıyorsunuzdur daha onu.Belki eskiden oturduğum yerlerden buraya taşınan vardır diye araştırmaya koyulursunuz.Bahçede millet maç yaparken siz önce izlersiniz.Ne zaman adam eksik olur ki o zaman gelsene oynasana derler işte o an yeni bir başlangıç için harika bir andır.
Okulda sınıf listesinde henüz isminiz yoktur hocaları tanımıyorsunuzdur.Kalemle eklersiniz.Hoca yeni gelen var mı der ve siz nerden geldiğinizi anlatırsınız bakışlar sizin üzerinizdedir ve sevimli görünmeye sempatik olmaya çalışabilirsiniz.Ama yapacağınız bir hata sizi sene boyunca takip edecektir.Dilinizin sürçmesiyle çıkan kelime tüm sene boyunca lakabınız olacaktır.Ama içiniz rahattır çünkü seneye nasıl olsa taşınırsınız yeni beyaz bir sayfa açarsınız.Zaten hayatınız yarım kalmış yeni beyaz sayfalarla doludur.
Babanızın emekliliğine kadar oturduğunuz evde demirbaşa zarar vermemek gibi bir korkunuz vardır.Poster asmak için duvarları kullanmanız sakıncalıdır çünkü tekrar taşınırken posteri çıkarırsınız ve duvarın boyası kalkar.Ayıp olur bir sonraki gelene.Gömme dolapların kapakları posterlerinize daha uygundur.Yazın sıcaklarında klima için yalvarırsınız ama alsalar bile eve takamazlar vantilatör vardır evlerde o nereye dönerse siz de onu izlersiniz.
Özellikle yazları yaşıtlarınız discolarda takılırken siz 12’de her yerin kapandığı askeri kamplarda şezlonglarda oturursunuz.Bu iyidir çünkü yılın geri kalanında zaten o da yoktur Doğudaysanız içinizde bir terör korkusu vardır.Depremin ne olduğunu bilmediğiniz yaşlarınızda deprem olursa siz bunu saldırı sanarsınız.
Babanızın neden bu kadar çalıştığını düşündüğünüzde vatan sevgisini gerçekten anlarsınız.Okulda arkadaşlarınıza vatan sevgisi aşılanmaya çalışılır siz bunu zaten biliyorsunuzdur çoğu yerini gezmişsinizdir ve oralara değer verirsiniz.
Belli bir yaşa geldiğinizde orduevinde ailenizle yemek yemeye gidersiniz ve ceket kravatsız sizi almazlar. O kadar büyüdüm mü ben ya diye düşünürsünüz.Sonra eve dönüp kravat ceket alırsınız.
Evde atlayıp zıplayamassınız hoplayıp koşturamassınız top oynayamassınız çünkü alt katta üs komutanı oturuyordur ya da üst katta.Bilgisayarınızla ve bilgisayarınızın karşısındaki sandalyeyle bütünleşirsiniz.
Babanız yabancı ülkelere gider ara sıra eve döndüğünde ona sarılırsınız kardeşiniz neler getirdiğine bakmak için babanızın çantasını açmıştır bile.salonun vitrini de işte oralardan gelen biblolarla doludur.Hatta bazen şanslıysanız babanızın görevli olduğu bazı yerlere siz de gidebilirsiniz.Yeni yerler ve ortamlar görürsünüz oraların kızları daha güzel olabilir ve kendinizi oralarda tek başına gezmek durumunda hissedersiniz.Bazı ülkelerin px denilen kantinleri vardır buralardan alman çikolataları alırsınız eve gelince bir haftada biter.Bu çikolatalar da salondaki o vitrinin ücra köşelerinde saklanır.

Tüm bunlara rağmen dışarıdan bakan gözler - Sizin kamplarda nasıl eğlendiğinizi - Ordu evlerinde nasıl ucuza kola içtiğinizi - Lojmanların devlete yük olduğunu - Askeri araçlardan bedava istifade ettiğinizi - Babanızın maaşının ne kadar yüksek olduğunu (!) - Askerlik zamanınız geldiğinde babanızın size torpil yapacağını konuşurlar… Binlerce kez açıklamış olmanıza rağmen… Her şeye rağmen bizim tek yaşadığımız babamızın mesleğiyle gurur duymak ve mesai aracı lojmana girdiğinde, tek tip elbiseli insanlar arasından babamızı bulup, koşarak boynuna sarılmaktı…

Hiç yorum yok: